English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ E ] / Eli

Eli Çeviri Fransızca

7,047 parallel translation
- Dinle, Eli, gündeme getirirsen, mesele haline gelir.
Si vous parlez d'elle, ça devient une affaire.
Eli, bunu sana başka şekilde izah etmeme izin ver.
Eli, regardons ça sous un autre angle.
Eli benimle sorunun mu var?
Vous avez un problème avec moi?
- Kenara çekildim Eli.
- On vient de m'arrêter, Eli.
- Hayır, Eli.
- Oh, non. Eli.
Eli, eski bir arkadaşımla tanışmanı istiyorum, Ramona Lytton.
Eli, je vous présente une vieille amie, Ramona Lytton.
Teşekkür etmem gereken kişi Eli miydi?
C'est Eli que je dois remercier?
- Teşekkür ederim Eli. - Benim fikrim mi?
Mon idée?
Biraz rahatlama belirtisi göster, Eli.
Montrez votre soulagement.
Alicia... neden e-maillerine cevap vermiyorsun?
Pourquoi ne répondez vous pas à vos mails? Eli, je travaille.
Eli, çalışıyorum. Bunu başka zaman yapabilir miyiz?
Peut-on faire ça une autre fois?
Bu bir şakaydı Eli.
C'était une blague, Eli.
Eli, açıkça bu mesele senin için önemli çünkü sen buradasın ama benim hayatım için,
Apparemment ça vous dérange puisque vous êtes là, mais malgré tous mes efforts,
O bir kahraman Eli.
C'est un héros, Eli.
- Eli sizinle konuştu mu?
- Eli vous a parlé? - En effet.
Vali gerçekte ne kadar yardımcı olacak, Eli?
À quel point le gouverneur peut aider?
Bu adamların eli kulağında artık.
- Ces hommes sont partout maintenant.
Aslında, insan eli değmeden - -
En fait, ça n'a jamais été touché par la main de l'Homme...
Ona sert yaklaşmaya başlamazsan inatçı ve şişman bir kız olacak sonunda. Çünkü şu an sen onun dostu, ben de eli dirgenli bir şeytanım.
Elle va devenir délibérément une petite fille obèse à moins que tu commences à devenir dur envers elle, parce que tout de suite, t'es son pote, et je suis son démon manieur de fourche.
Eli çok kötü kırılmıştı serçe parmağını tamamını ve işaret parmağının yarısını kaybetti.
Il s'est broyé la main il a perdu son petit doigt et la moitié de son index.
Şimdi ise, Cumhuriyet Şehri'ndekileri Toprak İmparatorluğu'nun eli kulağındaki saldırısı hakkında uyarmak için hızla yol almaktadırlar. Bu arada...
Ils sont en route vers Republic City pour prévenir de l'attaque imminente de Kuvira.
Sol eli. Fünyeyi o elinde tutuyor.
Dans sa main gauche, c'est l'interrupteur de l'homme mort.
Eğer kendinden geçerse eli tetikten ayrılır ve hepimiz ölürüz.
S'il s'évanouit et relâche la détente, on est tous morts.
Seninle görüştüğüme sevindim.
Ravi de t'avoir vu, Eli.
Yeni bir özel avukata ihtiyacım var, Eli, bu konularda beni hızlandıracak birine.
J'ai besoin d'un nouvel avocat personnel, Eli... quelqu'un pour me tenir au courant de ces problèmes.
Bunu yapan Elfman mıydı yoksa Eli mi onu zorladı bulmam gerek.
Je dois savoir si c'est Elfman, ou si Eli l'y a contraint.
Eli, adaylığını koyuyormuş.
Eli, il se présente.
Çalıntı silaha donanma eli değmiş.
L'arme volée vient de la Marine.
Ama eli boş gelince bebek çıldırıyor ve...
Quand il est venu les mains vides, Le bébé a craqué et...
Yapacak işlerim var Eli.
J'ai du travail, Eli.
Eli, seni sonra ararım.
Eli, je vous rappelle.
Tamam. Şimdi kapatıyorum Eli.
J'y vais Eli.
O tencere kirliydi Eli.
Cette casserole était sale.
Eli, aşevine gittim çünkü kendimi düşünmekten bıktım.
Je suis allé à la soupe populaire parce que j'en ai marre de ne penser qu'à moi-même.
- Eli kulağındadır. Bekle.
Attendez.
Ama şimdiye dek eli olmayan bir adamın gece acile geldiğine dair bir şey yok.
Jusqu'ici, pas d'homme sans main aux urgences hier soir.
Eli kopmuş, sarhoş bir şekilde kaldırım kenarında yatıyor olabilir.
Ça pouvait être un ivrogne gisant sur le trottoir la main traînant où il ne fallait pas.
- Eli, yalnıca suçlu kararı üzerine değil,
- Pas sur un verdict de culpabilité,
Eli, "Weekly Correspondent" birinci hatta.
- Eli, le correspondant de Weekly sur la une.
Eli, buna sen karar veremezsin.
Vous n'avez pas à décider de ça.
Eli da burada.
Eli est là, aussi.
- Demek onu öldürmekle tehdit ettin. - Evet, Eli.
Donc vous avez menacé de le tuer.
- Evet, bekle bir saniye.
Eli est sur haut parleur.
Eli'i hoparlöre veriyorum. - Bu başka bir şeyi anlatıyor.
C'est une porte de sortie.
Eli lütfen, akşama konuşalım.
Eli, s'il vous plait, nous parlerons ce soir.
- İşler nasıl yürüyor sanıyorsun?
Comment croyez-vous que ces choses marchent? Eli, j'ai dit "non" au clientélisme.
- Eli, kayırmaya hayır demişti. Bu bakış açısında seni tebrik ediyorum ama bu notu dağıtmaman gerekiyor.
Je vous félicite pour votre position, mais cette note ne doit pas circuler.
ikimize de Tanrıların eli dokundu.
Nous sommes tous deux bénis par les Dieux.
Eli boş gelmedi.
Relax.
Eli, meşgulüm.
Eli, je suis occupée.
Haklı Eli.
Eli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]