English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çocuklar

Çocuklar Çeviri Fransızca

109,764 parallel translation
Lizzie ve Josie için, ve onlar gibi diğer çocuklar için.
Pour Lizzie et Josie, et d'autres enfants comme elles.
Çocuklar için güvenli, sevecen ve destekleyici bir yer oluşturmayı bilen birisi.
Quelqu'un qui sait créer un lieu, aimant et protégé, de soutien pour les enfants.
Karıma iki güzel kızını yetiştirmesi için, yardım edeceğim anlamına geliyor, ve sonra onların çocuklarına.
Cela signifie aider ma femme à élever ses deux beaux enfants, et leurs enfants après ça
Çocuklar.
Petits monstres.
Yani onun için parti nasıl gitti bilemiyorum ama çocuklar çok fazla berbat şey gördüm.
Je ne sais pas comment il faisait la fête, mais les gars, j'ai vu beaucoup de choses tordues.
Çocukları, yetişkinleri...
- Les enfants, les professionnels...
Bu çocukların oynaştığı ormanda bir yer.
Un endroit dans les bois où les gamins vont se peloter.
Eşinizi, çocuklarınızı falan getirin.
Venez donc. Avec vos partenaires, vos enfants, qui vous voulez.
Eşini, çocuklarını, evcil hayvanını da öğrenebilirim.
Je peux trouver tout ce que je veux sur ta femme, tes gosses, tes animaux.
Çocuklar güvenle okula gider, sürücülere "birader" dersin ve bir de düdük çalarsın!
Ils font traverser les enfants, sont amis avec les automobilistes, et ils ont un sifflet!
Çocuklarına masal okuyacağını söylemiş. Her gece yaptığı bir şey.
Elle a prétendu lire une histoire à ses filles, comme d'habitude.
Peki ya çocukları?
Et leurs enfants?
-... çocukları...
- Des enfants...
Tom, çocuklar için endişeleniyorum.
Tom, je m'inquiète pour les enfants.
Çocuklarımızın normal hayatları olsun istiyorum.
Je veux que nos enfants aient une vie normale.
Çocuklar, yeter.
Arrêtez.
Diğer çocukları ona yaklaştırmıyorlar.
Les autres n'ont pas le droit de l'approcher.
Güle güle çocuklar.
Au revoir.
Az kaldı, çocuklar.
On y est presque, mes ouistitis.
Orospu çocukları!
Fils de putes!
- Çocuklarımla konuşmak için...
- J'ai le droit de... - Écoute-moi bien.
Soytarı gibi giyinmiş biri çocuklarımla bana babamı göstermiyor.
Tu vas m'empêcher de parler à mon père? Et mes mômes aussi?
Randevusuz misafir kabul etmediğimi biliyorsun. Çocuklarım dahil.
Je ne reçois jamais d'invité sans rendez-vous, même pas mes enfants.
Çocuklarım sette çalışıyor da ondan.
Mes enfants travaillent sur le plateau, voilà pourquoi.
Bu iş beni heyecanlandırdı, çocuklar gibi oldum.
Et ça, ça m'exulte.
Evleri, çocukları, banka hesaplarını.
maisons, enfants, argent,
Çocukların söyledikleri yüzünden kedini perişan edemezsin.
Il ne faut pas prendre ce qu'ils disent trop à cœur.
Çocuklarımın büyümelerini kaçırdım. Şimdi de karım bana gönül koyuyor.
J'ai raté l'enfance de mes enfants et ma femme veut me quitter maintenant.
Çocuklar hazır mısınız?
Vous êtes prêts?
Çocukların ses frekansı onu bir şekilde etkiliyormuş.
Quelque chose dans la fréquence de leur voix la perturbait.
Sence de çocuklar şimdikinden çok daha iyisini hak etmiyor mu?
Les enfants méritent bien mieux que ça, non?
Islandığı zaman çocuklar kaymasın diye üzerinde pütür oluşturuyor.
Ça crée une texture pour éviter que les enfants glissent.
Çocuklar kayıt cihazlarını nereden alacak?
Où achèteront-ils leurs flûtes?
O kadar gürültü çıkardılar ki bu işi çeyrek sonuna kadar tamamına erdiremezsem vergici çocuklar beni paramparça edecek.
Vu ce qu'ils en disent, sans proposition d'ici la fin du trimestre, les gars du fisc vont me tomber dessus.
Çocuklarım konusunda fazla korumacı veya endişeli gibi görünüyor olabilirim ama bu nerede yaşadığımı ya da öldüğümü umursamayan bir annem olduğundandır.
Je veux juste dire que si j'ai l'air d'être surprotectrice ou trop inquiète pour mes enfants, c'est seulement parce que ma mère se fichait de savoir si j'étais vivante ou morte.
Herkesin kaderinde ebeveyn olmak yoktur ama hepimiz birilerinin çocuklarıyız işte.
On n'est pas tous destinés à devenir parents, mais on est tous l'enfant de quelqu'un.
Çocuklarımızı ne olursa olsun sevmek zorundayız.
Il faut aimer ses enfants peu importe ce qu'il se passe.
Üç yaşına geldiğinde diğer çocuklar gibi olmadığını anlamıştık.
Quand elle a eu trois ans, il était évident qu'elle n'était pas comme les autres.
Çocuklar, zor iştir.
Les enfants vous font travailler dur.
Bir gün uyandığında bir de bakarsın kocan yok kariyerin sona ermiş çocuklar büyüyüp yuvadan uçmuş ve sen bir başına kalmışsın.
Un jour, tu... tu te réveilles et tu découvres... Que tu n'as pas de mari. Ta carrière est finie.
Çocuklar da çekip gider.
Les enfants partent.
Çocuklar, siz de görüyor musunuz?
Vous voyez ça?
Tamam, çocuklar, grafik taraması tamamlandı, ama genel bir haritaya bakıyoruz.
D'accord les enfants, le plan est incomplet, mais je peux dire que l'on a un carte centrale.
Siz çocuklar burada olmamalısınız.
Vous ne devriez pas être ici.
Hilekar denizci Rachel idi. Kayıp çocuklarını aramaktan dönüyordu.
C'était l'errante Rachel, qui, rebroussant chemin, en quête de ses enfants perdus,
Chez Blossom'da oyun zamanı çocuklar.
C'est l'heure des jeux chez les Blossom, mes petits.
Evet. Pekala. Toplanın çocuklar.
Approchez-vous, les enfants.
Merhaba çocuklar.
Salut les gars!
- Ben de çocuklarımın yanına.
Et moi mes fils.
Özellikle ilk çocuklarım Christina ve Christopher'a karşı.
Christina et Christopher.
Bekleyin, kavgacı çocuklar. Şimdi!
Maintenant!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]