Var tabii Çeviri Fransızca
3,069 parallel translation
Başka yollar da var tabii.
Ouais, il y a d'autres façons aussi.
Çantamda el feneri var tabii bulabilirsem.
J'ai une torche dans mon sac, si je le trouve.
Bir de düğün var tabii ; acaba manikürümü bugün mü yaptırsam yoksa yarın düğüne giderken yol üstünde mi?
Et le mariage... dois-je me faire les ongles aujourd'hui ou demain, en allant à la cérémonie?
Yani, var tabii.
Je veux dire, oui.
Hindu da var tabii ki. Yahudi de sanırım.
Et juif aussi, j'imagine.
Arada fark var tabii.
Il y a une subtilité.
- Var tabii, olmaz mı!
- J'en ai une, oui.
Gelişmeyi tehlikeli bulan insanlar da var tabii.
Il y a toujours des gens pour trouver le progrès dangereux.
Ortada bir mabet var, orası kesin. Peki o mabed nerede, bunu tabii ki bilemiyoruz.
Mais où est ce sanctuaire, ça, bien sûr, nous le pouvons pas le dire.
Tabii ki tek bir ihtimal var o da bu civarda oluşan bu parça.
Je veux dire, il y a une possibilité, bien sûr, qui est que cet extrait soit originaire de ces environs.
Tabii ki de var.
Bien sûr qu'il l'a.
Hayır, var, Sam çünkü bu dünyada en sevdiğim kişiyi aldattım. Onu üzdüm ve tabii ki artık bana güvenmeyecek. Beni asla affetmeyecek.
Mais le pire, c'est que juste après l'avoir fait... j'ai su que c'était le cas.
- Bir dakikan var mı? - Tabii.
Tu as un moment?
- Planın var mı? - Tabii ki de planım var.
- T'as un plan?
Tabii benim olmadiğim takimin her türlü bir dezavantaji var yani.
Mais je suppose que n'importe quelle équipe où je ne suis pas part avec un gros handicap.
Evet, tabii. Yeterince yerimiz var.
Oui, on a de la place pour vous.
Tabii ki var.
Bien sûr que je les ai.
Evet, tabii senin işin de var.
Oui, mais un seul d'entre nous a un travail.
Tabii burada farklı olarak gerçekten ölen birisi var.
Sauf que cette fois-ci, quelqu'un est vraiment mort.
Üzerimde değil tabii ama bu harika saat var.
Et bien, je ne l'ai pas sur moi mais j'ai cette jolie montre
Tabii ki var.
Bien sûr.
Onun öyle bir erkeksi yanı var biraz. Beyzbol oynayacakmışsınız gibi. Sonra aleti veriyorsun tabii.
Elle a un côté garçon manqué, qui fait que tu pourrais jouer au softball avec, et plus tard lui donner la bonne vieille saucisse.
Çaresizseniz tabii ki. - Yardımına ihtiyaçları var Michael.
... si vous êtes désespéré Quelqu'un a besoin de toi, Michael.
Tabii ki bir açıklaması var.
Il y a une explication.
Tabii ki var.
J'ai le sentiment que vous en savez quelque chose.
Heceleyemeyen bazı yetişkin insanlar bile var. - Tabii.
Même certains adultes ont du mal à l'écrire.
- Tabii ki var.
Bien sur que je sais l'heure qu'il est.
Sanırım bana ihtiyaçları var. - Tabii.
Tu sais que t'es jolie.
Ama tabii, tüketecek başka şeylerim var.
Bien sûr, j'ai d'autres choses à brûler.
- Tabii varırsanız.
Si vous y arrivez.
- Çok fazla karakter var. Takip etmesi zor. - Evet, tabii.
Trop de personnages, c'est compliqué.
Tabii ki Sam'in annesiyle mükemmel bir ilişkisi var. Çünkü Sam mükemmel bir adam.
Bien sûr que Sam a une relation parfaite avec sa mère, parce que Sam est l'homme parfait.
Tabii vergi memurlarinin yolunun degistirilmesi de var.
- Et l'itinéraire a changé.
Tabii bir de annem var.
Euh, et ma mère.
Guam'daki birkaç doktoru avucuna aldıysan ne gerek var tabii.
Ouais, à moins d'avoir acheté des docteurs de Guam
O çatıya çıkmanın bir sürü yolu var halbuki. Tabii giriş için Şangay Tünelleri'ni kullanabileceğinizi hesaba katmazsak.
Il y a une douzaine de façons de monter sur ce toit jusqu'à ce que vous considérez les tunnels Shanghai.
Tabii ki savaşlar var ve savaşlar var.
Bien sûr, il y a guerres et guerres.
Tabii ki var.
- Bien sûr.
Tabii ki deneyecekler, ancak bizim cevaplarına ihtiyaç duyduğumuz sorularımız var.
Sans aucun doute. Mais nous avons besoin de réponses à nos questions.
Charlie, herhangi bir fikrin var mı bu adamın nasıl biri olduğu hakkında? Evet, tabii ki var.
As-tu la moindre idée du genre de gars que c'est?
Sana söylemem gereken bir şey var, tabii sevişmek istemiyorsan.
- Faut que je te dise un truc.
- Hâlâ tabii lan. Beyler, burada ruhu ele geçirilmiş biri var, şimdi mi tartışacaksınız illa?
Les mecs, on a un possédé, là.
- Tabii ki varım. Sadece...
Oui, c'est juste que...
Tabii, bir sürü hikayem var.
J'en ai plus d'un.
Var tabii.
Bien sûr que j'ai une boîte.
Evet tabii.. Yalnız bir sorun var..
Ouais, bien sur. c'est okay, mais il y a un probleme.
- Tabii ki de var.
- Bien sûr avec la langue.
Tabii ki var.
J'en ai un.
Evet, tabii ki ana gezegenlerinde var.
Cours, n'est-ce pas?
Tabii av hayvanları, sülün ve keklik de var.
On a du gibier, des perdrix, des faisans.
Tabii ki var.
Oui, bien entendu.
tabii 9702
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabiî 81
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki var 74
tabii ki benim 18
tabii ki olmaz 20
tabii eminim 16
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ya 578
tabiiki 57
tabii ki eminim 28
tabii ki benim 18
tabii ki olmaz 20
tabii eminim 16
tabii efendim 146
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ya 578
tabiiki 57
tabii ki eminim 28