Önemsiz bir şey Çeviri Fransızca
361 parallel translation
Bu parti gibi önemsiz bir şey için kopardığım gürültü içler acısı, değil mi?
Tant de tapage et de fureur pour une soirée si peu importante, c'est pathétique.
Dediğmiz gibi, önemsiz bir şey.
Une bagatelle, comme on dit.
Önemsiz bir şey. Önünde uzun bir gece var.
Oh, non, vous avez tiré le gros lot.
Önemsiz bir şey.
Pas grand-chose.
Önemsiz bir şey. Bir ameliyat bile sayılmaz.
Une simple petite opération.
- Önemsiz bir şey.
II n'y a rien là.
- Doğru, önemsiz bir şey.
C'est vrai. Il n'y a rien là.
Benim için çok önemli ama senin için önemsiz bir şey.
Ça me soulagerait, et c'est peu de chose pour vous.
- Önemsiz bir şey.
- Ce n'est rien.
Bir ilahın büyüklüğünü yaşayamadığınız için... ... önemsiz bir şey gibi reddediyorsunuz.
Ne comprenant pas la grandeur d'un dieu... vous le traitez par le mepris.
Bu kadar önemsiz bir şey için hangi soysuz gelir?
Quel dégénéré peut oser se présenter pour quelque chose d'aussi bénin?
- Önemsiz bir şey.
- Rien d'important.
Önemsiz bir şey.
Ce n'est rien.
Önemsiz bir şey.
Oh, c'est des broutilles.
Aman Tanrım! Önemsiz bir şey için bu ne heyecan!
Que d'histoires pour rien!
- Bu önemsiz bir şey.
- Ça n'a rien d'exceptionnel!
Johan biraz rahatsız olmuştu ama önemsiz bir şey olduğunu düşünmüştük. Ta ki...
Ça a contrarié Johan, mais on n'y a plus pensé jusqu'à...
Önemsiz bir şey.
Rien de spécial.
Belki önemsiz bir şey, ama hiç bilinmez.
Ce n'est probablement rien du tout, mais sait-on jamais...
Oh, önemsiz bir şey. Unutulmuş sayın.
Oubliez ça, c'est du passé.
Evet, işte önemsiz bir şey.
C'est insignifiant.
" İnsan bir kere cinayete karıştı mı... hırsızlık artık ona önemsiz bir şey gibi gelmeye başlar. Sonra sürekli içmenin de kötü bir şey olmadığını düşünür. Ve dini ayinleri terketmenin.
"Si un homme tue une seule fois, il pensera très vite que voler n'est rien, puis il passera à la boisson, rompra le sabbat, et parviendra à l'incivilité et à la paresse."
Bir kere kodese girdim. Amerikan doları satın aldığım için. Önemsiz bir şey.
J'ai fait de la taule une fois, pour une bricole, des dollars traffiqués.
Herhalde önemsiz bir şey.
Sûrement une vétille.
Ama isteğim önemsiz bir şey.
Ce n'est rien du tout.
Önemsiz bir şey.
Ça n'a pas d'importance.
Önemsiz bir şey, fakat ilgileneceğiniz tuhaf bir durum, bilirsiniz.
Une broutille anodine, mais je sais qu'elle pourrait vous plaire. Un détail étrange, bizarre, me direz-vous.
Önemsiz bir şey.
Ce n'est rien dutout.
Sadece küçük bir deist isteri, önemsiz bir şey.
Un peu d'hystérie théiste... Autant dire rien.
Senden önemsiz bir şey istiyorum.
On dirait que je te demande la lune.
Bunu önemsiz bir şey gibi gösteriyorsunuz.
Vous dites ça comme si c'était insignifiant.
Telsiz tamamen bozuldu, öyle önemsiz bir şey değildi!
Ca la complètement bousillée, et c'était pas le truc léger non plus!
- Gerçekten, önemsiz bir şey.
Ne t'inquiète pas.
Önemsiz diye bir şey yoktur.
Rien n'est sans importance.
- Oh, önemsiz bir şey.
C'est rien.
Otopsiye göre önemsiz bir ülseri varmış. Kendini asmasına yol açacak bir şey değil.
Selon l'autopsie, il n'avait qu'un petit ulcère de rien du tout.
Bir şey bulduğumuzu sandım. Önemsiz de olabilirdi. Bana sorumu soracaksınız?
Je croyais tenir une piste.
Sence anneme, Pelle'ye ya da bana bir şey olması da önemsiz mi?
C'est sans importance ce qui est arrivé à maman, à Pelle et à moi?
Dille ilgili bir şey, önemsiz kelimeler bütünü.
De langage, une chaîne de mots.
Önemsiz savaş diye bir şey yoktur.
Il n'y a pas de guerres insignifiantes.
Şey, dua edilecek bir yer olması onu sandığınız kadar önemsiz kılmaz.
Mais un tel endroit a plus d'importance que vous ne le croyez.
Önemsiz, eski bir şey.
Se qu'il y a de mieux ou le mieux au monde.
"Önemsiz ama legal bir fark yapan şey..." -
Légalement, ça fait une différence!
Kesinlikle istemediğim tek şey son derece önemsiz bir ısrarı sürdürmek.
Il y a une chose que je ne veux pas, c'est de continuer à parler de quelque chose qui ra pas d'importance.
Böyle bir şey olduğunda evliliğindeki sorunların ne kadar önemsiz olduğunu anlıyorsun. Önemsiz değil.
C'est dans ces situations qu'on réalise la futilité de nos problèmes matrimoniaux.
Ben sadece bir repliği olan önemsiz bir oyuncuyum ve sadece oturup Schopenhauer okuyarak seni etkilemeyi başardım. - Peki bir şey anlıyor musun bari?
Je suis sans importance, j'ai une seule réplique... et je vous épate en restant assise ici, à feuilleter du Schopenhauer.
Winnetka'dan önemsiz bir kemancı için fena bir şey değil.
C'est pas mal pour une petite violoniste de Winnetka, vous savez?
Benimki gibi zor durumlarda, her zaman başkalarıyla ilgili uzaklaştırıcı bir şey ararsın, abartabileceğin, önemsiz,... başa çıkabileceğin ve yardımı olabilecek bir şey.
Dans ce genre d'épreuve, on cherche toujours chez l'autre quelque chose de repoussant ou de lamentable, que l'on puisse exagérer, broder, pour se réconforter.
Önemsiz bir karakter bir şey yapıyor ve tüm dünya alt üst oluyor.
Un comparse fait des siennes et le monde est sens dessus dessous.
Bu önemsiz, tabii ki, Watson fakat önemsizden daha önemli bir şey daha yoktur.
C'est un détail, bien sûr, Watson, mais il n'y a rien d'aussi important que les détails.
Çünkü eğer bu adama kötü bir şekilde yenilirsen, Atlantic City'de önemsiz biri olacaksın ve amortilerden sana hiçbir şey kalmayacak.
Si ce type te rétame... tu vaux plus rien pour Atlantic City et ta cote sera au plus bas.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17