Bıra Çeviri Fransızca
249 parallel translation
Siz devlet memurları bütün gün kağıt oynamayı bırakırsanız belki ara sıra birilerini adalet önüne çıkarabilirsiniz.
Les fonctionnaires se tournent les pouces!
Bırak ya, o süslü hatunlar varken bana sıra mı gelir?
Arrête, avec toutes tes filles? J'ai aucune chance.
Atı kiralık ahıra bırakırım, yarın oradan alırsın.
À bientôt. Mon bon souvenir aux Espagnols. Je n'y manquerai pas.
Sizi ağırlamaktan şeref duyduk. Umuyorum, kızlara iyi bir hatıra bıraktık.
On veut donner aux filles un souvenir avant leur départ.
Saygı duyduğum, sevdiğim bir dostuma, bir hatıra bırakayım demiştim.
Même si j'aurais aimé donner un souvenir à un garçon que je respecte.
Bu yüzden ara sıra çocuğu evde bıraktığımız olur.
Il a pu nous arriver de laisser le petit, seul à la maison.
Rüzgar perdesi olarak kenarda bir sıra ağaç ve nehir sınırı olarak güneyde birkaç ağaç bırakacağım.
Il restera une bordure contre le vent... et une autre au sud, pour départager.
Gevezeliği bırakın. Sıra bende.
Cessez de bavarder, c'est à moi de jouer.
Şurada bir sepet var. Onu benim için ahıra bırakır mısın.
Pourriez-vous transporter ce panier dans la ruelle?
Ara sıra arabayla bırakırdım.
Je l'avais parfois fait monter en voiture.
Bırak, yoksa seni ahıra yollarım.
Lâche, ou je t'envoie aux écuries!
İki atı serbest bırak ve katıra dinamit yükle.
Lâche tes deux chevaux et la mule qui porte la dynamite.
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Toi, tu peux me tomber dessus... couteau tiré, prête à me couper en morceaux... mais si quelqu'un d'autre fait pareil...
Ara sıra onu eve bırakırsın.
Rapporte-lui les provisions.
Sıra bize geldi. Ama oğullarımı yalnız bırakmayacağım.
Je viens mais je ne reste pas longtemps.
Beni bir çadıra götürdüler ve orada bıraktılar.
Ils m'ont conduit sous une tente et m'ont abandonné là.
Ziyarete gelen şu erkekler, partilerin bitiminde, ara sıra seni evine bırakan kişiler olmasın?
Vos visiteurs étaient-ils ces messieurs qui vous ramenaient parfois après les réceptions chez Maître Blorna?
Onu manastıra bırak.
Emmène-la au couvent.
Hayatından geçen bütün bu kadınların onda bir iz bıraktığı kesin. Bir hatıra.
Mais de toutes ces femmes qui ont traversé sa vie, il restera une chose. :
Şu sıra dinleniyorum ve insanlar paralarını evinde bırakmıyorlar artık.
Comment ça se fait, ça? Les gens, ils laissent leur fric chez eux.
Bak arabalarını burada bıraktılar. Ve sınıra doğru gittiklerine eminim, ve bazı ipuçları aradıklarına eminim.
Ils ont laissé leur jeep pour aller à la frontière.
Şimdi, ara sıra hayır diyor diye düşünüyorsunuzdur özellikle Pete beni bir bombaya bakıcılık yapmam için okyanusun ortasına bırakmak istediğin de.
On pourrait penser que je refuse, à l'occasion, surtout quand pete veut me parachuter au milieu de l'océan pour pouponner une bombe.
- Yarıda bırakıp sınıra kadar kaçmak zorunda kaldım.
J'ai passé la frontière comme j'ai pu.
Bizi sınıra kadar bırakabilirler ama bundan emin değilim.
Ils pourraient nous raccompagner à la frontière, mais je ne compte pas dessus.
Baltimore Tren Garı'ndaki bagaj bölümünde, sana bir hatıra bıraktım.
"Instructions à la consigne de la gare de Baltimore."
Beni manastıra bırakmışlar.
- Non. J'ai été trouvé devant un monastère.
Eğer sabit şamandıra bırakırsak, o bize, hızımızı ve mesafemizi doğrulamak için... sabit bir referans noktası olacaktır.
Avec une balise stationnaire, nous obtiendrions un point de référence, avec nos vitesse et distance.
Kaptan, bu az önce bıraktığımız sabit şamandıra.
Capitaine, c'est notre balise stationnaire.
Oynama, oynama radyoyla... Bırak onu, onu bırak.
Ne jouez pas avec la ra...
Joey, Joey, Joey, bir kızı hamile bırakmanın günahı yüzünden manastıra girmek.
Joe, Joe, Joe. Entrer au couvent pour avoir péché et mis une fille enceinte.
Keşke annen yaşasaydı da sen ölseydin! Bırakın beni, tutmayın!
Si seulemenr ra mère érair vivanre er que ru érais morte!
Bıra tedavi bulmada sana yardım edeyim.
Je peux vous aider à trouver un remède.
Onu yere bırak, Ra's. Hemen!
Reposez-la, Ra's. Maintenant!
Ardında birkaç hatıra bırakıp gitti.
En nous laissant des témoignages de son affection.
Bana bir sürü güzel hatıra bıraktı.
Il m'a donné beaucoup de bons souvenirs.
Beni sınıra bırak yeter.
Non... Laisse-moi à la frontière. Peut-être...
Onu rahat bırak. - Sıra onda.
- Lâche-le!
Kamburdu. Biçimsiz, şekilsiz yarım bırakılmış ben daha hamken, yarı yarıya olmuşken gönderilivermişim yaşayan dünyaya. Öyle de kör topal ve biçimsiz hâlde ki yanları sıra topallayarak yürüdüğümde köpekler havlar bana.
Difforme... difforme... inachevé... dépêché dans ce monde avant terme et à peine fini... si contrefait et si vilain que les chiens aboient quand je claudique près d'eux... moi qui, en ce temps de paix où chantent les pipeaux,
Bu kızın nasıl biri olduğunu görmek istedim- - Ayrılman için bir sebebin yokmuş gibi görünüyosun- - ara sıra olan ön-orgazm önerilerine rağmen- - bunun bırakılamaz birşey olduğunu sanıyorsun.
Je voulais voir ce que cette fille que tu refuses de quitter malgré ta tendance à dire le contraire avant l'orgasme a de si attachant.
Herhalde peşin sıra, bıçakla filan dolaştığımı zannediyorsun.
Craignez-vous que j'aie un couteau?
- 20 B bölümünde, ilk sıra.
- 20 à la B, 1ére galerie.
- 1 7 B bölümünde, ikinci sıra.
- 17 à la B, 2éme galerie.
Bunlar, çok keskin olmayan bir bıçakla kesilmiş bunlar ise bir sıra eksiksiz ve harika diş tarafından tepelerinden ısırılarak koparılmış!
Ceux-ci ont été coupés avec un couteau pas très affûté. Et ceux-là ont été mordus... par des dents en très bon état.
B : Hastanın sıra dışı müzik tarzına karşı halkın tepkisinin yarattığı hayal kırıklığı.
Réaction publique décevante, voire hostile, à son style particulier.
Yaralar sıra dışı,... kavisli, doğuya özgü bir bıçak olmalı.
Les pantalons de M. Lowen? C'est une curieuse question.
Yaralar sıra dışı,... kavisli, doğuya özgü bir bıçak olmalı.
Les blessures sont étranges. Elles ont été faites par un poignard oriental.
- Senin lanet olası saçmalıklarından bıktım.
- Ras le bol de ra gueule!
Telefonu bır...
Ra-ccro ch...
Bakayım. Liste "B"'yi 53. satıra ekle, çıkart...
Bon, voyons cela, ajouter l'annexe B alinéa 53, à emporter...
Binbaşı B'Elanna Torres, sıra dışı ustalığa sahip bir insanımsı.
Le lieutenant B'Elanna Torres est une humanoïïde très compétente.
Manevi merkezi yok. Fiziğe ve bızıra inanıyor.
Il ne connaît que la physique et le cul!
bira 266
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
biraz yorgunum 69
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
bırakın beni 769
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
bırakmam 34
bıraktım 124
birazdan geliyorum 76
bırakmayacağım 38
biraz ister misin 172
biraz uyu 104
bırakın beni 769
biraz daha 472
biraz daha iyiyim 16
biraz sonra 59
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
bırakacağım 37
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
bırakacağım 37
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53