English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çıkar

Çıkar Çeviri Fransızca

74,401 parallel translation
- Çıkarın beni buradan
- Laissez-moi sortir.
Çıkarın şunu, çıkarın şunu!
Enlevez-la, enlevez-la!
Telefonunu çıkar ve onları hemen ara.
Prenez votre téléphone et appelez-les tout de suite.
Tamam, kızı al ve buradan çıkar.
Très bien, prends la fille et sors-la d'ici.
Bir koca da karısının ölümünden çıkar sağlamamalı.
Et un mari de devrait pas profiter de la mort de sa femme.
Tabii lisan bu eski iletişim biçiminin yerini aldıysa, bariz olan çıkarım lisanın daha gelişmiş bir iletişim biçimi olmasıdır. Bu mantıkla, aynı bizler gibi.
Mais si le langage a supplanté cet ancien mode de communication, on peut en conclure que le langage est supérieur, donc, que nous le sommes aussi.
Gidip adını temize çıkar.
Va laver ton nom.
Kara Veba, bizim savunmasızlığımızı ortaya çıkarıp insanları dehşete düşürdü.
La Peste noire a révélé nos faiblesses. Ça terrifiait les gens.
Okul formlarında üçünün soyadını da kullandığım için insanlar zorluk çıkarırdı.
On n'aimait pas que j'écrive leurs noms à tous les trois sur les formulaires de l'école.
Whispers'ın çıkarı ne, onu anlamalıyız.
Il faut savoir ce que Whispers retire de tout cela.
- Onu buradan çıkar.
- Sors-la d'ici.
Mandiba'nın şehir üzerindeki kontrolünü azaltmak, çıkarına olacağı için mi bana yardım ediyorsun?
M'aidez-vous parce qu'affaiblir l'emprise de Mandiba sur la ville est bon pour vos affaires?
Güvenlik görevlileri, Başkan'ı dışarı çıkarın.
Faites sortir le Président.
Söz veriyorum, bu korkunç trajedinin tüm sorumluları adalet karşısına çıkarılana kadar pes etmeyeceğim.
Je vous promets que je traquerai sans relâche les auteurs de cette tragédie pour les faire traduire en justice.
Bazıları yer değiştiriyor, ekipten çıkarılıyor.
Il y a du mouvement dans l'équipe.
Tarih onları haklı çıkarıyor.
L'Histoire leur donnera raison.
Beni buradan çıkar!
Laissez-moi sortir.
Çıkar, senden önce! Beden ve ruh.
Partez avant qu'il ne vous emporte, corps et âme.
- Çıkarın onu buradan.
- Sortez-le.
Bu fani bedeni çıkarıp atmak kolay değil.
Pas si facile de lâcher cette fichue vie.
Ama hashtag'li ve bağlantılı bir tweet atarsanız Facebook'ta, Instagram'da falan da çıkar.
Mais si vous twittez avec un hashtag et un lien, ça ira sur Facebook, Instagram, etc.
Kalpleri çıkarılmış.
Il manquait deux coeurs.
Amit'in sesini nasıl çıkarıyorsun?
Comment t'as imité Amit?
Nalawde'nin sesini nasıl çıkarıyorsun?
Mais c'était... Comment t'as imité la voix de Nalawde?
Dört beş yıl önce de işten çıkarılmış.
Il s'est retrouvé au chômage technique, il y a 5 ans.
Sen daha bebekken baban seni buralarda yürüyüşe çıkarırdı.
Quand tu étais petite, ton père venait se promener ici avec toi.
Afedersiniz Bayan McGuire sakıncası yoksa gözlüğünüzü çıkarır mısınız?
S'il vous plaît, Mme Maguire. Pourriez-vous ôter vos lunettes?
Ama herkesin çıkarına olacağını sanmıyorum.
Mais je ne suis pas sûre que ce soit dans son intérêt.
Herkes kazançlı çıkar diye düşündüm.
Tout le monde y gagne.
Bu zaman makinesi 15 yıl önce H. G. Wells'in Londra'daki dairesinin bodrum katından çıkarıldı.
La machine à voyager dans le temps a été retrouvée il y a 15 ans dans le sous-sol de la maison de H.G. Wells à Londres.
Bundan bekar olduğunu çıkarıyorum.
Donc, je comprends que vous êtes célibataire.
Duşun tadını çıkar.
Bonne douche.
Sabah ilk iş çıkarım.
Je partirai à la première heure demain matin.
- Ceketini çıkar. - Alex, aptallık etme.
Enlève ton manteau.
Çıkar dedim.
- Alex, ne sois pas idiot. - Fais-le maintenant.
Senin ne çıkarın olacak ki?
Tu ne seras pas payé, donc qu'est-ce que tu en tirerais?
Benim çıkarım mı... Bulunabileceğim bir yer.
Qu'est-ce que j'en...
Yukarı çıkarıp yatağına yatırdım.
Je l'ai porté jusqu'en haut et je l'ai mis au lit.
Anne, belki başka bir çıkar yolu vardır.
Mère, il y a peut-être un autre moyen.
- Taşkınlık çıkarıp bağırmıyor mu?
- Pas de crise, de coup de gueule?
Senin gibi bir pislik nasıl çıkarılıyor anlamış değilim.
Comment une merde comme toi a le droit de sortir...
Kamerayı çıkar.
Attrape la caméra.
Hayatında bir anda karşına çıkar sonra da bir anda yok olurdu.
Il pouvait surgir dans ta vie au milieu d'un ciel bleu et disparaître aussi vite.
Çıkar şunu!
Enlevez-le
Karısıyla beraber kalmalarının tek sebebi oğlu.
La seule raison pour laquelle il restait, c'était son fils.
Tek duyduğum şey karımın Ölüm korkunç bir ölecek ve herkes onu görecek.
Tout ce que j'entends, c'est que ma femme va subir une mort horrible, et que tout le monde le verra.
Berlin'de işler biraz karışık.
C'est difficile pour moi à Berlin.
Karım arıyor.
C'est ma femme.
Hortumu çıkar.
Déconnête le boitier.
Sana tek söyleyebileceğim bu işe karışma.
Tout ce que je peux te dire, c'est de pas t'en mêler.
Kelepçesini çıkarın lütfen.
Détachez-le, s'il vous plaît.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]