Çok da önemli değil Çeviri Fransızca
263 parallel translation
Çok hoş bir şey değil ama çok da önemli değil. Kâbus işte.
Ce ne doit pas être très agréable, mais ce ne sont que des mauvais rêves.
Umarım olur ama artık çok da önemli değil.
Mais ça n'a plus aucune importance.
Aslında çok da önemli değil.
C'est sans importance de toute façon.
Makyajlı olup olmamaları çok da önemli değil.
Eux, c'est pas grave
Bir sınavı tekrarlamak çok da önemli değil.
Ce n'est rien d'échouer sur une matière.
Çok da önemli değil.
Mais c'est normal.
Avukatımla evlenmiş, ya da avukatım onunla her neyse, çok da önemli değil.
Elle a épousé mon avocat. Ou plutôt, c'est lui qui l'a épousée. Au fond, ça n'a pas d'importance.
Kim olduğun ya da hangi kişiliği seçtiğin çok da önemli değil.
Quel que soit le personnage qu'on joue.
Çok da önemli değil.
Peu importe.
Çok da önemli değil, değil mi?
Qu'est-ce que ça peut faire, hein?
Zaten çok da önemli değil, değil mi?
Alors qu'est-ce que ça peut faire?
Zaten bu çok da önemli değil.
Peu importe.
Çok da önemli değil.
C'est pas très important.
Burada özel bir fotoğrafım var ama artık çok da önemli değil.
Mais c'est une photo personnelle. Ca n'a pas d'importance.
Sadece 60 dolar. Çok da önemli değil.
On a perdu quoi, 60 dollars?
Çok da önemli değil zaten.
Ça n'a plus d'importance à présent.
Binbaşıya öncelikle General Markiz Montcalm'ın çekinilecek bir düşman olmadığını anlatın. Bu nedenle de milislere olan ihtiyaç çok da önemli değil.
Dites au major qu'il n'a rien a craindre du général Marquis de Montcalm et qu'il n'a pas besoin d'une milice coloniale.
Çok da önemli değil.
Ce n'est pas grave.
Çok da önemli değil.
Ca n'a aucune importance.
- Çok da önemli değil.
- Pas forcément.
Bu çok da önemli değil. Nasılsa hep kendi bildiğini yaptın.
Vous n'en avez toujours fait qu'à votre tête.
Çok da önemli değil çünkü erkeklerin tadına bayılırım Ooga.
J'aime le goût des hommes! - Oh là là là! - Oh là là là!
- Bence çok da önemli değil.
- Ce n'est pas important, je crois.
Çok da önemli değil.
Ça m'importe beaucoup.
- Um, Akşam yemeğine gidebileceğimizi düşünüyordum. Muhtelemen film için çok geç, am çok da önemli değil.
On va dîner, on sera en retard au ciné.
Diğerlerinin ölmesi... -... çok da önemli değil.
Il a dû mourir depuis qu'on l'a quitté dans le désert.
Çok da önemli değil.
N'en parlez pas.
Kolejli olmak çok da önemli değil
Si tu n'es pas dans l'Université, ce n'est pas grave de ne pas être dans une Université.
Alabama'da fildişleri çok sıkı değil, fakat bu pek önemli değil.
Bien sûr, dans l'Alabama, il y a "Tuscaloosa". Mais ça n'a rien à voir avec ce que je racontais.
Çok kötü olsa da, sadece şu an önemli değil.
Le problème n'est pas tant maintenant, même si la situation est grave.
Bence erkek ya da kadın, önce arkadaş olmak çok önemli, değil mi?
On aurait été amis si on ne s'était mariés.
Aslında çok bağlayıcı ya da önemli bir şey değil.
Rien de très important.
Ama sonradan da çok önemli değil diye düşündüm.
Je me suis dit que ce n'était pas très grave.
Bu geceki mesele çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
Le mieux, c'est encore d'oublier ce qui s'est passé.
Çok da önemli değil, öyle değil mi?
Est-ce important?
Hiç önemli değil. Yunanistan'da her şey çok farklıymış.
Ca fait rien, en Grèce tout est différent.
Çok da delice değil. Daha makul bir çılgınlık. Culley, önemli olan bunlar değil.
De toute façon, cinglé ou non... la seule chose qui compte... je déborde d'énergie créatrice!
Hayır çok önemli değil, onlar olmadan da yaşayabilirsen tabii.
C'est pas important si tu peux vivre sans.
Çok da önemli bir şey değil.
Il n'est pas si bien que ça...
Bu sadece elimizdeki eleman sayısının az olmasından değil,.. ... aynı zamanda burada, birliğe tam anlamıyla bütünlük sağlamış kişilere gereksinim duymamızdan dolayı da çok önemli.
Pour renflouer les rangs, ce qu'il nous faut avant tout ce sont des gens intègres.
"Yıllar önce, tam olarak kaç yıl olduğu önemli değil, çok az param vardı ve kıyıda ilgimi çekecek hiçbir şey yoktu."
"ll y a quelques années, peu importe combien, sans un sous, et rien qui pouvait m'intéresser à terre..."
Gerçek dünyada, veya burada, Washington'da bu çok önemli değil.
Ça ne représente rien dans le monde civil ni même ici, à Washington.
Çok da önemli değil.
N'exagérons pas.
Açıklaması çok zor, ama, şu anda bu o kadar da önemli değil.
- Ce serait difficile à expliquer. Mais ce n'est pas important.
Ve bu düzeltmeyi yaparken insan şeklinde eksiklere ya da bozulmaya neden olduysam bu gerçekten çok da önemli bir şey değil. Hayal edebileceğinizden çok daha yakınım bayım.
Si dans mes manips... j'ai raté la réplique exacte du corps humain... à un museau, une patte, ou un sabot près, ça n'a vraiment pas une grande importance.
Çok da önemli değil.
Moi, je m'en fiche.
Önemli değil, önemli olan bir şey varsa o da valinin çok ciddi bir basketbol fanatiği olduğu.
- Peu importe. Mais sachez que le gouverneur est un vrai mordu de basket-ball.
Burada çok önemli olabilir. Ama benim geldiğim yerde o kadar da önemli bir şey değil.
Vous êtes plutôt intégristes ici, mais d'où je viens, c'est pas un délit.
Bir fare istilası var da, çok önemli değil.
On a été un peu envahis.
Çok da önemli değil - Çok önemli.
C'est pas grave.
Eğer katılmazsan o da çok önemli değil.
Et sinon, tant pis, c'est pas grave.
çok daha iyiyim 55
çok daha fazlası 28
çok dar 20
çok daha fazla 27
çok daha iyi 204
çok daha iyi hissediyorum 20
çok daha kötü 18
çok da kötü değil 16
önemli değil 3809
önemli degil 25
çok daha fazlası 28
çok dar 20
çok daha fazla 27
çok daha iyi 204
çok daha iyi hissediyorum 20
çok daha kötü 18
çok da kötü değil 16
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok düşündüm 29
çok dikkatli ol 53
önemli değildi 25
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok düşündüm 29
çok dikkatli ol 53