English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Senin yaşındayken

Senin yaşındayken Çeviri Fransızca

600 parallel translation
Senin yaşındayken böyle bir köpek için bir bacağımı verirdim.
- Pour moi? À ton âge, j'aurais tout donné pour en avoir un.
Ben senin yaşındayken, ben...
Quand j'avais ton âge...
Senin yaşındayken Salzburg'a gitmiştim.
A votre âge, je vivais à Salzbourg.
- Senin yaşındayken, ben... - Baba.
Quand j'avais ton âge...
Senin yaşındayken bir dansçıya âşıktım. Onla evlenmek istedim ama o istemedi.
À ton âge, j'ai voulu épouser une danseuse.
Senin yaşındayken arzuladığım her şeye sahip olacaksın.
Tu auras tout ce que je desirais quand j'avais ton age.
Ben senin yaşındayken can atardım.
A ton age, j'aurais ete ravie.
Elbette senin yaşındayken.
Bien sûr, à ton âge.
Senin yaşındayken ben de parasızdım, böyle bir fiziğim de yoktu.
J'étais aussi fauché à votre âge mais je n'avais pas votre silhouette.
Senin yaşındayken hiçbir şeye inanmazdım.
À votre âge, je ne croyais à rien.
Keşke... Keşke senin yaşındayken yapsaydım bunu.
J'aurais aimé avoir fait ça à votre âge.
Muhtemelen ben de senin yaşındayken aynı şekilde hissediyordum.
Je ressentais la même chose à ton âge.
Ben senin yaşındayken kaçıncı sınıftaydım biliyor musun?
Tu sais en quelle classe j'étais à ton âge?
Dinle, Kyoko senin yaşındayken ben de böyle düşünürdüm.
Mais, tu sais, Kyoko, à ton âge, je pensais ça aussi.
Senin yaşındayken kahvaltı niyetine içerdim.
Dans ma jeunesse, on buvait le champagne au petit déjeuner
Senin yaşındayken beni de çok alan olmuştu.
Je l'ai fait des tas de fois quand j'avais ton âge.
Ben senin yaşındayken, çok korktum.
À ton âge, j'avais peur, moi aussi.
Senin yaşındayken, belki bir yaş büyükken, ben de bunu yaşadım.
Ca m'est arrivé, quand j'avais ton âge.
Ben senin yaşındayken, zaten 12 yaşında bir oğlum vardı.
A ton âge, j'avais un fils.
Senin yaşındayken, olağandışı olmaz.
A votre âge, ça peut arriver.
- Senin yaşındayken...
- Quand j'avais votre àge...
Ben senin yaşındayken, hiçbir şeye doymazdım.
A ton âge, fallait pas m'en promettre.
Senin yaşındayken spor editörüm zenciler asla beysbol oynayamaz, demişti.
Je me souviens, quand j'avais votre àge, mon rédacteur sportif... me disait que les Noirs ne pourraient jamais jouer au base-ball.
Senin yaşındayken sokakta sutyenlerinde çengelli iğne olan Fransız yavrularını götürürdüm.
Quand j'avais ton âge, je mangeais des frites dans la rue. Je me tapais des filles, elles me débarbouillaient avec le soutien-gorge attaché dans le dos avec une épingle double.
- Senin yaşındayken, ben işimi gününde yapardım...
Quand j'avais ton âge, Je travaillais une journée...
Senin yaşındayken aynı salaklar aynı lafları ediyordu.
J'entendais les mîmes rumeurs quand j'avais ton âge.
Senin yaşındayken bana bu şans verilseydi, şimdiye kadar 2 milyonu kenara koymuştum.
Si ça avait existé quand j'avais votre âge, j'aurais mis des millions de côté.
Genç bayan, ben senin yaşındayken- -
Quand j'avais ton âge...
Biliyor musun, senin yaşındayken, kardeşlerim ve babamla balık tutmaya giderdik. Hep beraber.
Quand j'avais ton âge, j'ai été à la pêche, avec mes frères et mon père.
Ben senin yaşındayken aşık olmuştum.
À ton âge j'étais déjà amoureuse...
Senin yaşındayken ahırları kontrol etmek için dörtte kalkardım...
A ton âge, je me levais à 4 h du matin pour inspecter l'étable.
Hey, ben senin yaşındayken.. .. mahallede böyle konuşan tek bir kız vardı, biliyor musun?
Quand j'avais ton âge, y avait qu'une fiille qui parlait comme ça.
Ben senin yaşındayken, buz patenini severdim.
Quand j'étais petit, j'adorais ça. J'attendais des mois...
Senin yaşındayken bir keçimi aslana kaptırmıştım.
Quand j'avais ton âge, j'ai laissé un lion emporter une chèvre.
Ben senin yaşındayken, otomobil fabrikalarında çalışan siyah yoktu.
Quand j'avais ton âge, il n'y avait pas de Noirs dans les usines de voitures.
Senin yaşındayken, tamamen yapayalnızdım.
À ton âge, j'étais seule au monde.
Ben senin yaşındayken büyükannemle birlikte yatardım.
C'est stupéfiant! À ton âge, mes grands-parents me bordaient encore dans mon lit.
Senin yaşındayken tek ilgi alanım kendimdi.
A votre âge, je ne m'intéressais qu'á moi.
Senin yaşındayken köpek gibi uyurdum.
Moi, à ton âge, je dormais d'un sommeil d'ours.
Çünkü senin yaşındayken, çimlere uzanırdım anlamadığım kitaplar okurdum.
Quand j'avais ton âge, je m'allongeais dans l'herbe... et je lisais des livres, que je ne comprenais pas.
Bir zamanlar senin yaşındayken, Onlardan uzak ta kalırdım yarını hiç bir zaman düşünmezdim.
A ton âge, j'y suis allé ma part, sans penser à rien.
Şaka mı bu? Ben senin yaşındayken...
Tu plaisantes?
Senin yaşındayken benim bir sürü kız arkadaşım vardı.
Quand j'avais ton âge, j'avais des tas de petites amies.
Ben senin yaşındayken...
Quand j'avais ton âge...
Ben senin yaşındayken benzin kaç paraydı biliyor musun?
Vous savez combien coûtait le gasoil quand j'avais votre âge?
Biliyor musun Marie, ben senin yaşındayken, aniden büyük bir para bulursam, ne yapacağımı düşünürdüm.
Vous savez, Marie, quand j'avais votre âge, je me demandais parfois ce que ça ferait de trouver une grosse somme d'argent.
14 yaşındayken senin gibi kızlardan kaçardım.
Je ne connais plus de filles comme vous depuis mes 14 ans.
18 yaşındayken bile senin ne tür bir adam olduğunu anlamıştım.
Même à 18 ans, je ne t'ai jamais pris pour un lieutenant de l'Armée du salut.
Ben senin yaşındayken bir adam öldürmüştüm bile.
A ton âge, j'avais déjà tué un homme.
15 yaşındayken senin gibiydim, berbat hissederdim.
Quand j'avais 15 ans, je me sentais mal, moi aussi.
Senin yaşındayken, ben çok içerdim.
Quand j'avais ton âge, j'en mangeais des tonnes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]