English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sonradan

Sonradan Çeviri İspanyolca

4,006 parallel translation
Mesela sürekli rejime girerdi ama sonradan kaçamak yapardı ve daha fazla şişmanladığını görünce de çok şaşırmış gibi yapardı.
Pero siempre se ponía a dieta y luego hacía trampa y fingía estar sorprendido cuando subía más de peso.
Albert'ta ilk gördüklerimle sonradan yaşadıklarım çok farklıydı.
Con Albert, siempre hubo falsas expectativas.
Başlarda basınla ilgili sıkıntılarım oldu ama sonradan İngiliz halkı gösterdi ki efendim burada bir adamın kendi kanıtlaması için her zaman adil bir fırsatı vardır.
Tuve algunos problemas con la prensa al principio pero en lo que respecta al público británico, siempre le dan a uno la oportunidad de probarse a sí mismo.
Polisler sonradan cebe indirebilmek için her zaman, az tahminde bulunur.
Los policías siempre estiman menos por si pueden quedarse algo.
Kibirli sonradan görme de Villiers'lar!
Advenedizos y arrogantes. ¡ Estos de Villiers!
Bunu ben sonradan öğrendim, her kabile, kendi soyundan gelen bir temsilci seçecek ve be temsilci, yeni ittifakın üyesi olacakmış.
Hasta que recientemente cada una de las tribus escogía a un representante....... para formar una nueva alianza.
Bende kullandıkları şey yavaş yavaş etkileyen türdendi,... yani uyuşturucunun çoğunu sonradan ekliyorlar.
A mí me pusieron una anestesia en donde te ponen en el suero Y Van poquito a poco sumándole la anestesia.
Çünkü eskiden Şili'de o kadar çok şey yaşandı ki artık burası hayalet gibi görünüyor,... sanki Şili ölmüş gibi, ayrıca sonradan inşa edilmiş olması bir şeyleri kopyalamaya benziyor,... dünyanın bir bölümünde icatlar yapılıyor,
¿ Por qué, mi amor? Porque... han pasado tantas cosas que lo que fue Chile, lo que alguna vez fue, ya parece un fantasma. Ya parece que ese Chile murió, y lo que se construyó después es una especie de replica de algo que se está pensando en otro lugar del mundo donde el motor de ese - - de ese pensamiento es la codicia.
- Hayır, onu sonradan gördüm...
No, sé que lo ví desde...
İlk başta Uffe kafasını karıştırmış ama sonradan hasta kardeşiyle ilgili bir şeyler okuduğunu hatırlamış.
Al principio Uffe la confundió pero luego recordó haber leído sobre un hermano enfermo.
Sana söylüyorum, bu Bo'nun "içinde" olan bir şey, ona sonradan bulaşan bir şey değil.
Te lo estoy diciendo, esto es algo que está pasando dentro de Bo, no algo que le haya pasado.
İlk önce, onu ihbar edecektim, ama... sonradan,
Al principio, la iba a delatar, pero... pensé...
Sprey boya sonradan yapılmış.
La pintura se la hiciero después.
Mona bana sonradan anlattı.
Mona me lo dijo después.
Sonradan sana havalı kısımlarını anlatırım.
Después te explicaré las partes molonas.
Anlaşma buydu. Sonradan elimde olan şeyleri inceledim. Hepsini.
Entonces estoy en sus manos, por completo.
Sonradan anlaşıldı ki bu kuleyi inşa eden inşaat firması daha ucuza gelsin diye standartların altında yapı malzemesi kullanmış.
Excepto que resultó que la compañía encargada de construirlo utilizó materiales de menor calidad para ahorrarse unos cuantos dólares.
Ama sonradan öğrendim ki, yanlış adamla konuştuğumu anladım.
Pero he comprendido con posterioridad que estaba hablando con el hombre equivocado.
Ve sonradan anladık ki evi aslında Batı Chatswin'deymiş. Ve şimdi de kulüpten atıldı.
Y resulta que la mitad de su propiedad está en Chatswin Este, y ahora ha sido expulsada del club.
Sonradan hatırladım.
Ahora recuerdo.
Kendine rağmen, görevini eksiksiz yapmışsan bile sonradan boşuna uğraştığını anlıyorsun.
Desafortunadamente, si has hecho tu trabajo adecuadamente, a pesar de sí mismo, descubres que no eres necesitado en lo absoluto.
Sonradan kadın çıktı.
Resulta que era una mujer.
Hayaletinin daha sonradan yılan balığı olarak döneceğini hiç düşünememiştim.
No tenía idea que su fantasma iba a regresar durante 45 minutos como una anguila.
Ölümü sezmek saçma görünse de, sonradan üzülmektense tedbirli olmayı tercih ederim.
Bueno, las premoniciones de muerte pueden parecer poca cosa, Gavin, pero prefiero asegurarme que arrepentirme.
Emin değilim, ama sonradan bu formları değiştirmiştik.
No estoy seguro, pero cambiamos recientemente ese formato.
Bu ufak bir sürçmeydi... sonradan düzelttik.
Es un desliz menor... que corregimos.
Gitmeye hazırlanırken Davut'un torunu anlamını sonradan anladığım şeyler söyledi.
Mientras nos preparábamos para irnos, la nieta de Daoud nos dijo algo. Pero sólo después entendí el significado de sus palabras.
Bir gece operasyona gittiğimizi hatırlıyorum. Sonradan anladık ki istihbarat bilgilerimiz iki hafta geriden geliyormuş.
Recuerdo una salida nocturna, sabes, después averiguamos que la inteligencia estaba anticuada dos semanas.
38 kurban, sonradan otobüs rotası olduğu ortaya çıkan bir çemberin üzerine dağılmış.
38 Victimas. Andando en circulos que resulta ser una ruta de autobús.
Öfkeyle hareket edip sonradan düşünen bir adam değilim ben. Ben bir kadınım.
No soy un tipo cualquiera que actúa cegado por la rabia y piensa después.
Şu anda iyi şeyler yapıyorsun, sonradan oluşan farklılıkları görmek için buralarda olmuyorsun.
Haces algo bueno ahora, y no estás siempre por ahí para ver las diferencias más tarde.
Tatlım, bunun hakkında sonradan kavga edebilir miyiz, lütfen?
Cariño, ¿ podemos pelear por esto luego, por favor?
- Kendim, sonradan, her şeyi sorgulamaya başladım ama yok.
- Después, a solas... empece a preguntarme cosas, pero no.
Fitili sonradan ekledi.
¡ Añadió las mechas después de la cera!
- Sonradan aklıma geldi de bekarlığa bir defalığına katılmayabilirim. - Peki. Hemen gitmeliyim.
- Bueno, tengo que irme.
Sonradan ortaya çıkan bir şeyi öğrenmek ilginizi çekebilir. Beni tahrik edip suç duyurusunda bulunan söz konusu adamı kiralayan belediye başkanıdır.
Y quizá le interese saber que después se supo que al hombre en cuestión le pagaron para que me provocara y me denunciara.
Russo muhtemelen sonradan işine yarayacak bir iyilik kazandı.
Russo quizá le hacía un favor que le cobraría más tarde.
Bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ancak eğer sorgulandığınızda ifade vermezseniz savunmanız zarar görebilir, bu da sonradan mahkemede aleyhinize olur.
No tiene que decir nada, aunque eso pueda debilitar su defensa, en caso de que le pregunten, algo relacionado en el tribunal.
Sonradan dijital kamera satmaya çalıştı ama geç kalmıştı, çünkü herkesin telefonunda vardı.
E intentó vender cámaras digitales, pero para entonces era demasiado tarde porque todo el mundo tenía una en su teléfono. Es como que no lo vio venir.
Sonradan fark ettim ki, yönetim kurulu seni kovarsa rekabet etmeme hakkından feragat edecekler ve sen de Emily'nin teknolojisini halka açacaksın.
Entonces me di cuenta, si la junta te echaba, la cláusula de no ir a la competencia quedaría anulada, y podrías hacer pública la tecnología de Emily. La idea de Emily es mejor.
Başta pişman olmuştum ama sonradan kendimi kabullenmek için bunu yapmam gerektiğini anladım. Grease'deki Rizzo'nun dediği gibi "Daha kötü yollar da var."
Al principio, me arrepentí de que haya pasado pero luego entendí que lo necesitaba para aceptarme a mí mismo y como Rizzo dice en Vaselina :
Yanımızda bulunsun, belki sonradan deneriz.
Guardémosla para después. La probamos luego.
Nereye gidiyorsunuz söyleyin. Belki sonradan gelirim.
Quieres decirme donde podría ir mas tarde
Bu binanın gizli odalarla.. Dolu olduğunu, ve sonradan halisünasyon Görmeye başladığını dile getiriyordu.
Decía que el edificio estaba lleno de habitaciones secretas, empezó a tener alucinaciones.
Bana aldığı tek hayvan bir muhabbet kuşuydu. Onunda sonradan Colleen'in casusu olduğu ortaya çıktı.
El único animal que Colleen me compró fue un estornino, que luego resultó ser un espía personal de Colleen.
Şu adını senin verdiğin sonradan görme zenginin kızı...
Respecto a la hija de ese advenedizo a la que pusiste nombre...
Ama sonradan bir baktim ki, tek basima kalmak hayatta kendim için yaptigim en iyi sey olmus.
Pero como resulta que finalmente estar solo fue lo mejor que hice por mí mismo.
Senin için hoş bir öğleden sonradan fazlası değilmişim.
Eso es todo lo que fui para ti... Una tarde agradable.
Sonradan kurtulamayacagin tehlikeli bir yola sapmak uzeresin.
Estás peligrosamente cerca de entrar en un camino del que no podrás salir.
- Endişelenmeyin, masraflarınız benden sonradan çıkanlar da dahil.
No se preocupe, corro con los gastos, inclusive los nuevos.
- Bunu sonradan duydum.
- No, me enteré después.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]