English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Küçük ayak

Küçük ayak Çeviri İspanyolca

176 parallel translation
Belki bu sefer, küçük ayak parmağın kadar incineceksin.
Quizá esta vez sólo te hieran levemente, en el pie.
Şimdi de küçük ayak kayalıklara çıkıyor, büyük ayak ise tek başına kalıyor.
Ahora el pie pequeño sube por el acantilado. Y el pie grande se queda solo.
Bugün kontrol ettiğimde, küçük ayak izleri buldum.
Anoche puse arena en el piso de las ruinas, como es costumbre. Y hoy cuando lo examine, encontre pequeñas huellas en él.
Küçük kol dirseklerini, küçük ayak bileklerini seviyorum.
Me gustan tus tobillitos y tus muñequitas...
Leydi, sizi acele ettirmek gibi olmasın, ama burada hâlâ iki küçük ayak var...
Señora, no pasa nada, pero aún vamos por los piececillos.
Küçük Ayak.
Pie-Pequeño.
Güzel Küçük Ayak.
Mi Hermoso Pie-Pequeño.
Küçük Ayak, çabuk buraya gel.
Pie-Pequeño, rápido, ven aqui.
Küçük Ayak, fazla uzaklaşma
Pie-Pequeño, no vayas tan lejos.
Küçük Ayak Büyükanne ve büyükbabasından ayrı düşmüştü.
Pie Pequeño fue separado de sus abuelos.
Ben... kalkabileceğime emin değilim, Küçük Ayak.
Yo... no estoy segura que pueda, Pie Pequeño.
Sevgili tatlı Küçük Ayak, Büyük Vadiye giden yolu hatırlıyor musun?
Querido, dulce Pie Pequeño, recuerdas el camino al Gran Valle?
Küçük Ayak, bırak kalbin sana kılavuzluk etsin.
Pie Pequeño, deja que tú corazón te guie.
Küçük Ayak sadece annesini düşünebiliyordu.
Pie Pequeño solo podia pensar en su madre.
Küçük Ayak.
Pie Pequeño.
Sevgili Küçük Ayak,
Mi Querido Pie Pequeño,
Kalbinde olacağım, Küçük Ayak.
Yo estaré en tu corazón, Pie Pequeño.
O zaman Küçük Ayak yalnız olduğuna kesinlikle emin oldu ve uzaktaki büyük vadiyi ve tehlikeli yolculuğu düşündü. Kendi yolunu kendi bulmalıydı... yoksa hayat zinciri kırılacaktı.
Entonces Pie Pequeño sabia que estaba solo y que el Gran Valle estaba muy lejos y que el viaje era peligroso, tenia que encontrar su camino, o la cadena de la vida se romperia.
Adım Küçük Ayak.
Mi nombre es Pie Pequeño.
Küçük Ayak.
Me llamo Pie Pequeño.
Küçük Ayak?
¿ Pie Pequeño?
Küçük Ayak Keskindiş konusunda yanılmıştı, ama diğerleri onu takip etti.
Pie Pequeño estaba equivocado acerca diente agudo, pero los demás lo siguieron.
Küçük Ayak da yolu bilen tek kişiydi.
Pie Pequeño solo sabia el camino.
Küçük Ayak onları zorladı.
Pie Pequeño los alentaba.
Keşke Küçük Ayak burada bizimle olsaydı.
Me gustaría que Pie Pequeño estuviera con nosostros.
Küçük Ayak!
¡ Pie Pequeño!
Küçük Ayak, buldu onu.
¡ Pie Pequeño, lo encontraste!
Ve Küçük Ayak sonunda büyükanne ve babasını buldu...
y Pie Pequeño encontró a su abuela y a su abuelo al fin- -
Sağ onun bu sevimli küçük ayak parmakları arasında pamuk Little topları.
Con bolitas de algodón entre esos deditos tan lindos que tiene.
Eksik olan tek şey, küçük ayak sesleri.
Sólo faltan los pequeños angelitos.
Küçük ayak parmağımı acıtıyorsun!
Oh, estás lastimando mi dedo bebé!
Bebekleri severim, o küçük ayakkabılarıyla, o küçük ayak parmaklarıyla, ve o küçük elleriyle...
Me encantan los bebés sus zapatitos de bebé y sus deditos de bebé y sus manitas de bebé...
Kanlı küçük ayak izleri.
Pequeñas huellas de sangre
Değersiz, küçük adamın biri bu Lepidus. Ayak işleri görmeye yarar yalnız.
Es un hombre insignificante, bueno para hacer mandados.
Bana, bu gardırobun içinde küçük bir adamın yaşadığını söylemişlerdi. Yaramaz çocukların ayak parmaklarını kemirirmiş.
Me habían dicho que allí vivía un hombrecillo,... y que éste roía los pies a los niños malos.
Bence küçük ama çetin ceviz. Köpeklere ayak uydurabilir.
Son pequeños y resistentes, aguantan el ritmo de los perros.
- Koca Mary küçük Gussie'yi yordu. Hızına ayak uyduramadı.
La gran Mary agotó al pequeño Gus esta noche.
Ayak tırnağından saçına kadar, baştan ayağa küçük bir askersin.
Eres una luchadora de pies a cabeza.
Küçük sürüngenler. Kertenkele benzeri bir canlı bir zamanlar kumdan oluşan bu bölgede ayak izini bırakmış.
Pequeños reptiles : una criatura similar a una pequeña lagartija... que dejó sus huellas por aquí, en lo que fue una vez la superficie de una duna de arena.
Ayak işte, seni küçük aptal.
No son más que pies, tonta.
Yakasında küçük parıltıları olan pembe elbisemi giymiştim ve ayak tırnaklarıma sürdüğüm ojeyle renkleri uymazsa diye korkuyordum.
Estaba usando mi vestido rosa con chispas brillantes en el collar, y yo tenía miedo que no combinaran con las uñas recién pintadas.
Yanında, ayak pedalıyla çalışan küçük bir bileme aletiyle dolaşırdı.
Y con una máquina de amolar con un pedal.
İçinde ayak değil, şeker var Bazen ise küçük oyuncaklar
# No está el pie, pero hay dulces # # O a veces está lleno de juguetes # # - ¿ Juguetes?
"Eylemleri, liderlerin ayak işlerini yapmakla sınırlı" "küçük bir çalışan" mı? Binbaşı, olduğunuzdan daha az takdir edildiğinizi düşündüğünüyorsanız
"¿ Un elemento de poca importancia cuyas actividades se limitan... a pasar recados entre los líderes terroristas?"
Düşün. Yakında ayak altında koşturup duran iki küçük O'Brien olacak.
Pronto habrá dos pequeños O'Brien correteando por ahí.
Sadece küçük bir'değişikliğe ayak uydurma sorunu'yaşıyorum.
Me cuesta irme acostumbrando.
Ve işte küçük kız kardeşim Kahire'nin ortasında yalın ayak, üzerinde bir kaftanla geziniyor.
Ahí estaba mi hermanita... descalza, en El Cairo, con una de esas batas.
Küçük adamımın ayak seslerini duyuyorum.
Oí que mi hijito está ahí.
Magnezit toz üzerinde ayak izlerimi gördüğümde, "Bir hologram için küçük, ama insan türü için büyük bir adım" diye düşündüm.
Dejé mis huellas en el polvo de magnesita... y pensé... un pequeño paso para un holograma... un salto gigante para la humanidad.
Ayak hareketlerini küçük tut.
Da pasos más chicos.
En son beraberken, boru gibi sesinle rock müzik söylüyordun. Küçük uluslar ayak uydurdu.
La última vez, pusiste música rock tan fuerte que casi todo el país se desveló.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]