English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tabii ki biliyorsun

Tabii ki biliyorsun Çeviri Fransızca

135 parallel translation
- Tabii ki biliyorsun.
- Bien sûr.
- Tabii ki biliyorsun. - Çalabileceğimi sanmıyorum!
- Je ne saurai pas.
Müstahdem kurulu başkanı olduğunu tabii ki biliyorsun.
Il était président de notre conseil.
- Tabii ki biliyorsun.
- Bien sûr que si.
Tabii ki biliyorsun.
Mais bien sûr!
- Tabii ki biliyorsun evlât.
- Bien sûr, mon garçon.
- Tabii ki biliyorsun.
- Tu le sais, n'est-ce pas?
Tabii ki biliyorsun, canım.
Bien sûr, ma chérie.
Tabii ki biliyorsun.
Oh, si.
- Tabii ki biliyorsun.
- Oh, si.
Tabii ki biliyorsun!
Si, tu vois.
Tabii ki biliyorsun.
Bien sûr que tu le sais :
Tabii ki biliyorsun.
Bien sûr que si.
Tabii ki biliyorsun.
- Vous le savez
Tabii ki biliyorsun.
Mais non, tu es Lindsay Weir.
Tabii ki biliyorsun. Kızlar, Carlo'ya şantaj yaptı.
Les filles ont fait chanter Carlo mais voulaient pas jouer le jeu.
Tabii ki biliyorsun.
Bien sûr.
Tabii ki biliyorsun.
Oui. Bien sûr.
Tabii ki biliyorsun Doris'in bununla bir ilgisi yok. - Hem de hiç.
Vous savez bien sûr que Doris n'y est pour rien pour rien du tout
Tabii ki biliyorsun.
Bien entendu!
Herkesin neden söz ettiğini tabii ki biliyorsun.
Vous saviez de quoi tout le monde parlait.
Tabii ki biliyorsun.
Je vous apprends rien.
- Tabii ki biliyorsun, Katie.
- Je sais.
Tabii ki teferruatları biliyorsun, ama bu "bütün" ile ilgili!
Bien sûr, t'en connais le détail... mais tu n'as pas une vue d'ensemble!
- Neler hissettiğimi biliyorsun, değil mi Sam? - Tabii ki.
- Tu me comprends?
Sen cevapları biliyorsun tabii ki.
Vous savez, vous.
Tabii ki doğurdu. Ama biliyorsun... Yerli kadınlar farklıdır.
Bien sûr... mais les femmes indiennes sont différentes.
Biliyorsun ilk kez ayrı kaldık. Anlıyorum tabii ki.
Notre première séparation!
Bunu biliyorsun, değil mi? Evet tabii ki biliyorum.
Evidemment.
- Tabii ki umursadılar ama gelişimimi de sürdürmeliyim, biliyorsun.
- Pas du tout, mais je suis censée épanouir mon propre moi.
Tabiî ki'yi bile biliyorsun.
- Tu peux même dire "Of course"!
Pluto'dayız ". Sordu ki "Harry nasıl biliyorsun?" "Havlamasından tabii aptal!" dedi
Et on dit "Harry, comment peux-tu le savoir?" Il dit "Aux aboiements, idiot!"
Tabii ki inanıyorum. İnandığımı biliyorsun.
Bien sûr que je crois en Lui, tu le sais.
Bastırılmış iletimi biliyorsun, tabii ki?
Tu es au courant de ces coupures de transmission, bien sûr?
Tabii ki biliyorsun, Bob.
Bien sûr que si, Bob.
Tabii ki buradayım Bess. Bunu biliyorsun.
Bien sûr, Bess, tu le sais bien.
- Evet, tabii ki biliyorsun.
- Si.
Hayır tabii ki. Yaşlısın ve zaten bir sürü şeyi biliyorsun.
Non, toi tu es vieux et tu sais déjà tout.
Tabii ki, bunu biliyorsun, değil mi?
Mais je ne vous apprends rien.
Biliyorsun tabiî ki.
Je suis sûre que oui.
Sanırım oynamasını biliyorsun. Tabii ki, bebeğim. Ne yapsam, ne yapsam.
Je suppose que vous savez jouer. Bien-sûr, poupée.
Tabii ki benimle gelmek istersen biliyorsun, teklifim hala geçerli.
A moins que tu veuilles venir, la proposition tient toujours.
Tabii ki de, beni neden seçtiklerini biliyorsun.
Tu sais pourquoi elle m'ont choisi?
Ve tabii ki sen biliyorsun.
Mais, toi, tu le sais.
Ve tabii ki ne olduğunu biliyorsun Tamir etmedi.
Et bien sûr, tu devines ce qui s'est passé. Il ne l'a pas fait!
Tabii ki etkilenirsin. Adamın kaldırabildiğini biliyorsun.
- Tu sais qu'il est bien outillé.
Tabii ki, sen bunu benden daha iyi biliyorsun.
Naturellement, vous vous rappelez ceci d'une manière dont je ne peux pas.
Tabii ki çalacağım. Çalacağımı biliyorsun.
- Bien sûr, tu le sais bien.
Tabii ki hayır, hem sana bunu borçlu olduğumuzu biliyorsun.
Bien sûr que non. On te le doit bien.
- Tabii ki biliyorsun.
- Bien sur que tu sais!
Tabii ki değil. - Bir müşteri, bunu biliyorsun.
C'est un client, tu le sais bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]