English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Annemin

Annemin Çeviri Fransızca

11,567 parallel translation
Sonra farkettim ki ; annemin eve geleceği yok.
Puis j'ai réalisé que ma mère ne reviendrait pas.
Annemin üstüne yemin ederim ki yapmadım.
Je ne ferais pas ça à ma mère, mec.
Annemin dediği gibi, üçümüz bir aradayken, onu yok edebiliriz, değil mi?
Maman a dit que, tous les trois ensemble, on pouvait le détruire, pas vrai?
Bu şarkı annemin bana çalmayı öğrettiği ilk şarkı.
C'est la première chanson que maman m'a appris à jouer.
Sana güvenemeyeceğim ortaya çıkarsa annemin mezarı üzerine yemin ederim ölürsün.
si elle s'avère... que je ne peux pas vous faire confiance, Je jure sur la tombe de ma mère, Vous, mes vieilles saucisses...
Annemin yerini söyleyene kadar işkence edelim.
On l'enlève, on lui fait mal jusqu'à ce qu'il nous dise où elle est et on lui fait mal encore.
Annemin ateş yakarken kendi kendine şarkı söylediğini duyuyorduk.
On pouvait entendre ma mère chanter toute seule en allumant le feu.
Sonra annemin renkli bedduaları kelime dağarcığımı geliştirdi.
Et maman a étoffé mon vocabulaire avec sa collection haute en couleurs de jurons.
Annemin osurmasına alışkınız.
On sait que maman péte.
İlkokuldan başlayıp annemin son anjiyogramının kopyasını bile verebilirim veya sadede geliriz, ücretini söylersin.
Maintenant je peux vous emmener à l'école primaire et vous avoir une copie de la dernière angiographie de ma mère, ou vous pouvez juste aller au but et me dire votre prix.
Ama daha da önemlisi annemin rahibi bizi ekti ve birinizin yerine geçmesi gerekiyor.
Sérieusement, le prêtre du mariage nous a lâchés, donc j'ai besoin que l'un d'entre vous le remplace.
- Bugün annemin doğum günü.
C'est l'anniversaire de maman.
- Annemin hoşuna gitmez.
- Maman n'aimerait pas ça.
Annemin adı.
C'est comme ça que maman s'appelle.
Annemin ne düşüneceğini sana anlatacağım...
je vais vous dire ce que ma mère penserait...
Kardeşlerim soğuktan öldükten sonra, boğazlarına çiçekleri tıkıp beni suçlamak için annemin gelmesini bekledin?
Alors après que mes sœurs soient mortes de froids, vous avez enfoncée des fleurs dans leurs bouches et attendue que ma mère me blâme.
Catherine'e annemin Romaya gittiğini, beni yasallaştırmak istediğini söyledin mi?
As-tu dit à Catherine que ma mère était en communication avec Rome pour me faire légitimer?
- Annemin yataktan düşme ihtimaline karşı taktığım hareket dedektörü.
L'alarme du détecteur de mouvement dans la chambre de mère au cas où elle tomberai du lit.
- Çantasından bir şişe çıkarıp annemin çorbasına döktü.
Elle vient de sortir une bouteille de son sac et d'en verser dans la soupe de maman.
Anneminkine benzeyen kırmızı elbise annemin takılacağını bildiği oyuncak ve kafasız fotoğraflar.
La même robe rouge que maman, le jouet sur lequel elle savait que maman allait trébucher, les photos sans tête?
Evet, annemin taşınması uygunsuz oldu ama ne yapmamı istiyordu yani, kadını atayım mı?
Oui, que maman emménage était gênant, mais qu'est-ce qu'il veut que je fasse, que je me débarrasse d'elle?
Yaptığın şeyi öylece unutamam, ama, ama benim de geçmişimde karanlık şeyler var, ve annemin de, öğrendiğime göre.
Je ne peux claquer des doigts et oublier ce que vous avez fait, mais il y a de la noirceur dans mon passé aussi, ainsi que dans celui de ma mère, d'après ce que j'ai appris.
Özür dilerim. Ama ben beşinci sınıftayken kilisenin rahibiyle evlenen annemin baş nedimesi olmuştum.
Désolée, mais j'ai déjà été demoiselle d'honneur en CM2 au mariage de ma mère et de son gourou.
" Annemin şalıydı.
" C'était l'écharpe de ma mère. MONOLOGUES POUR INGÉNUES
Annemin sorunu ne biliyor musun?
Tu sais quel est le problème de maman?
Bir parça karidesi odanın diğer tarafına annemin saçına doğru tükürmüştün.
Tu as envoyé un morceau de crevette à travers la pièce droit dans les cheveux de ma mère.
Fakat öncelikle annemin yaşadığına dair sizden bir kanıt istiyoruz. Yoksa, sizinle görüşmeyi kesiyoruz.
Prouvez-nous que ma mère est vivante, sinon pas de négociation.
Fakat öncelikle annemin yaşadığına dair sizden bir kanıt istiyoruz.
Prouvez-nous que ma mère vit, sinon pas de négociation.
Önce çantamı toplamalı Bristol konusunda kızmadan önce annemin yanından sıvışmalı ve kıçımı Finn ve Rae'in yeni seks yuvasına atmalıydım.
Je devais juste faire le premier sac, se faufiler derrière Maman pour qu'elle ne fasse pas de crise pour Bristol, puis de ramener mes fesses jusqu'à la nouvelle cabane à sexe de Finn et Rae.
'Chloe'nin sınavlarını yapmaya karar vermiştim ama annemin öğrendiğinde ne derece kızacağına dair. hiçbir fikrim yoktu.'
J'ai décidé de passer les examens pour Chloe, mais je n'avais aucune idée que ma mère serait si énervée quand je lui aurais dit.
Öyle söyleyince aklıma dans partileri, kaçak öpücükler ve annemin kapıda arabayı bekleyişleri geliyor.
Cette expression m'évoque des carnets de bal, des baisers volés, et maman attendant dans la calèche.
Susan annemin iş arkadaşı ve onunla yaşıyor.
Susan est l'amie du travail de ma mère avec qui elle vit.
Annemin iş arkadaşı.
L'expert comptable de ma mère.
Hikâyeyi annemin ağzından duymak çok daha farklı olur tabii.
L'histoire varie quand elle la raconte.
Ben 9. sınıftayken babam sürekli seyahat ediyordu. Annemin de o zamanlar ciddi sinir sorunları olmuştu.
Quand j'étais en 3e, mon père voyageait beaucoup, et ma mère a eu une sorte de rupture nerveuse.
Annemin yerini alamadı tabii ama hiç eksikliğini hissettirmedi.
Elle n'a pas pris la place de ma mère, mais elle a pris le relais.
Yaptığın gerçekten çok hoş ama annemin bende kalmasına izin vereceğini sanmıyorum.
C'est très gentil mais je ne pense pas que ma mère me laissera l'avoir.
Üç tekerlekli bisikletimle annemin iş yerine uyuşturucu götürürdüm.
Je livrais de la drogue à ma mère à son travail avec mon tricycle.
İlk iksiri yaparken annemin yanındaydınız.
Vous étiez avec votre mère quand elle a mélangé le premier mélange.
Annem zor bir dönem geçirirken annemin teyzesi söylemişti bunu.
La tante de ma mère m'en a parlé quand ma mère passait une période difficile.
- Nick... - Annemin kitabı bu.
- C'est le livre de ma mère.
Annemin adı Lauren, babamın adı Michael.
Les noms de mes parents sont Michael et Lauren.
- Annemin mezarını ziyaret ettin mi?
- As tu étais voir la tombe de maman?
Annemin kafasını da götürmüşler.
Ils ont pris la tête de ma mère.
Uyandığımda Juliette'in cesediyle annemin kafası gitmişti.
Quand je me suis réveillé, le corps de Juliette avait disparu et la tête de ma mère aussi.
Annemin kafasını aldın!
Tu as pris la tête de ma mère.
Annemin içki içmediğini söyleyeyim.
Je devrai vous dire que ma mère ne boit pas d'alcool.
Küçükken annemin video kayıt cihazıyla yaptığım bir şey vardı.
Il y a cette chose que j'avais l'habitude de faire avec le lecteur cassette de ma mère quand j'étais enfant.
Annemin tarifidir.
C'est la recette de m'man.
Annemin uçağı indi.
Ma mère vient d'atterrir.
Annemin öldüğünü gördüğüm rüyadan sonra ev sevdiğim rüya bu evde yalnız kaldığım.
Terrifiante? Après la mort de ma mère, être seul dans cette maison est mon rêve favori.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]