Çok dar Çeviri Fransızca
518 parallel translation
Yol çok dar!
Le chemin est trop étroit! "
Basamaklar çok dar.
Les marches sont étroites.
İçi çok dar, çok karanlık!
Trop petit, trop noir.
Bu ayakkabılar çok dar.
Ces souliers sont trop serrés.
Yaşı 15 ile 18 arasında olmalı yuvarlak bir yüzü olmalı gözleri çok küçük olmamalı güzel kaşları ve gözleri arasında ki alan çok dar olmamalı.
D'abord l'âge. Entre 15 et 18 ans. Le visage rond, les yeux largement ouverts et écartés.
Çok dar düşüncelisin.
Vous êtes trop vieux jeu.
Burası çok dar.
C'est étroit par ici.
Çok dar bir elbise giyiyordu... transparan, üzerinde çiçekler olan.
Elle portait une robe qui la moulait... transparente... à fleurs imprimées.
Çok dar.
C'est trop petit.
Ed, ben çok dar fikirliyim.
Je suis si mesquine.
Konuya çok dar bir açıdan bakıyorsunuz.
Vous avez une vision simpliste de la chose.
- Patron çok dar.
- C'est trop étroit.
Korse çok dar.Durmalıyım.
Ce corsage est trop serré.
Vakit çok dar, biliyorum.
Je m'excuse mais je voudrais vous demander quelque chose.
Kollarım da çok dar, ama göğsüme sokmuş olabilirim.
Mes manches sont étroites, mais la veste...
Çok dar. Aradan geçemiyorum.
Je suis épuisée.
Kravatlar çok dar, çok geniş ve havalı olmasın.
Des cravates pas trop larges, ni trop étroits.
Buraya Thermopylae'in ara geçiti deniyor. Savaşmak için çok dar.
C'est la Porte du Milieu des Thermopyles, trop étroite pour une bataille rangée.
Çok dar görüşlüsün, değil mi?
Vous êtes vraiment étroit d'esprit, n'est-ce pas?
Fakat araba için çok dar.
C'est trop étroit pour une voiture.
Corday, yerine getirilmesi gereken bir görevin var, uyumak için de zaman çok dar.
Tu as un rendez-vous, il n'est plus l'heure de dormir.
Çok dar.
C'est trop serré.
Çok dar ve bir düğmesi eksik.
Il est trop serré et il manque un bouton.
En azından denizaltılarda böyledir, çok dar bir alanda yaşıyoruz. Birbirimize ilk isimlerimizle hitap ederiz.
Comme on vit les uns sur les autres, on s'appelle par nos prénoms.
- Bu kapı çok dar.
- Plutôt étroit...
Bu çok dar görüşlü bir tavır.
C'est une attitude assez bornée.
Ama leğen kemiğim çok dar.
J'ai le bassin trop étroit.
- Bununla tırmanamaz, çok dar.
- vous n'y pensez pas! - Elle ne peut pas grimper avec ça.
- Çok dar değil, değil mi?
- C'est, hum, pas trop serré?
Olaylara bakışınız bazen çok dar, efendim.
Comme votre esprit est matériel, monseigneur.
Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Burası çok dar.
Comment vous sentez-vous?
Pardon. Çok dar olmasın. Rahat oturabilmeliyim.
Faut que je puisse m'asseoir.
Boynumu çok severim. Dar ağacında kırılmasını istemiyorum.
Je n'ai nulle envie que mon cou... craque sous la force de la corde.
Müfredat gittikçe, daha çok çaba gerektiren bir hâle dönüşüyor. Öğretmenler, dar görüşlü uzmanlar olmaya başladılar.
Les programmes sont toujours plus astreignants, les professeurs deviennent des spécialistes bornés.
Çok dar bir dünyada yaşadığımı biliyorum.
Je sais, j'ai un univers très étriqué.
Bu insanlar çok sıradandır. Dar görüşlülerdir.
Ce sont des gens simples, limités dans leurs points de vue.
Kardeşimin beni oldukça durgun ve biraz da dar görüşlü biri olduğumu düşündüğünü biliyorum, fakat bu dil televizyon için çok fazla içten.
Je sais que mon frère pense que je suis pas rigolo et un peu prude, mais ce language est trop direct pour la télévision.
Burası çok dar...
Il est trop serré juste ici
Benimki çok dar değil.
Le mien n'est pas trop serré.
Bu ayakkabılar çok dar! Tabanları kösele.
Elles sont trop petites.
Çok viraj var... ve raylar da çok dar.
Les virages sont nombreux et les rails courts.
Yine çok dar giyinmişsin.
Toujours ton petit costume étroit?
İçinde canlı meşe ağaçları olan dar bir kanyon var. Arabayı gizlemek için çok uygun bir yer.
Vous verrez un canyon plein de chênes verts.
Dar Monte Carlo caddelerinde geçiş yapmak için gerçekten çok az fırsat var.
Le dépassement est très difficile dans les rues étroites de Monte-Carlo.
Üzerine tam oturacak çok hoş ve dar kıyafetler.
Une jolie robe bien moulante, qui lui ira très bien.
İnsanları dar ve rutubetli yere koyarsan taktığın kelepçeler bileklerini daha çok sıkar.
Les gens sont oppressés et moites quand on leur passe des menottes qui leur pincent les poignets.
Biraz dar. Benim Prag'daki dairem de çok büyük değil.
Excusez-moi... c'est bien petit ici.
Darılmayın. Yalnızca oyalanıyordum ama şimdi bahsettiniz halbuki ona bir çok ders vermişsiniz.
C'était pour passer le temps, mais j'ai vu que vous lui avez donné pas mal de cours.
Oran cok dar...
Ta chatte rose!
- Çok dar değil mi?
- Tire la languette.
Ağzı çok küçük. Dar dudaklı.
La bouche est trop petite, très molle.
darrell 27
darin 43
darrin 36
darien 20
darmok 16
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
darin 43
darrin 36
darien 20
darmok 16
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
çok dikkatli ol 53
çok derin 25
çok daha fazla 27
çok daha iyi 204
çok değişmişsin 21
çok düşünceli 17
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
çok dikkatli ol 53
çok derin 25
çok daha fazla 27
çok daha iyi 204
çok değişmişsin 21
çok düşünceli 17