English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Sadece senin

Sadece senin Çeviri Fransızca

5,666 parallel translation
Eğer oraya silahsız dönersem ve bu şartlar altında sadece senin emirlerini sebep göstererek yaptığım şeyi öğrenirlerse Cambridge'deki mezarımı anında kazmaya başlarlar.
Si je reviens désarmé et qu'ils découvrent que je n'ai dans ces circonstances que vos ordres comme justification, je serais enterré aux alentours de Cambridge.
Sadece senin arkadaşlığının sıcaklığı ve azmiyle ayakta kalıyorum.
Racheté uniquement par la chaleur et la constance de ton amitié.
Sonrasında adamlarımı geri çekeceğim ve sokakta yaşanan her şey sadece senin sorunun olacak.
Ensuite, je reprendrai mes hommes. Les mécontents dans la rue seront votre problème.
Ama aynı zamanda sadece senin güvenini kazanmaya çalışıyor olabilir diye de düşünüyorsun.
Peut-être qu'elle a fait ça pour gagner notre confiance.
Sor ona, sadece senin bildiğin tarifi nasıl bildiğimi sor.
Demande-lui comment je savais finir ta cuisine.
Bu ilişki ne zaman sadece senin hayallerini desteklemekle ilgili olmaya başladı?
Depuis quand toute cette relation tourne autour de ton rêve?
Ben sadece senin hayatını kurtarmak için vurdum onu.
Je leur ai tiré dessus pour vous sauver.
Ben sadece senin oynuyordum, adamım.
Je m'amusais juste un peu.
Ben... Senin... böyle büyük bir fırsatın var işin burada, ve sadece senin bunu kaybettiğini görmek istemiyorum.
Tu as une superbe opportunité avec ton travail et je ne veux pas te voir la laisser passer.
belki bu alşılmadık teşhis, sadece senin kendi ön yargılı görüşlerini tatmin etmek içindi.
Peut-être es-tu venu avec ce diagnostic inhabituel. simplement pour satisfaire tes propres idées préconçues.
Üzerinde çalışıp geliştirdiğimi, sadece senin hatırın için yapmadım.
Celui sur lequel j'ai travaillé. Je ne l'ai pas amélioré pour rien.
- Sadece senin peşindeyim.
- Je suis là pour toi.
Onları okurken sadece senin sesini duyuyorum.
Mais je n'entends que ta voix quand je les lis.
Beni duyuyor musun, ya da bu, işe yarayacak mı bilmiyorum, ama belkide sadece senin bilebileceğin bir şeyi görmem gerek.
Je ne sais pas si tu peux m'entendre ou si ça va seulement marcher, mais j'ai besoin de voir quelque chose que toi seule peut-être sais.
Evet, sadece senin için bir sorun olmazsa.
Sinon, vous savez, je fais marche arrière.
Fark ettirmeden sıvışmak için sadece senin gibilerin mi yeterince zeki olduğunu sanıyorsun?
Tu crois être le seul assez intelligent pour t'esquiver discrètement?
Birinci ve İkinci Aşama'yı sadece senin için açtım ve sen üzgünsün, öyle mi?
J'ai développé les phases 1 et 2 pour toi, et tu es désolée?
Sadece senin için olacak.
Rien que pour toi.
Sanırım ben sadece senin buna kendim... daha da adadığını düşünüyordum. Bu yüzden ben biraz daha... Evet.
Je suppose que j'ai pensé que tu voyais notre relation d'une façon plus formelle, alors je me sens un peu...
Sadece senin için yemek yaptım.
T'as fait à manger que pour moi.
Hayır sadece senin yüzünden değil.
Non, pas seulement à cause de vous.
- Sadece senin için iyi olanı istiyorum.
- Je ne veux que le meilleur pour toi.
- İtler sadece senin peşinde değil.
Tu n'es pas le seul après qui les cabots en ont. C'est Elena.
Sadece senin için endişelendim.
J'étais juste inquiet pour toi.
Bu konuda Beyaz Saray'ın bizi desteklemesi çok önemli, sadece senin değil.
Mais il est très important que la Maison-Blanche nous appuie, pas juste vous.
Bizler sadece senin nasıl büyü yaptığını anlamayan Muggle'larız.
Et on est seulement des Moldus qui ne comprennent pas.
Sadece senin cesedini yakan ateş beni yeniden ışığa kavuşturur.
Seul le feu de ton bûcher pourra ramener la lumière.
Neden Bahçe olayındaki gibi sadece kendini düşünen ve sadece senin güvendiğin bir meleğe güveneyim?
Alors maintenant je dois croire les paroles d'un ange qui n'a jamais pensé qu'à lui même, depuis le Paradis, et toi?
Senin tek bir işin var, sadece tek bir iş.
Tu as un travail, un seul.
Biliyorsun, biliyorum durumu sana konuşarak açıklayamam, ya da geçmesini bekleyemem, Ama yani, sadece bilmeni istiyorum ki bunun senin için ne kadar büyük bir şey olduğunun farkındayım ve seni takdir ediyorum
Je ne m'attends pas à ce que tu fasses une croix sur tout ce qui s'est passé mais, tu sais, je veux juste que tu saches que j'apprécie pleinement le fait que c'est important pour toi.
Senin kibirli düşüncelerin her şeyi yapabilme kabiliyetin bunu sadece daha da karanlık hale getirdi.
Et le fait que tu crois être capable de tout n'a fais que le rendre encore plus sombre
Sadece seyret. Ben de eskiden senin gibiydim.
Regarde, j'ai fait ça avant.
Senin gözündeki değerim sadece bu değil mi?
Intelligent.
Sadece bence o senin için gerçekten iyi.
Rien. Je pense juste que c'est bien pour toi.
- Hayır. Bu sadece, senin için ne kadar sevindiğimin vücudumun açıklanamaz bir tepkisi - Gerçekten mi?
C'est juste la réaction très inattendue de mon corps pour te montrer à quel point je suis heureuse pour toi.
Ben senin için sadece bir deney miyim?
Je suis juste une expérience pour toi?
delilik, her zaman kanıtlanması zor bir şey olmuştur. Ama senin şahitliğin yine de yeni bir soruna yol açar. bu savunma, sadece soruşturmanın derecesini istemsiz adam öldürme'ye düşürür.
Eh bien l'aliénation mentale est toujours difficile à prouver mais votre témoignage pourrait être un tel grain de sable que l'accusation pourrait s'abaisser à plaider pour homicide involontaire.
Ama senin seçmemizin sebebinin sadece kontratın elverişli şartları olduğunu bilmelisin. - Biliyorum.
Mais sachez que nous vous avons choisi en raison des termes avantageux du contrat.
Çünkü o da senin gibi sadece iyileşmek istiyor.
Car comme toi, il veut aller mieux.
Bu senin suçun değil! Sen sadece kurbansın!
Ce n'est pas ta faute, tu as été victime de la situation.
Sadece yapman gereken hayat pisliğinin içine girip onlar senin kıçına tekme atmadan sen onlarınkine atmalısın.
Il faut juste faire avec ce que la vie apporte et lui botter les fesses plus souvent qu'elle ne botte les tiennes.
Çalıştığını görmüyorum yani çok fazla, ve çalıştığında da, sadece çalışıyorsun senin küçük taslakların çizimlerin küçük modellerinde, ve çok da birşey kazanamıyorsun.
Je ne te vois pas beaucoup travailler, et même quand c'est le cas, tu travailles seulement sur tes petits croquis et tu joues avec tes petites figurines, et ça doit pas rapporter beaucoup.
Millet, lütfen. Sadece sabırlı olmamız gerekiyor. Senin için söylemesi kolay.
Un peu de patience, s'il vous plaît.
Sadece onun iyiliğini istedim. Senin aklın başında değil, Junior.
Je veux m'assurer qu'elle soit en sécurité.
Bu özgüven, senin için sadece bir maske, değil mi?
Cette confidence est juste une façade pour vous.
Hey! Bu küçük spor elbiseyi sadece bu iş için giydim senin gibilerin bakıp kötü, amaçlarına alet olmak için değil,
Dites donc, ce n'est pas parce que je porte cette tenue pouffe-sport que je dois supporter des commentaires graveleux de beaufs dans votre genre.
Anlayabildiğim kadarıyla senin sadece eğitmenlerin olmuş.
Mais toi, tu n'as eu que des formateurs.
Rachel, senin tarafında sadece ben varım.
Je suis le seul qui soit dans ton camp.
Sadece her şeyin senin elinde patlamasını istemiyorum.
Je ne veux juste pas que toute cette histoire t'explose au visage?
Yalnız başına okumak Sadece can sıkar. Senin birlikte okuyacağın kimse yok, değil mi
Même la meilleure des BD aurait un goût amer, si vous n'avez personne avec qui la lire, pas vrai?
Senin sadece fotoğrafı bizim için çektiğini onaylaman gerek.
Tu n'as qu'à confirmer que tu as pris cette photo pour nous.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]