Yük Çeviri İspanyolca
4,652 parallel translation
Size yük olduğum için üzgünüm - zaten çok eziyet çektiniz.
Lamento ser una carga. De por sí ya has sufrido suficiente.
Çünkü o bir yük arabası, aşağıdakiler de kötü adamlar.
Porque es una furgoneta de carga, y ellos son tipos malos.
Ben yük uçağı uçuran bir yedek askerim.
Soy un guerrero de fin de semana que transporta mercancías.
Seni ailemize ilk aldığımızda bize yük olacağını düşünmüştüm.
Cuando te acogimos pensé que ibas a ser una carga.
Ama insana yük olabiliyorlar.
Pero... Pero pueden ser una carga.
POTUS kaçırma da yük atmayla olmuş gibi görünüyor. - Kaç kişi?
El presidente fue evacuado en la cápsula de emergencia.
Yük bizi yavaşlatıyor.
La carga nos está frenando.
# Üstüne yük olmuştur #
♪ Todo el peso horrible ♪
Sen olacak, yarıya kadar orada yaklaşık bir tezgah bulacağız Eğer bir yük çıkarmak istiyorum.
Vas a encontrar un banco allí a mitad de camino, desea que usted tome un peso de encima.
Bu yük çok fazla.
Se trata de una gran cantidad de carga.
Sırtlarına yük olmuştum.
Yo era una carga.
Tüm hayatım boyunca bana yük oldun.
Has sido una carga toda mi vida.
Gerektiğinde atabileceği bir yük.
Algo de lo que podría deshacerse, de ser necesario.
Yük trenine!
¡ El tren de carga!
Şuradaki dostumuzun komik yönü taşıdığı yük için çok küçük olması.
Lo gracioso de ese pequeño... Es demasiado pequeño para estar cargando todo este peso él sólo.
Fazla yük olmasın dedik.
Sí, viajamos-viajamos ligeros.
Bir parça yük sadece.
Es equipaje.
Sonuç olarak yaptığın şey silah zoruyla yük çalmak.
Ustedes roban carga a punta de espada.
Gemide o kadar çok değerli yük varmış ki İspanya Kralı, geminin denize inmesi konusunda çok endişeliymiş.
Una nave con un cargamento tan valioso que el Rey de España estaba ansioso de verlo zarpar.
Ancak hayat onlara kaldırabileceklerinden fazla yük verdi.
Pero la vida les dio m ‡ s de lo que pod'an soportar.
Onlar yük değil, insanlar.
Ellas no tienen miedo, son seres humanos.
- Yük olmak istemem.
- No quisiera importunar.
Yük gemilerindeki tifüs salgını. Köleler.
Epidemia de tifus entre la carga, esclavos mueren a bordo, sin seguro.
Yok gerçekten yük olmak istemem.
No, no quiero imponer...
Oğluma yük olmak istemiyorum.
No quiero ser una carga para mi hijo.
Actrom İnşaat adında yasal bir şirkete ait inşaat malzemesi taşıyan 2 kamyon var ama asıl yük bu değil.
Equipo para plataformas de construcción para una compañía legítima llamada Actrom Construcciones, pero no está en la carga.
Yük olmak istemiyorum, o yüzden belki arabayla gezintiye çıkabiliriz.
No quiero abusar. Quizá podríamos salir con el auto.
- Yük olmazsın.
- No estás abusando.
bir yük treni 1 saat sonra geliyor.
Ven.
Senin yük treni geldi.
"Todos mis enamorados..."
Bu zamana kadar kimse öyle bir yük gemisinden ganimet çıkaramadı.
Nadie ha tomado un galeón de tesoro como botín.
25 kilo yük ve tüfeğinizi taşıyacaksınız.
Van a cargar 25 kilogramos y sus rifles.
Galiba size yük oluyorum.
Me temo que me he convertido en una carga.
Yük olmak istemeyiz.
No queremos incomodar.
Güneşin doğuşuyla gelip oğlumun eşyalarını elden geçiriyorsunuz ve.. .. yük olmak istemediğinizi mi söylüyorsunuz?
Vienen al amanecer revisan las cosas de mi hijo ¿ y dice que no quieren incomodar?
Terk edilmiş bir yük gemisi ile buluşma.
Encontrarse con carguero abandonado.
Yük gemisini kurtarmaya gelen Amphitrite.
En orden de cumplir misión asignada.
Pekala, bu bir A sınıfı Orcus yük gemisi.
Bien, éste es un buque clase A.
De Gaulle'ci olmak sırtıma yük oldu... Sanırım, ırkçılar gibi davrandım.
Me quitan un peso de encima porque, como gaullista, me entristeció mucho que se me tomase por un racista.
Patrise geride öyle bir açıda tutsa bile ki bence tutamaz, yelkenlerdeki yük kapasitesini aşacak ve gemi direkt batacak.
Incluso si los cabestrantes aguantan con ese ángulo, y apuesto a que no, la carga en las velas superará su capacidad y se hundirá demasiado a proa.
Ağır yük taşıyabilecek gemilerimiz ve tayfalarımız var.
Tenemos barcos y tripulaciones que pueden transportar cargas pesadas.
Öncü kol yük ambarını toplamak için gitti.
La vanguardia se dirige a limpiar la bodega de carga.
Üzerinde çok fazla yük olmalı.
Las cosas deben ser problemáticas en tu vida
Eğer sana yük olabilen bir şey varsa tabii.
Si las cosas pueden ser problemáticas en una vida
Sırtıma yük oldu.
Ella es un dolor en el culo.
Yük arabasından kurtulursak ilerleme kaydedebiliriz.
Deshaciéndonos de este carruaje podríamos avanzar.
Ya yük vagonum?
¿ Qué hay de mi carruaje?
Anladım ama Rachel, eğer bunu yaparsan, annene ömrünün sonuna kadar sırtında taşıması ve babandan saklaması gereken bir yük yükleyeceksin.
No, no, no, no, decírselo fue decisión tuya. Él me estaba atacando. Podías haber bajado la guardia.
- İçindeki yük neymiş?
Es este.
görüyorsunuz ki hem deistler hem de ateistlerin üzerinde bir yük var.
¿ Ven?
Sana yük olan şey ne, Gavin?
Increíble. ¿ Qué te preocupa, Gavin?
yukarı 789
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yükle 21
yukarıdayım 26
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yükle 21
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı aşağı 19
yukarıda ne var 19
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı aşağı 19
yukarıda ne var 19