Gerçek Çeviri Fransızca
79,036 parallel translation
Gerçek şu ki, er ya da geç tekrar geleceğini biliyordum, beni bırakmanın ne büyük bir hata olduğunu anlaman an meselesiydi.
En vérité, je savais que tu reviendrais tôt ou tard, ce n'était qu'une question de temps avant que tu réalises quelle énorme erreur
Gerçek.
La vérité.
Sonunda gerçek bir şeyler başarmışım gibi hissettirdi.
J'avais enfin l'impression de toucher quelque chose de vrai.
Ancak bu hafta sonu sana ihanet ettiklerinde onların gerçek yüzlerini gördün, değil mi?
Mais ils t'ont trahie ce week-end et tu as vu leur vrai visage, non?
Açıkçası, gerçek dolap demek istemedim.
Évidemment, je ne faisais aucune allusion à rien.
Bana karşı hissettiğin bu mu? Bu gerçek mi?
Ce que tu ressens pour moi... c'est vrai?
Gerçek.
C'est vrai.
Belki de doğru değil, ama gerçek.
Ce n'est peut-être pas bien, mais c'est vrai.
Lafı açılmışken, baloda gerçek müzik grubuna paramız yetmiyor, bu yüzden grubuna ihtiyacımız var.
On n'aura pas les sous pour se payer un vrai groupe, donc on fera appel au tien.
Grubum gerçek bir grup.
C'est un vrai groupe.
Gerçek bir onay mı veriyorsun yoksa Jason Hodges onayı mı?
Pour de vrai, ou c'est une promesse en l'air?
Öncelikle darphaneden gerçek bir işçi kimliğine ihtiyacımız var.
Avant toute chose, il nous faut le badge d'un employé de l'Hôtel des Monnaies.
Hayır, gerçek hâlimi tanımıyorlar demiştim.
Non, j'ai dit qu'ils ne me connaissaient pas vraiment.
Benny'nin sahte kalıbı, geçen sefer değiştirip orada bıraktığımız gerçek kalıbın yerine geçecek.
Le faux coin de Benny remplacera le vrai qu'on a altéré et laissé sur place.
Sadece gerçek bir farklılık yaratmak istemiştim.
Je voulais faire bouger les choses.
Neyin gerçek neyin yalan olduğunu düşündüren kötü günler herkeste oluyor.
On a tous de mauvaises journées quand on se demande ce qui est réel ou pas.
Gözünün önünde ve o anda tecrübe etmediğin sürece neyin gerçek, neyin yalan olduğunu anlamak zor.
Il est dur de savoir ce qui est réel à n'importe quel moment, à moins que ce ne soit juste en face de toi et que tu le vis.
Bunlar çok gerçek dışı geliyor.
Tout paraît surréel.
İnsan ürünü dramanın yapaylığı gerçek suç türünün eline su dökemiyor.
Le caractère artificiel... d'un drame écrit d'avance n'arrive pas à la cheville d'un vrai crime.
Bu gerçek değil.
Ce n'est pas vrai.
Gerçek.
C'est réel.
Eğer bu bir gerçek olarak etrafa yayılırsa, Yani, fabrikaya sürekli akan bir insan seli,
Si t'oublies le baratin, c'est bien ça que veut l'occupation?
Ama gerçek bu.
Mais c'est vrai.
Binalardan ve gecekondu mahallelerden geçmeli... bomba patlamaları yaşayıp, araba kovalamalı, bisiklet sürmeli, tren yolculuğu yapmalı ve seviyeleri geçmeli ve gerçek kötü kahramana ulaşıp onu bitirip kumandayı almalı.
... pour traverser les bidonvilles.. .. le tout avec des explosions, des courses poursuites en voiture, moto, train pour enfin atteindre le Boss... le tuer, et récupérer la télécommande.
Gerçek mimarlık büyülüdür.
C'est comme de la magie.
Sürekli sınırlarını zorla ve gerçek gücünü keşfet.
Repousse toujours tes limites pour découvrir ta force.
Ölüler Ordusu gerçek.
L'Armée des Morts est réelle.
Ak gezenler gerçek.
Les marcheurs blancs sont réels.
Gece Kralı gerçek. Hepsini gördüm.
Le Roi de la Nuit est réel.
Ama sen de şunu anla ben Yedi Krallık'ın gerçek kraliçesiyim.
Tout comme il est juste que je suis la reine légitime des Sept Royaumes.
On dört denizin en yüce kaptanı ve krallığın gerçek bir dostu olduğunu kanıtladın.
Vous êtes bien le plus grand capitaine des Quatorze Mers, et un véritable ami de la couronne.
Sana gerçek bir arkadaştan daha fazlası lazım.
Vous méritez mieux qu'un ami.
Sana da kahramanlığın için gerçek bir ödül lazım.
Et vous méritez une récompense pour votre héroïsme.
"İşte gerçek aşk bu," demiştim kendi kendime.
"C'est un amour véritable", ai-je pensé.
Sen de ordunu, gerçek ordunu alıp gitmedikleri yere geldin.
Et vous avez emmené votre vraie armée là où ils n'étaient pas.
Çünkü düşman gerçek.
Parce que l'ennemi est réel.
Her ne olursa olsun, gerçek bir asker.
C'est un combattant hors-pair.
Hangisi Olenna'yı Yedi Krallık'ın gerçek hükümdarı yapardı?
Lequel aurait fait d'Olenna la véritable reine des Sept Royaumes?
Halka tehdidin gerçek olduğunu siz söylerseniz, inanırlar.
Si vous confirmez la menace, on vous croira.
Gerçek onlar.
C'est réel.
Gerçek kuzeyi onlardan iyi bilen yok.
Ils connaissent le vrai Nord mieux que quiconque.
Anlaşılan gidip gerçek bir uzmanla görüşmemiz gerekiyor.
Adressons-nous à un véritable expert.
Gerçek uzman mı?
Un véritable expert?
- Bu gerçek olamaz.
- C'est impossible.
BU, GERÇEK BİR HİKAYENİN GEVŞEK BİR ANLATIMIDIR...
CECI EST UNE ADAPTATION LIBRE D'ÉVÈNEMENTS RÉELS...
Ciddiyim, bu seferki gerçek aşk.
Je t'assure, c'est l'amour, cette fois-ci.
Lanet olası gerçek bir enstrüman.
Un vrai instrument.
O gerçek oğlan olmak istiyorsun yine.
Vous voulez redevenir ce petit garçon.
Fred Johnson kendini kanıtladı. Kemere gerçek bir dost olmak için.
Fred Johnson a prouvé lui-même qu'il est un ami fidèle de la Ceinture.
Kimse bana bu oyunun gerçek olduğunu söylemedi. Kimse bana kaderimin mühürlendiğini söylemedi. Kimse bana hissettiğim gibi, yetenekli olduğumu söylemedi.
- Trad par Sissia -
Huzuruna çıktığınız Targaryen Hanesi'nden Daenerys Fırtınadadoğan Demir Taht'ın gerçek varisi Andallar ve İlk İnsanlar'ın gerçek kraliçesi Yedi Krallık'ın Koruyucusu Ejderhaların Annesi Büyük Çim Denizi'nin Khaleesi'si Ateşgeçirmez, Zincirkıran.
Vous êtes en présence de Daenerys du Typhon, de la Maison Targaryen. héritière du Trône de Fer, Reine des Andals et des Premiers Hommes,
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekler 57
gerçekte 109
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47