English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kaldı

Kaldı Çeviri Fransızca

113,146 parallel translation
O hamile kaldı ve mutluyduk.
Elle est tombée enceinte, on était heureux.
Kaldırın şunu!
Faites-le monter!
Ona verdim ; çünkü bir şeyleri nasıl ortadan kaldıracağını biliyor.
Je lui ai donné. Parce qu'il sait comment faire disparaître les choses.
Şimdi de biri onu ortadan kaldırdı.
Et maintenant, quelqu'un l'a fait disparaître.
Belki buna kadeh kaldırmalıyız.
On pourrait trinquer à ça.
Son zamanlarda çok sık kadeh kaldırıyoruz.
On trinque beaucoup ces derniers temps.
Yani o ofiste birisi Terrigen'e maruz kaldı ve sonra patladı mı yani?
Ça signifie que quelqu'un dans ce bureau a subi une Terrigenesis. - Et puis quoi, il a explosé?
Asıl soru şu ki Shockley nasıl hayatta kaldı?
La question est : comment Shockley a-t-il survécu?
Son bir adım kaldı.
Plus qu'une étape.
İçinde hâlâ karşı koyacak bir parça kaldığını görmek güzel.
C'est bon de voir qu'il vous reste de quoi vous battre.
Bir Matrix hapishanesi inşa ettin ve şimdi May'in zihni içinde sıkışıp kaldı.
Tu as construit une prison à la "MATRIX", et maintenant May est coincée dedans comme dans "BRAINSCAN".
Jemma? Orada ne kadar kaldık?
Combien de temps on a passé dans cette base?
Sen bedeninin değiştirildiğini keşfetmek zorunda kaldın.
Tu as dû découvrir que ton corps avait été remplacé.
- Oros... - Kaldırın şunu.
Relevez-le.
Ve şimdi de sanal bir hapishanede sıkışıp kaldınız ve ben sizi uyandırmak için geldim.
Et maintenant, vous... vous êtes enfermé dans une prison virtuelle, et je suis là pour vous réveiller.
İkimiz de tutuklanmadan kaldır onu. Nedir bu?
Rangez ça avant qu'on nous arrête tous les deux.
Kaçış yollarını ortadan kaldırdım.
J'ai renforcé la sécurité. Comblé une faille pour leur fuite.
İkimiz de tutuklanmadan kaldır onu.
Rangez ça avant qu'on soit arrêtés.
Mezardan ellerimle kazarak çıkmak zorunda kaldım.
J'ai dû m'extirper d'une fausse commune.
30 dakikamız kaldı.
On arrive dans 30 minutes.
Biri arabada mahsur kaldı.
Quelqu'un est coincé dans la voiture.
Öldürmek zorunda kaldığım biri.
Quelqu'un que j'ai dû tuer.
Zorunda mı kaldın?
"Dû?"
Ve zorlu bir dünyada neyin lüksünü kaldıramayız?
Et dans un monde compliqué, on ne peut pas se permettre le luxe de quoi?
Her gün onların yalanlarını anlattım. Farklı oldukları ve sorular sordukları için sınıfımdan çocukları götürmelerine seyirci kaldım.
Je vendais leurs mensonges tous les jours, regardais des enfants être emmenés hors de ma salle de classe parce qu'ils étaient différents, parce qu'ils posaient des questions.
Doktor gizli bir proje üzerinde çalışıyor. Duyduğum kadarıyla Nainsanları ortadan kaldıracak bir şey.
Le Docteur travaille sur un projet secret, quelque chose pour tuer les Inhumains, d'après ce que j'ai entendu.
İçeride mahsur kaldılar.
Ils sont pris au piège à l'intérieur.
Framework'te sıkıştık kaldık.
On est bloqués dans le Cadre.
Ben o fotoğrafları çektiğimde projenin bitimine bir hafta kaldığını söylüyorlardı.
Quand j'ai pris ces photos, la rumeur était qu'ils étaient à une semaine de finir le projet.
Sadece gerçeği ondan öğrenmek kaldı.
On a plus qu'à lui faire dire la vérité.
Ayrıca bir Nainsan olarak oraya gitmek çok kötü bir fikir. Sen burada lazımsın. Gerçek Mack'in hayatta kaldığına emin olmalıyız yoksa bütün bunlar boşa gider.
En plus du fait qu'aller dans ce monde en tant qu'Inhumain est la pire idée possible, on a besoin de toi ici, pour s'assurer que le vrai Mack reste en vie, ou tout ça ne servira à rien.
Bir tek orta kanattaki yakıt tankı kaldı.
La seule essence qu'il reste est dans l'aile centrale.
Pedro Garcia'nın damadının kaybolmasına ilgisiz kaldığınızı duysalardı yazık olur.
Il serait regrettable que tout le monde apprenne que vous avez refusé d'enquêter sur la disparition du gendre de Pedro García.
Yine de başka bir hadiseyi daha kaldıramam.
Mais je ne peux pas tolérer qu'il y ait d'autres incidents.
Torunum yetim kaldı.
Et mon petit-fils se retrouve sans son père.
O günler geride kaldı.
Non. Ce temps est révolu.
Bana baş kaldırmasını hanginiz söyledi deyyuslar?
Lequel d'entre vous lui a dit de me résister?
Cesedimi ortadan kaldırmakla uğraşmazsın.
Pour n'avoir rien à nettoyer.
Buna kadeh kaldıralım.
Maintenant que vous nous avez bien graissés.
Evet kaldıralım.
Bien, allons-y.
Halkımızın maruz kaldığı adaletsizliklere karşı mücadele ettiğini biliyorum.
Je sais que vous vous battez pour remédier à ces injustices que notre peuple subit dans cette vallée.
Memnun kaldın mı?
Es-tu satisfaite?
Istanbul sadece anılarda kaldı.
Istanbul n'est restée que dans nos souvenirs.
Biz hep orada kaldık.
Nous, on en est toujours resté là.
Yoksa orada mı kaldın?
Ou l'en es resté là?
Davetlen acil aynlmak zorunda kaldım.
J'ai dû partir d'urgence de la fête.
Çok az kaldı.
On y est presque.
İkisini yoğun bakıma kaldırdık.
Deux sont en soins intensifs.
Son bir iki şey kaldı.
Je dois juste l'emballer.
Bunu kaldırabileceğimi sanmam.
Je ne pense pas pouvoir le supporter.
Çok geç kaldık.
On est arrivés trop tard.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]