English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ G ] / Gayet tabii

Gayet tabii Çeviri Fransızca

132 parallel translation
- 15 Dolar 22 Centlik bir çek bozabilir misiniz? - Gayet tabii.
- Vous pouvez encaisser un chèque de 15,22 dollars?
Hayır, gayet tabii, Bay Wilson.
Non, bien sûr, M. Wilson.
- Bir soruşturma açılmak zorunda elbette. - Gayet tabii.
Il y aura une enquête, bien sûr.
- Gayet tabii. Umarım daha sonra...
J'espère que plus tard...
- Gayet tabii.
Bien sûr.
- Demek öyle? - Gayet tabii.
J'aimerais être loin de tout ça.
Gayet tabii. Çekici bir ortam yakalandıktan sonra niye onu mahvedelim ki?
Quand on a une combinaison gagnante, pourquoi tout gâcher?
Gayet tabii.
J'en suis sûre.
Gayet tabii.
Naturellement.
Gayet tabii, Jonas da bunu apaçık görebiliyor.
Jonas verrait clair naturellement.
Sana söylemeliyim, Son zamanlarda, sürekli Furuya'yı düşünüyordum. ve, gayet tabii, seni merak ettim.
Je pense souvent à M. Furuya ces derniers temps, et je me fais du souci pour vous.
Gayet tabii öyle!
Et comment!
- Ve şu anda yorgunsun ve... - Gayet tabii ki yorgunum.
- Maintenant vous êtes fatigué et...
Gayet tabii ki. 203 kişinin hayatından sorumlu olmaktan yorgunum misyonların riskini hesaplamaktan ve kimlerin ekibe gireceğinden.
En effet. Je suis fatigué d'être responsable de 203 vies, de décider quelle mission est dangereuse et qui j'envoie.
Gayet tabii.
- Vous avez détaché les wagons?
Gayet tabii, barışsever insanlarsınız siz.
- Oui... vous êtes des pacifiques.
Gayet tabii.
Bien sûr.
- Gayet tabii, buyurun.
- Mais bien sûr, entrez donc.
Gayet tabii.
Oui, bien sûr!
Sara, gayet tabii mecbursun.
Certes, oui!
- Gayet tabii.
- Bien sûr.
- Gayet tabii!
- Bien sûr!
- Gayet tabii.
- Oui.
Gayet tabii.
Je vous en prie.
Gayet tabii.
Bien sur.
Gayet tabii, Lord Tyranus.
En effet, Lord Tyranus.
Anladın, değil mi? - Gayet tabii.
Bien sûr.
Gayet tabii, sen şunu üçe çıkart.
Pardon, 3!
- Gayet tabii anlayabilirim.
- Oh, je comprends très bien.
Gayet tabii.
T'as raison.
"Denetime tabi tutulmak isterseniz, gayet tabii yapabilirsiniz."
Si on veut être contrôlé.
Bulunduğu mevkilerdeki akıbeti her daim kendi rızasıyla ayrılma, kovulma ve gayet tabii neticesinde finansal sıkıntı olarak vuku buldu.
Les postes qui se sont succédés se concluaient toujours par sa démission ou son renvoi, jusqu'à ce que les problèmes financiers arrivent.
Bilmiyordun tabii. Gayet de haklı sebeple.
Tu ne savais pas, c'est vrai.
- Gayet tabii. Yakında.
J'ai presque oublié cela.
Gayet tabii.
- Tu parles!
Tabii, tabii. Öyle de denebilir. Gayet doğru.
Mais il est tout à fait exact de l'énoncer ainsi.
Tabii ki Irving gayet iyi biliyordu ki, Hughes'u gizemli yapan şey... zaten Hughes'ü doğuştan gizem yaratan bir kişi olmasını sağlayan şeydi.
Ce mystère, Irving le savait, était l'œuvre d'un mystificateur-né : Hughes!
- Gayet iyi tabii.
- Très bien. Mais... c'est un sacré mélange.
Tabii. Gayet güzel gidiyordu. Ta ki, doktor domuz merhemini içmeye başlayıncaya ve Swensen kardeşleri kısırlaştırmaya çalışıncaya kadar.
Ça se passait bien, jusqu'au jour où le docteur a voulu châtrer les frères Swensen.
Ben Tony'yi sahile çıkarır çıkarmaz o oğlu olacak caniyle bir olup benim için bir iyilik düşünmeleri de gayet mümkün tabii.
Une fois que j'aurai déposé Tony à terre, il est fort possible qu'avec son pourri de fils... ils aient un plan pour moi.
- Hayır, yani ev iyi. - Evet, tabii ev gayet iyi.
- Ce serait une excellente nouvelle.
Bu alanda, tabii ki, Thunderball, gayet başarılı bir iş çıkarmıştır.
Celui qui a battu tous les records, c'est Thunderball.
Gayet tabii.
Ça va.
Aslında, hepimiz gayet iyiyiz, tabii Hallie Parker bizim bilmediğimiz bir şey biliyorsa o başka.
Nous allons parfaitement bien. A moins qu'Hallie ne sache une chose que nous ignorons.
lanet gayet basit, tabiî ki ihtiyacım olan malzemeleri bulursanız.
Le sort est très simple, à condition d'avoir tous les ingrédients.
Kendi gırtlağını kesmiş, tabii bu gayet olağan.
À part que le petit ami d'Angela est mort la nuit dernière... il s'est tranché la gorge, mais, tu sais, c'est normal.
Pekala, gayet açık sözlüsünüz. Bilemezdiniz tabii...
C'est vrai, c'était peu probable.
Gayet normal tabii.
Evidemment...
Gayet iyi. Eğer uyumaya, yemek yemeye, çocuklarını görmeye düşkün değilsen tabii.
Super, si on n'aime pas dormir, manger ou voir ses gosses.
Benim gönlümü hoş ettiği sürece tabii. Sen de ona yardım etmeye karar verirsen gayet iyi olacaktır.
Aussi longtemps qu'il prendra soin de moi... et que vous déciderez de l'aider, il ira bien.
O da gayet iyi, merkeze gidip geliyor tabii azıcık bile olsa korkusu var, bilirsin işte bütçe kesintileri, gerilemeler, kriz...
Elle est toujours au Centre. Bien qu'elle ait un peu peur des licenciements, de la récession, de la perte de leur financement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]