English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sad

Sad Çeviri Fransızca

6,679 parallel translation
Kont De Rochefort, Kardinal'in en sadık yardımcılarından. Madrid ajanı.
Le comte de Rochefort, l'un des plus loyaux lieutenants du Cardinal, son agent à Madrid.
General De Foix, Fransa'nın sadık bir hizmetkârıdır.
Le général De Foix est un loyal serviteur de la France.
En azından sadık vatandaşlarımızdan birinin görevini kavradığına sevindim.
Je suis heureux qu'au moins un de nos loyaux sujets comprenne son devoir.
Bari bir tane sadık askerim var.
Au moins j'ai un soldat loyal.
Ölene kadar ailesine sadık bir adam oldu.
Il est toujours resté attaché à sa famille.
Kendine sadık kalarak onu mutlu eden şeyi yapmasını söyledim.
Je lui ai dit d'être loyale et de faire ce qui la rend heureuse.
Hep sadıktım.
J'ai été loyal.
Hepimiz sadıktık.
Nous l'avons tous été.
Ama ben anlaşmamıza sadık kalma konusunda kararlıyım.
Mais je suis déterminé à honorer notre traité.
Ve bir sürü çocuğumuz olurdu, birbirimize sadık kalırdık sonsuza kadar.
Et nous aurions eu beaucoup d'enfants et été fidèles l'un à l'autre... pour toujours.
- Bana neler yaşattığın hakkında hiçbir fikrin yok. - Bize hep sadık oldun.
- Vous avez été loyal.
Ona sadık kalmalısın.
Tu dois lui rester loyal.
Plana sadık kalacağımızı söyledim.
Tenons-nous en au plan.
Ve sanıyorum ki ona sadık olacaklar.
Et, je suppose, loyaux envers elle.
" Umudun. Kısadır ömür.
" Coupe les ailes de l'espoir.
Yine de sadık olman bir hataydı.
Et fidèle à une faute.
Oldukça yanlış düşünüyorsun, Marques.. ... çünkü Zach her zaman sadıktı.
T'as tout faux, Marques, il a toujours été fidèle.
Kör Aeloth'a sadık olacağıma yemin ediyorum.
Je jure allégeance à Aéloth l'Aveugle.
Anlaşmamızın koşullarına sadık kaldım.
Je me plie aux termes de notre contrat.
Yirmi yıl boyunca, sadık karınız oldum.
Pendant 20 ans, J'ai été votre vraie femme.
Tepelerin sadık Hintlisi.
Le loyal Indien des collines.
Hayat kısadır. Sonra da ölürsün.
La vie est courte et après tu meurs.
Bir koyun gibi ona sadıksın, değil mi?
Toi, tu es aussi fidèle qu'un chien.
Fakat şu an, şu 2 aptalın bize sadık olması lazım.
Mais ce dont on a besoin plus que tout, c'est de loyauté.
Seni asla karısı olacak kadar iyi görmemiş bir adama sadık kalıyorsun.
Esclave d'un homme qui, jamais, ne t'a considérée digne d'être sa femme.
Umut ederim ki bütün sürü üyeleri senin Rodrigo'ya sadık olduğun kadar alfalarına sadık olsun.
Un peut seulement espérer que chaque membre de la meute est aussi loyal envers son Alpha que toi qui l'est clairement envers Rodrigo.
Evlenme teklifi değil, yeni ilişkimizde ona sadık olacağımın sözünü veriyorum.
Non, je ne me marries pas, je lui promet ma fidélité dans notre nouvelle relation.
Çok iyi tanımlanmış birşey, yani eğer bir hedefin varsa, planın var ve bu plana sadık kalmak zorundasın ve bu senin seçimin, ben ya da o.
- Quoi? - Une chose si bien définie. Avoir une cible, un plan, et exécuter le plan et ce n'est qu'un choix, lui ou moi.
Sadık ve sımsıkı bağlılardı...
Ils étaient liés et fidèles et...
Hayattaki sadık eşim ve tek gerçek aşkım.
Mon partenaire fidèle dans la vie... et mon seul véritable amour.
İkiniz de çok sadıksınız gerçekten kızlar.
Quelle belle loyauté, vous deux.
- Hep hassas, sadık bir çocuk oldu.
Il a toujours était un petit garçon sensible et loyal.
Andy, bu tuhaf ve dümdüz yere seni Britanya'nın gerçek ve sadık Karateci koruyucusu ilan etmeye geldim.
Me voilà dans cet endroit bizarre et plat, pour t'adouber en tant que karatéka loyal du Royaume de la Reine.
Göreve sadık kal.
Reste concentrée.
Hayır, sana karşı her zaman sadık oldum.
Non, j'ai toujours été fidèle envers toi.
Gross Mill Mutluluğunu yarattı böylece halkı hoşnut ve sadık kalsın diye.
Il a créé l'indice de bonheur national brut pour que son peuple soit content et reste loyal.
Ona sadık olan benim.
C'est moi qui suis resté.
Tam olarak en sadık adam olmadığının farkında mısın peki?
Tu es au courant qu'il n'est pas parmi les plus loyaux?
Robert Rogers Majesteleri'nin Amerika'daki Kraliçe'nin Süvarileri'nin Yarbay Komutanı ve sadık hizmetkârınız.
Lieutenant Colonel Commandant des Rangers de la Reine de sa Majesté en Amérique et votre loyal serviteur.
Hem majestelerinin sadık kullarını zevkle taciz edip hem de kenara bir miktar para istifleyebilirim.
Je pourrais harceler les loyalistes et faire de l'argent en plus.
Her adımda doğru şeyi yapmaya çalışıyordum. Ailemi korumak, ilkelerimi savunmak, savaşın dışında kalmak ve kendime sadık olmak için!
J'ai essayé de bien faire, pour protéger ma famille, d'être juste, de rester hors du combat.
Ekselansları, Boston'daki her zalim ya da sorun yaratanlar için, krala sadık olan 100 tüccar ve zanaatkar var.
Votre excellence, pour chaque scélérat ou trouble-fête à Boston il y a 100 commerçants ou marchands fidèles au Roi.
Sadık kişilerce iş yapılmayan bütün dükkanları kapat.
Vous fermez tous les magasins qui ne sont pas gérés par un Loyaliste.
Tüm muhafazakarlar, krala sadıktır.
De tous les magasins Conservateurs loyaux au Roi.
Evet, Krala sadık muhafazakâr partici * tüm dükkânlara karşı.
Oui, de tous les magasins Tory loyaux au Roi.
Siz sadık İngiliz vatandaşlarınıza böyle mi davranıyorsunuz?
C'est la façon dont vous traitez les loyaux citoyens britannique?
Siz sadık İngiliz vatandaşlarına böyle mi davranıyorsunuz?
C'est comme ça que vous traité les loyaux citoyens britanniques?
Peki neden atalarımızın ruhlarını şad etmek için futbol oynamıyoruz? Neden olmasın?
Au nom des esprits de nos ancêtres pourquoi ne pas rejouer un match?
... sadık kalmalıyız, Zach. Ne söylediğimi duymadın mı?
Tu m'as pas entendu?
Sadece sadık olanları destekleriz.
On reproduit que les plus dociles.
Sakin olmalıyız ve hikâyeye sadık kalmalıyız.
On reste sur notre version.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]