English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Ben benim

Ben benim Çeviri Fransızca

11,114 parallel translation
Evet. Ben benim toplama geçti.
J'ai fouiné dans ma collection.
Anıt benim, ben.
Je suis le monument... moi, moi...
Haklısın, Lobos ile ben iyi anlaşamadık ama bu benim organizasyondaki önemimi bilmemesi gerektiği anlamına gelmez.
Lobos et moi ne nous sommes pas entendus, ça ne veut pas dire que je ne devrais pas connaître mon importance dans l'organisation.
Ben sadece ilk altı ayı düşünüyorum. belki en iyisi olur eğer benim sözlerimi takip edersen.
Dans les prochains mois, il serait préférable que vous suiviez mon exemple.
Sadece sen de ben de biliyoruz ki benim senin yasa dışı aktivitelerin üzerine olan bilgim seni kolaylıkla barodan attırabilir.
Je dirais juste que nous savons tous les deux que vos activités périscolaires pourraient vous faire radier du barreau.
- Ben de. Benim genç, ileriyi düşünen kişiliğime rağmen... 21. yüzyılda iş annenin eski tariflerini atmaya gelince bunu bir türlü yapamadım!
il s'avère que malgré ma nature moderne et avant-gardiste du 21e siècle, quand il a fallu jeter les vieilles recettes de maman, je n'ai pas pu le faire!
Malcolm benim olduğumu sandığı katilin, aslında ben olmadığıma dair şüpheleri vardı.
Malcolm commençait à suspecter que je n'étais pas le criminel qu'il avait en tête.
Sadece benim, kendim ve ben
Juste moi, moi-même et moi seule
# Kalan ömürümüzü paylaşmak # Sen, ben, benim yerimde akşam yemeği.
♪ De partager ce qu'il reste avec toi ♪
O benim şefim ve onu ancak ben idam edebilirim.
C'est mon chef, et seulement moi peut l'exécuter.
Seni öldürecek olan ben olsam da bu benim suçum değil!
Même si je suis celui qui va vous tuer, ce n'est pas ma faute!
Ben fikrimi söylüyorum, o benim fikrimden fikir çıkarıyor.
C'est euh... Je dis quelque chose, Cela lui donne une idée à propos d'autre chose.
Ölmeme ramak kalana kadar benim gibi görünen ve konuşan biri ile tanışsaydım ben de aynı şeyi düşünürdüm.
Avant mon "explosion", si j'avais rencontré un mec comme moi qui parle comme ça, j'aurais pensé pareil.
Ve benim için yaptığın her şey için minnettarım ama ben sadece...
J'apprécie tout ce que tu as fait pour moi, mais...
Ben, benim arabası alabilir miyim?
Je peux récupérer mon caddie?
Benim erken gençler, Ben çizgi roman gitti vardı her dime.
- Au début de mon adolescence, chacun de mes centimes passait dans les BD.
Ben şimdi ne yapıyoruz, onu geri ödemek için benim yoludur.
Ce que je vais à présent, c'est une façon de me racheter.
Yani, benim çocuk ama ama ben yine de bakımlı.
Ce n'était pas mon gamin, mais je m'en suis toujours occupé.
Kimmy benim için özel olduğundan o bisikleti ellerimle yaptım ben.
J'ai construit ce vélo parce que j'aime beaucoup Kimmy.
Sanırım ben 18-19 yaşlarındaydım ve Kurt de 17 yaşındaydı, punk rock müzikten hoşlanıyordu ve bu benim de ilgimi çekti.
Je devais avoir 18 ou 19 ans et Kurt, 17 ans. Mais il aimait le punk rock, ça a piqué ma curiosité.
Çok kötü. Sen benim için birşey yapmadın, ama ben sana birşey getirdim.
Vous n'avez rien fait pour moi, mais j'ai un cadeau pour vous.
bu benim ve onun arasında ve ben bunu ona hatırlatacağım.
C'est entre lui et moi. Et je vais lui rappeler.
Ama ben de yeterince uzun zamandır bu yalanın bir parçasıyım ve artık bunun benim de sırrım olduğunu kabul etmemin zamanı geldi.
Mais j'ai pris le même bateau. Il est temps que j'accepte que c'est aussi mon secret.
Duffy'nin yaptığından ben de hoşlanmadım ama o benim patronum ve kötülük yapandan da intikamını almam lazım.
- Je n'aime pas ce qu'il a fait, mais c'est mon boss, et je dois le venger si quelqu'un lui fait du mal.
Öncesinde benim kendi yıl için, ben diğer insanların aileleri koyarak edilmiştir.
Durant des années, j'ai fait passer d'autres familles avant la mienne.
- Evet, Annie benim rolümü aldı ben de Asyalı rolünü. - Chang. Böyle davranmayı bırak.
Annie a eu mon rôle et j'ai eu le rôle de l'asiatique.
Phil benim için çok şey yaptın. "Tucson'da Yaşayan Var" tabelaları olmasaydı ben burada bile olmazdım.
Je te dois tellement. Sans ces panneaux En vie à Tucson, je ne serais même pas là.
Benim konuşmama hiç izin vermiyorlar. Ama ben konuşmak istiyorum.
On ne me laisse jamais parler, et je veux... parler.
Telefonun benim olduğunu iddia edebilirim. Ben de kanunları sikime takmadığımı iddia edebilirim profesör.
Et je pourrais raisonnablement n'en avoir rien à branler de cette loi, Professeur.
Pablo nereye ben oraya. Bu sadece iş değil, onlar benim ailem.
Pablo et les autres, c'est pas qu'un boulot.
Ben de şunu bilmeni istiyorum. Senin gibi dal taşak ortada görüntülerini tüm dünyanın seyrettiği intihar eden eski iş arkadaşına karısını becertmiş bir adamın benim tarafımda olduğunu bilmek nasıl güven veriyor bilemezsin.
Et je veux que vous sachiez qu'il est très rassurant sachant que vous êtes sur mon côté, un homme comme vous dont le cul et balles sont sur affichage pour tout le monde à voir le long avec sa femme se faire baiser
Ben değilim çünkü bu benim için bazı şeyleri epey açık bir hale getirdi.
Eh bien, je ne suis pas, parce que ce qui a fait quelque chose de vraiment clair pour moi.
Ben bunlarla ilgilenirken, sen de benim için bu işi yapar mısın?
Peux-tu faire cela pour moi... quand je m'occupe de ceci?
Benim. Ben.
C'est moi.
Benim seviyemde değil ama biraz daha yakın işte. - Ben gitsem iyi olacak.
Enfin, pas à mon niveau, mais presque.
Benim asıl tasarımlarımdan beri çoğu şey pek de değişmemiş. Ben...
Des parties de toi ont à peine changé depuis ma conception originale.
Ancak bu süreçte ben sizin yanınızda, siz de benim yanımda olacaksınız.
Mais en attendant, vous êtes là et je suis là.
Benim işim bu. Ben profesyonelim.
Mon métier, c'est d'écouter.
Polisler asla benim arkadaşım olamaz.
Ben, les flics seront jamais mes amis.
Ben onun değil, o benim cenazemi kaldırmalıydı.
Je ne devais pas enterrer lui. Il était censé me enterrer.
- Tanrı benim çobanımdır... - Ben senin hasmınım...
L'Éternel est mon berger, je ne manqueray de rien.
Benim 19'um ben nereye gidersem oraya gider.
Mon 19 me suit partout.
Sen benim rüyamda mısın yoksa ben mi senin?
Es-tu dans mon rêve ou suis-je dans le tien?
Ben sadece insanların benim hakkımda çıkarımlar yapmasını sevmiyorum.
Je n'aime juste pas que les gens aient des préjugés sur moi.
Eğer iyi giderse, o zaman yakında benim evimden çıkar, ve ben de aile krizinden kaçmış olurum.
Si ça se passe bien, elle partira bientôt de chez moi, et j'éviterai une crise familiale.
Benim ben, Kim Woo Jin.
C'est moi, Woo-jin!
- Ben de sana aynı şeyi soracaktım... burası benim odam.
Je pourrai te demander la même chose. C'est ma chambre.
- Bunu benim sana söylemem gerek ne kadar büyümüş olsan da ben hâlâ senin ablanım.
C'est mon job de te dire ça. Même si tu es un adulte, je reste ta grande sœur.
Peki ya siz beyefendi ve hanımefendileri burada bıraksam? Ben sadece iş adamıyım. Mezar soygunculuğu benim işim değil.
Et si je vous laissais y aller sans moi, je ne suis qu'un homme d'affaires, le pillage de tombes n'est pas mon truc.
Benim gitmemi mi istiyorsunuz? Ben bir evlilik konusunda endişeliyim.
Je m'inquiète pour leur mariage.
Bırak da benim değerlerim hakkında ben ve Scott endişelenelim.
Laisse moi et Scott s'inquiéter pour mes chiffres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]