English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kaldırın

Kaldırın Çeviri Fransızca

9,999 parallel translation
Ellerinizi kaldırın!
Les mains en l'air.
Hayır, hayır, hayır. Kaldırın şunu.
Non, rangez ça.
- Ellerinizi kaldırın.
Mains en l'air!
Çocuklar kaldırın şunu.
Les gens, éteignez-ça.
Kaldırın.
En l'air.
Bu kağıtları da kaldırın. Haydi bakayım.
Poussez ces papiers, allez.
- Kaldırın, Cooper.
Avocat.
Ellerinizi havaya kaldırın da görsün.
Laissez vos mains en vue!
- Ellerinizi kaldırın! - Enos!
Les mains en l'air!
Ellerinizi görebileceğim şekilde kaldırın.
Les mains où je peux les voir. Tout de suite!
Ellerinizi kaldırın!
Laissez-moi voir vos mains!
Ellerinizi başınızın üstüne kaldırın.
Les mains en l'air.
Ellerinizi kaldırın, lütfen.
Les mains en l'air.
Kaldırın şunu.
Enlevez-la.
Şimdi lanet olası bardağını kaldır çünkü dibine kadar içeceğiz bu akşam.
Lève ton verre, car on va trinquer.
Kaldırın şunu.
Nettoyez-le.
Kaldırımda temizlenmemiş çöplerin bulunduğu bir yığın olması havasının da tenine yapışması öyle bir kirlilik ki ne kadar yıkanırsa yıkan, geçmiyor.
Les poubelles sales qui s'amoncellent sur les trottoirs, l'air qui semble coller à la peau, la couche de crasse dont on a du mal à se défaire.
Sol, kıçını kaldırıp gel de şu hayatın güzelliklerine bak.
Sol, ramène-toi pour voir le miracle de la vie.
Ama son bir yıldır siz de düşüştesiniz ve bu kez sizi ayağa kaldıracak birine ihtiyacınız var.
Mais vous êtes tombé aussi cette année, et quelqu'un doit vous relever.
Ciddiyim! Kaldır kıçını!
Vraiment, lèves tes fesses!
Ayrıca, Braxton Hicks kasılmalarında ayaklarını kaldırır ve bir bardak su içersen, kasılmalar yavaşlar.
Avec les Braxon Hicks, si vous levez vos pieds en l'air et que vous buvez un verre d'eau, elles se calmeront.
Hızlandırıcının patlamasında hücrelerinizin maruz kaldığı enerjiyle atomlarınızı bombardıman edecek bir fizyon cihazı.
C'est un appareil de fission pour bombarder tes atomes avec autant d'énergie qu'ils ont reçu dans l'explosion de l'accélérateur de particules.
- Niye kıçını kaldırıp da büfeye gelip klişe, sezonluk bir şarkı yapmıyorsun? Mesela saatleri değiştirdiğimiz zaman olabilir. Saati al ileri, al geri.
Pourquoi pas te débarrasser de tes billets d'un dollar, aller dans le coin repas et enregistrer une autre chanson saisonnière cucul, peut-être sur, l'heure d'été, le printemps qui vient, le retour de l'automne,
Hadi, kaldır bacaklarını.
Tu y es. Rentres tes jambes.
- Denisha! Kaldır kıçını arabadan.
- Je ne savais pas.
Sokakta, kaldırımın kenarında bulduğunu söylüyor.
Il dit qu'il a trouvé dans la rue à côté de la bordure du trottoir.
Bayan Hale'le de kıçını kaldırıp gelmesini söylemeliymişim... onun kelimeleri.
Il a juste dit "que Mme Hale ramène sa fraise".
Kıçını kaldırıp gelsin.
Qu'elle ramène sa fraise ici.
Kıçını kaldırıp, Lexington'a git ve olay patlamadan önce Albert Fekus'ı bul derim.
Tu ferais mieux d'aller à Lexington trouver Albert Fekus avant qu'il fasse tout foirer.
Hapse geri dönmek zorunda kalmayasın diye, bizimle olan anlaşmanın şartlarını yerine getirmene yardım etmek son günlerde yataktan kaldırıyor.
Ce qui me motive, c'est t'aider à honorer ton accord avec nous pour t'éviter un retour en prison.
Şimdi kıçını kaldırıp yollan yoksa burada yapacağın başka bir şey daha mı var?
Vous virez votre cul d'ici ou il vous faut autre chose?
Spheeris'in iddasına göre, harfi harfine alıntı yapıyorum arabasını kafanın üstüne kaldırıp lazer gözlerinde onu tehdit etmişsin.
Il dit que vous avez, je cite, "soulevé sa voiture et l'avez menacé de vos yeux laser."
Dikiz aynamda kaldırımda ağlayışını gördüm kendimden nefret ettim, çünkü istediğim de buydu.
Je l'ai vu dans mon rétroviseur en train de pleurer sur le trottoir, je m'en suis voulu, car c'était ce que j'avais envie de faire.
Trish yapma. Bazı insanların bu dünyadan kaldırılması gerekir, Kilgrave de onlardan biri.
Trish... certains individus doivent être éliminés de ce monde, et Kilgrave en fait partie.
- Peki. Kollarını kaldır. Seni çekeceğim.
Tu lèves tes bras, et je viens en dessous.
Tüm perdeleri kaldırıp gerçeğinizi açığa çıkarın.
Révélez-vous, révélez la vérité.
Holly Weaver için sorgulattığınız tutuklama emri kaldırılmış.
Le mandat d'arrêt que vous avez demandé pour Holly Weaver est non valable.
Tariq, kıçını kaldır da buraya gel.
Tariq, bouges ton cul d'ici.
İkiniz de kollarınızı kaldırır mısınız lütfen?
- Oh, Mère de Dieu!
Şikayet et, yalan ifadeni çek yetkililer de üçüncü yetersiz raporunu ortadan kaldırıversin.
Déposez une plainte, retirez votre fausse déclaration, Et le commandement enterrera votre troisième avertissement, comme si rien n'était arrivé.
Yaşasın! Kaldır onu havaya Phil.
Laisse-la respirer, Phil.
Veya? Ortadan kaldırırsın onu.
Ou... tu le fais disparaître.
Yangın musluğu, kaldırım, duvar yazıları...
Bouche incendie, bordure de trottoir, graffiti...
Karoten en son Brighton Sahili'nde kaldırım kaplamasını düzeltmek için kullanıldı.
En fait, la dernière fois que la carnitine a été utilisée c'était traiter les planches du passage en bois de Brighton Beach.
Kadehleri kaldırın.
Un toast.
Asıl mesele, dans için ayağa kaldırıldığını fark edene kadar ne kadar ayakta dikileceksin?
La question est, combien de temps restez vous planté sur la piste de danse avant que tu ne realises qu'on t'a posé un lapin?
Senin sikim sokum işletim sisteminle uğraşmak zorunda olmasalardı sunucularım bu trafiğin 10 katını bile kaldırırdı.
Mes serveurs supporteraient dix fois le trafic s'ils n'étaient pas occupés à faire tourner ta saleté de code.
Silahını at ve ellerini kaldır.
Posez cette arme, levez les mains.
Kaldır kıçını bok çuvalı.
Grouille-toi, mange-merde.
Ama eminim o büyüyü kaldırmanın bir yolunu bulacaktır.
Mais je suis sûre qu'il y a un moyen de l'annuler.
Yani, dondurma yemeyi bırakacağız ve götünü kaldırıp o teste tekrar gireceksin ve kazanacaksın.
Lâche ce gâteau, retourne là-bas et réussis cet examen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]