English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ V ] / Ve onlar

Ve onlar Çeviri İspanyolca

36,550 parallel translation
Bizler ve onlar arasında net bir sınır olmalı.
Debe haber y habrá una línea muy clara entre ellos y nosotros.
Suçlulara ve onların aktivitelerine göz yumulamaz.
Son criminales. Sus actividades no pueden justificarse.
Doğru ayakkabın olacak ve onları eskitecek misin?
No, ¿ tienes los zapatos adecuados y te los has puesto?
Senin küçük arkadaşların bahis merkezini soydular, ve onlar izni olmadan bölgeden ayrildılar.
Tus amigos han atracado la sala de apuestas. Han salido de su zona sin pedir permiso a nadie.
Morgdan gelip almaları gerekiyordu ama buraya geldiğinde ölü olduğunu ve onların sorunu olmadığını söylediler.
Se supone que los chicos de la morgue vendrían a por él, pero dijeron que estaba muerto cuando llegó aquí, así que no es su problema.
Bence böcekler insanların beynini yiyor ve onları aptallaştırıyor.
Porque creo que hay insectos devorando los cerebros de la gente volviéndolas estúpidas.
Ve onları yok etmenin tek yolu yakmaktır.
Y la única forma de deshacernos de ellos es quemándolos.
Pekala ucube, cevaplar istiyoruz ve onları şimdi...
Está bien, tío raro, queremos respuestas, y las queremos...
Mantar toplardı ama böğürtlen de toplardı... ve onları eve getirirdik.
Recogía setas y también moras y nos las llevábamos a casa.
Ondan sonra ben bir tür öykü uydurdum... buraya gelsinler ve onlar da âşık olsunlar diye.
Así que tuve que inventar en cierto modo una historia para atraer a la gente y que se enamorara de ella también.
Londra'da son bulunduğum dönemde Harrods'a külotlu çorap almaya gitmiştim. İç çamaşırı reyonuna gittim, Harrods'ın kendi külotlu çorapları vardı. Yalnızca onları giyerim ve yalnızca orada satılırdı.
La última vez que estuve en Londres, fui a Harrods a comprar unas medias, así que fui al departamento de lencería, y Harrods tenía su propia marca de medias y son las únicas que uso, y solo puedes comprarlas en ese mostrador.
Ve şimdi, eğer onların çalmasını istiyorsan Hai Lai tekrar bir çocuk olmalısın.
Y ahora, si quieres hacerlos tocar, Hailai... tienes que volverte una niña.
Ve biz de onların yüzlerini asla göremeyeceğiz.
Y nunca conoceremos sus caras.
Fakat onlar Dünyamı benden kopardılar, ve ben ise onların dünyasını mahvedeceğim!
¡ Pero ustedes me arrebataron mi mundo y yo voy a arrebatarles el suyo!
Ve siz onları engellemek mi istiyorsunuz?
¿ Y ustede quiere bloquearlos?
Cali Kartelinin liderleri. Pablo ve Medellin Karteli gibi onlar da sıradan suçlular olarak başladılar : Banka soyguncuları.
Al igual que Pablo y el cartel de Medellín, empezaron como criminales comunes y corrientes : asaltando bancos.
Ve birini kör etmekteki ilk adım, onların gözlerini açmasını sağlamaktır.
Y para enceguecer a alguien, primero hay que lograr que abra los ojos.
Sinyaller arttıkça, onları yakalayabiliyor ve her birinin yerini tespit edebiliyorduk.
[Steve] Cuando se comunicaban, podíamos interceptar la señal y obtener su ubicación.
Bu sabah Messina'dan duydum. Gözler onların ve bizim üzerimizde. Çok dikkatli olmamızı istiyor.
Esta mañana Messina me dijo que hay muchos ojos vigilándonos, así que debemos mantenernos al margen.
Onları ve yakınlarında olma bahtsızlığına düşmüş herkesi havaya uçurdu.
Las voló en pedazos junto con todo aquel que se encontrara cerca.
Adamlarından birinin onları takip edip nereye gittiklerini öğrenmesini ve bizi sürekli bilgilendirmesini istiyorum.
Que alguien los siga, nos mantenga al tanto, se interponga en su camino... Que averigüe dónde van y los vigile de cerca.
Ve bunu yaparken onları kazayla kafalarından vur.
Y después accidentalmente les mete un pepazo en la cabeza.
Peki bunlar nereden çıktı ve sen onları nasıl ele geçirdin?
¿ Dónde y cómo los conseguiste?
Vardığımızda ise Porsche ve McLaren'den mekanikerler arabaları hazırlamak için onların üstüne üşüşmüşlerdi.
Cuando llegamos, mecánicos de Porsche y McLaren se abalanzaron sobre nuestros coches para prepararlos para lo que se venía.
Bir V12 ve bir elektrik motoru var. Ancak entegreler, birlikte çalışıyorlar. Onları ayıramazsın.
Tiene un motor V12 y uno eléctrico pero van integrados, trabajan juntos, no se pueden separar.
James seyirci olduktan sonra biz de P1 ve 918'i başlangıç çizgisine koyduk. Sonrasında da benzinli motorun gücünü arttırmak yerine onları kapadık.
Con James reducido a mero espectador, colocamos el P1 y el 918 en la línea de salida, pero en lugar de acelerar los motores, los apagamos.
Sanki bizler Amerika yerlileriyiz, onlar da beyaz yerleşimciler. Gelmeleri bitmek bilmiyor ve tüm kaynaklarımızı alıyorlar. Bize kalanlar ise hastalık ve ölüm.
Es como si fuéramos indios y ellos colonos blancos, y no paran de venir y se llevan nuestros recursos, y lo único que nos queda son mantas con enfermedades.
Kilise el, ben onların silahı ve sözcükler de hakikatti.
Yo era el arma, y la Iglesia era la mano, y las palabras... eran la verdad.
Savastano'nun Fiori ve Berlingieri mahallesi, etrafında dolaşmasına izin veremeyiz, eğer onları görürsen, bize haber ver.
Tenéis que rodear el barrio dei Fiori y el de Berlingieri. Los Savastano están como perros, no deben salir. Y si lo hacen, nos lo venís a decir.
Onlar Savastano'nun, ve Savastano onlarla ilgilenmek zorunda.
Son Savastano. Y los Savastano tienen que arreglarlo.
Onlar büyük ve geniş ailelere sahip olma eğilimindedir.
El Roma. Ellos tienden a tener familias grandes y numerosas.
Eğer öyleyse, ve ona ihanet etmişlerse neden onları ele vermedi?
Muy bien, así que si lo traicionaron, ¿ por qué no exponerlos?
Onları gökyüzünde görebiliyordum, Şarj etme ve boğma, Taşınan her şeye saldırıyordu.
Sin embargo, pude verlos en el cielo, avanzando firmes, atacando a cualquier cosa que se moviera.
Onlar ve bir de toplantılar. Yani ne olursa olsun ilk adımı atmış oldun.
Así que, por si te sirve de algo, ya hiciste el primer paso.
Şunu unutma, geri geldiklerinde ya sen öleceksin ya da onların hepsini öldüreceğim ya sen öleceksin ve sonra onların hepsini öldüreceğim ya bazılarını öldüreceğim ve sonra sen öldürüleceksin, sonra geri kalanları öldüreceğim.
O tú morirás y luego los mataré a todos. O mataré a alguno de ellos, luego te matan a ti y yo mato al resto.
Sonra zengin insanları kaçırıp bedenlerini değiştirebileceğimizin farkına vardık. Sağladıkları fayda tükenince de onları öldürdük ve yeniden değiştirdik.
Pero luego nos dimos cuenta de que podíamos... raptar gente rica e intercambiar cuerpos con ellos y cuando ya dejaran de ser útiles los matábamos y... nos intercambiábamos de nuevo.
Kendi dairem olsun istiyordum, ilk ve son kirasını ödemem lazımdı ve anne babamın tedavim için olduğunu sanarak yolladığı para yeterli değildi ben de müzik grubunun bir yere varmayacağını düşündüm ve salladım onları anne babama da bana ihanet etmeye çalıştıklarını söyledim.
Bueno, quería mi propio apartamento, y necesitaba el primer y último mes de renta, y el dinero que papá y mamá mandaban para lo que ellos creían era el tratamiento no era suficiente así que... Pensé que la banda no estaba yendo a ningún lado, así que los jodí y después les dije a mamá y papá que ellos estaban tratando de joderme...
Git ve henüz kaçmamış kim varsa onları topla getir.
Así que ahora vas a irte y a reclutar a todos los que puedas, a todos los que no han huido.
Birisine tutkuyla çaldığını ve iyi bir orkestra yönetmeni olacağını söyleyip daha hazır değilken onları köpekbalığı havuzuna atamazsın.
No puedes decirle a alguien que toca con la sangre y que va a ser una gran directora y después arrojarla a los tiburones antes que esté lista...
- Ve hepsinden ötesi bir orkestraya ailem deyip sonra onları terk edemezsin.
- Y además de eso, no puedes decirle a la orquesta que es tu familia y luego abandonarlos a la mierda.
Bir şefi ve sömeliyesi olan başka bir restorandan en büyük farkı... onların bir çift olması.
¿ La gran diferencia con otros restaurantes donde hay un chef y un sumiller? Que ellos son pareja.
Beni bunun içine sürüklediler. Belki de Prince ve Trak beni sikmek için tezgahladılar. ama başımı dik tutup onları öldürmeliyim.
Me han metido en esto, y seguramente fue el mismo O'Principe quien disparó o ese mierdas de O'Trak para embrollarme, pero tengo que salvar la cara, tengo que matarlo.
ve Ciro onları bir arada tutmak için mücadele ediyor.
Y Ciro trabaja para tenerlos todos unidos.
Onları birlikte görmek Piper ve beni hasta ederdi.
A Piper y a mí nos enfermaba verlos juntos.
Onlar en iyi arkadaşlarımız ve arkadaşlarımız iyi davranıyorlar.
Para nosotros no son solo perros. Son nuestros mejores amigos, y debemos tratar a los amigos de manera especial.
Evet. Ve sonra da sana Karanlık Lanet'i verdim böylece onları zarar verebileceğin bir yere götürebilecektin.
Sí, y luego te di la Maldición para que los llevaras donde sí pudieras.
Onları zehirlemeye hazırdım, ama sonra Charlotte'ı gördüm ve o bana...
Estaba listo para hacerlo, pero... - Vi a Charlotte y me recordó a...
Bazen annemi ve kız kardeşlerimi hayal ediyorum. Onların yanına gidip, mutlu oluyorum. Sonra bir uyanıyorum ki buradayım.
A veces estoy soñando con mi mamá, con mis hermanas, y estoy ahí, y siento que estoy ahí con ellas y estoy feliz, y me despierto y estoy acá, y fue un sueño.
İsimleri Omar ve Alicia. Lütfen onları arayıp iyi olduğumu söyle, tamam mı?
Se llaman Omar y Alicia, por favor llamalos y deciles que estoy bien, ¿ sí?
- Onlar silahlı ve tehlikeli adamlar.
Están armados y son peligrosos.
Bize daha önce yardım ettiniz, ama... Size anlatırsam, bildirmek zorunda kalacaksınız ve ikimiz de onlar için nasıl sonuçlanacağını biliyoruz.
Ya nos ayudó antes, pero si se lo cuento, va a tener que informar de ello y ambos sabemos cómo termina para ellos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]