English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ C ] / Canım kızım

Canım kızım Çeviri Fransızca

675 parallel translation
- Ama, canım kızım... - Sizi buna zorladığım için üzgünüm.
Ma chère Navrée de vous entraîner lâ dedans
Lütfen bana açıkla bunları, olur mu? Görüyorsun, canım kızım...
Expliquez-moi tout ça.
Canım kızım!
Ma petite...
Ne giyiyorsun canım kızım?
Mais qu'est-ce que tu portes, ma petite?
Dedim ki, " Vickie, canım kızım, yandın sen.
J'ai dit : "Vickie, ma fille, c'est fini."
Bu kadar endişelenme canım kızım.
Ne soyez pas inquiète, chérie.
Beni anlıyor musun, canım kızım?
Vous me comprenez, ma chère?
Bize biraz canlı müzik çal, benim canım kızım.
Jouez-nous un air entraînant, ma chère.
Eğer umduğumun aksine, canımın daha da sıkılmasına sebep olursanız ey muhterem kişi, ne kadar üzülsem de boynunuzu vurdurmak zorunda kalacağım!
Si contre mes attentes tu m'ennuyais aussi, vénérable mage, je me verrai à grand regret dans l'obligation de te faire couper la tête!
Gemi kazasından, kaçık bir insan avcısı canımızı sıksın diye kurtulmadık biz.
Nous avons échappé à un naufrage Nous échapperons à ce maniaque Je n'aurais pas dû venir avec vous
Sen de müstakbel yıldız hikayelerinle canımı sıkıyorsun.
A moins d'une présence, d'une voix...
Canınız sıkıldıysa kokteyl barım var. Orada ilginç insanlarla tanışabilirsiniz.
Vous pouvez attendre au bar, il y a des gens intéressants.
Virginia Kulübü'nde çalışmaktan canım çıkıyordu. Ama ağabeyimin işleri açılınca, anlarsınız ya işi bırakmamı sağladı, beni Londra ve Paris'e gönderdi.
Je travaillais au "Virginia Club", mais quand il a été tiré d'affaire, il m'a fait quitter ma place et m'a offert un voyage à Londres et à Paris.
- Detaylarla canınızı niye sıkayım ki? - Sıkılmam ben.
Pourquoi vous ennuyer avec ça?
Beni ülkedeki en can sıkıcı... insandan kurtardınız.
Vous m'avez sauvée d'un ennui terrible.
- Hayır, yapmamalısınız. Canım sevgilim Klara, artık daha fazla dayanamıyorum.
Mon amour, Klara, je n'en peux plus.
Can dostlarım! Kızım kaybolalı iki hafta oldu.
Mes concitoyens, ma petite est disparue depuis deux semaines.
Tamamdır canım. Siz bir bakın. Bakarsınız bu kız şimdi fatura falan ister.
Elle peut demander un reçu.
- Ne oluyor? Bana ne kızıyorsun canım? Sinirlenme.
Tu pousses le bouchon un peu loin!
Ey Tanrım, bir genç kızın pırıl pırıl kafası nasıl kararır bunak yaşlıların canı gibi?
Est-il possible que la raison d'une jeune fille... soit aussi mortelle que la vie d'un vieillard?
Gelin yatağını donatmak isterdim, canım kız, mezarını değil.
Je rêvais de parer ta couche nuptiale... non de fleurir ta tombe.
Araya zaman girdi mi yapmaya can attığımız şey sıkıntılı bir iç boşaltmaya döner.
On parle du devoir comme un prodigue de l'argent.
- Kızım yarın okuldan eve dönüyor, Beatrice'i görmek için can attığını biliyorum.
- Ma fille rentre demain... du collège et désirera sûrement voir Beatrice.
Beklerken canımız sıkılırsa eskilerden birkaç şarkı söyleriz.
On pourra chanter des refrains si on s'impatiente.
Son iki gündür canımızı sıkıyorlar.
Ils sont devenus ennuyeux ces deux derniers jours.
- Mareşal kızgın görünüyor. - Haydi canım! Yüzü acımasız.
Le maréchal des logis a l'air en colère.
Pazar takımınız. Periyi etkiler ve ona yardım etmeye can attığımıza inandırırsak kız, bizi kesin saklanma yerine götürecek rotayı çizebilir.
Si on la convainc qu'on veut l'aider... la petite demoiselle nous guidera vers une certaine cachette...
O nedenle, kırdığımız zaman canını yakmamalıyız.
Alors quand on le casse, on ne doit pas le torturer.
Ayakta durmanız canımı sıkıyor.
Mettez-vous à l'aise.
Başarmaya çalışıyoruz. Canımız çıkıyor. Tek başımıza başarmaya çalışmak.
On se tue à essayer... de gagner sa croûte tout seul.
Kızım hakkında endişe ediyorum, ama o bana canını sıkma diyor.
Mais Yukiko n'a pas l'air de s'en rendre compte.
Otoriteye karşı gelenler bulunuyor, Bu da elbette canımızı sıkıyor..
Une autorité respectée par tous... ☻ et dont l'éloge n'est plus à refaire...
Güle-güle canım kızım! Güle-güle!
Au revoir, chérie.
Canımızı sıkmaya başladınız artık.
M. Kaplan, cela suffit!
Çok sevimli bir çift ihtiyarımız var, hiç de can sıkıcı değiller.
On a une gentille paire de vieux, pas emmerdants pour un sou.
- Canın acıyor mu kızım?
Ça te fait mal?
Onun, sadece anlamsız sözleriyle canımı sıktıkları için dört kılıççıyı öldürdüğünü gördüm.
Je l'ai vu plonger son épée dans quatre bonnes lames dont les fanfaronnades m'avaient indisposé.
Canımı sıkan, oğlumun şu deli kızın peşinden koşması değil. İki günde def etmesini bilirim, kafama koyarsam.
ça m'est égal s'il va avec cette folle... il la laissera tomber quand je voudrai...
Canım kızım, harika bir fikir bu!
Ce procédé paisible me plait.
Canımız isteyince kalktığımız günleri hatırlıyor musun? Bizi bekleyen sıcacık bir kahvaltı.
Tu te souviens quand on se levait à n'importe quelle heure... et qu'un petit-déjeuner chaud nous attendait?
" - Kocanızın canına kıyması için sebep var mıydı?
Votre mari avait-il une raison quelconque
Evet, bu olaydaki suç katalizörü eski can düşmanımız, Kedi Kız.
Oui, le catalyseur criminel de toute cette affaire... notre vieil ennemi par excellence, Catwoman.
Kımıldar ya da ses çıkarırsanız, Ruk canınızı yakabilir.
Si vous faites quoi que ce soit, Ruk interviendra.
Kuzenlerim, canım. Tanışmamamız yakışık almaz.
Ce sont des cousins, très cher, nous devons les rencontrer.
İleride çocukluğumuzu teminat altına almak için bin bir zorlukla kazandığımız paranın gidişini izlemek çok can sıkıcıydı.
Mon cœur saignait quand j'ai dû donner l'argent durement gagné qui aurait dû assurer une enfance heureuse à notre fille.
Demek, kızımın bir sevgilisi var! Vay canına!
Ma fille a un amant, alors ca!
Pekâlâ, küçük kızımızın canı yandı mı?
Vous ne vous êtes pas fait bobo?
Bu adam artık canınızı sıkmayacak, Bay Lowell.
Cet homme ne vous créera plus d'ennuis, M. Lowell.
Şu kılıksız saçmalığı kes, canım.
Tourne plus vite que ça!
Can sıkıntın kız mı?
Le cafard, c'est la fille.
Kendi canımızı düşünmek zorundayız. Diğerlerine ne olduğu artık beni hiç ilgilendirmiyor.
On est là pour sauver notre tête, mais pour l'instant, je ne donne pas cher de notre peau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]