Ama onun Çeviri Portekizce
13,048 parallel translation
Veya ben de götürebilirim... ama onun lanet yerini bilmiyorum.
Podia ser eu a levar-vos, mas não sei onde ele está, pois não?
Ama onun kaybı bizim kazancımız oldu.
Mas a perda dela foi o nosso ganho.
Gerçi bir milyar çocuk var ama Onun sadece bir günü var
Apesar de ter milhões de crianças Ele só tem um dia
Ama onun sesinin değeri var, benim değil.
Mas é a voz dele que interessa, não a minha.
Ama onun sesini duydum.
Mas eu ouvi a sua voz.
Ama onun gözleri.... değer biçilmez.
Mas os seus olhos valem uma fortuna.
Ama onun istediğinin bu olduğunu söylemiştin.
Mas você disse que era isso que ele queria.
Ama onun terapistiydim, ona ihanet edemezdim.
Mas eu era a terapeuta dela. Não a podia trair.
İlgisiz gibi davranabilirsin ama onun için heyecanlanmaya başladığını biliyorum.
Podes fingir-te indiferente, mas sei que começavas a torcer por ele.
Ama onun beni unutmasını istemiyorum.
Mas não quero que ela me esqueça.
Başta Louis yapmıştır diye düşündüm ama onun yapması mümkün değil.
Achei que podia ser o Louis, dei-me conta de que era impossível.
Birisi öldürülmüş ve onlar da saçma olacak ama onun yaptığını düşünüyorlar.
Mataram alguém e acham... - Acham que foi ele.
Ama onun akrabalarısınız.
Ela é vossa parente.
Ama gücümü koruduğumu ve onun yaklaştığını gördüğüm sürece, tetikte olduğum sürece, alt etmek için benimle dövüşmesi gerekecek.
Mas desde que mantenha as minhas forças até ela vir, desde que me mantenha vigilante, ela terá de lutar comigo.
Bu şekilde onun yanında oluruz destek oluruz ve onu severiz.
Desta forma, podemos estar com ele, apoiá-lo, amá-lo.
Herkes onun nesi var diye soruyor ama onlara ne diyeceğimi bilmiyorum.
Todos me perguntam o que se passa contigo e não sei o que lhes dizer.
Hayır, lam onun, ah... ama / er.
Não, sou o mordomo.
Onun annesi kuklacı değildi ama.
A mãe dele não era electricista.
O halde, ikimiz takım arkadaşı olacağız, ama asla arkadaş olmayacağız, ya da onun gibi bir şey.
Por isso nós vamos ser colegas de equipa mas não vamos ser amigos ou algo parecido.
Ama SS'teki adamlar onun, sen olduğunu düşünüyorlar.
Mas o pessoal da SS acha que foste tu.
Onu cezalandırabilirim ama sonra suçluluk duyarım. Çünkü onun suçu olmadığını biliyorum.
Podia castigá-la, mas ia-me sentir culpada, porque sei que a culpa não é bem dela.
Hayır ama elimde onun da fotoğrafları var.
Não, mas também tenho fotografias disso.
Evliliğine karşı çıkmış olmam, sonra onun ve Charles'ın Vernon Şatosunu almalarına engel olmam benim hakkımda olumsuz bir izlenim edinmesine sebep olmuş olabilir. Ama şunu fark ettim ki, hoşlanmamak için ortada bir niyet varsa geçerli bir sebebi hemen bulursun.
A minha oposição ao casamento dela e, mais tarde, ao prevenir a ela e a Charles de comprar Vernon Castle poderia ter-lhe dado uma impressão negativa de mim, mas já reparei que onde há disposição de não gostar
Sen annelerin en iyisisin, ama Reginald onun dehasında bir kadına karşı çok savunmasız bir saflığa sahip.
Você é a melhor das mães, mas Reginald tem o tipo de natureza sincera vulnerável a uma mulher da genialidade dela.
Ama para onun, hayat onun, değil mi?
Mas o dinheiro e a vida são dele, não é?
Ama en azından benim param. En azından artık onun parası değil.
Mas, pelo menos, o dinheiro é meu.
Ama biz onun Suriye de olduğunu bulduk.
Mas nós localizamos-o. Na Síria.
Bence, Cameron bunu nasıl ifade edeceğini bilemeyebilir ama sen onun her şeyisin.
Cameron pode não saber como dizer, mas... Digo, és o porto seguro dele.
Onlar onun için geleceğini söyledi... Burada niye getirmediniz ama anlamadı.
Ela disse que virias resgatá-la, mas o que não entendo é por que não foste tu que a trouxeste para cá.
Hala annemin evinde, bodrumda yaşıyorum ama... onun dışında her şey...
Ainda moro na cave da minha mãe, mas... tudo o resto está...
Ama tahta geçiş konusunda onun karar verme hakkı yok.
Mas ele não tem o direito de decidir quanto à minha sucessão ao trono.
Ama belki de Miller'lerin sevinci göçüyor olabilir, Onun gidecek yeri yoksa nasıl olur?
Mas, ainda que deambule alegremente o moleiro, e se não tiver um lugar para onde ir? "
Seve seve artırırız ama orada işler, onun dediği kadar kötüyse David önce evinde düzen sağlaman gerekmez mi?
O que ficaríamos felizes em fazer, mas se as coisas estão mal como ela diz, David, não devias pôr ordem na tua casa em primeiro lugar?
- Ama, onun...
- Mas ela tem que...
Belki en iyi babaya sahip değildi, Ama bu olay onun en kötüsü olduğunu gösterecek.
Ele pode não ter sido o melhor pai, mas as evidências vão mostrar que ele não era o pior.
Ama seni onun yanına asla yaklaştırmazlar.
Mas, nunca vão deixar-te chegar perto dele.
Onun yerine sen olabilirdin ama oynamıyorsun.
Deves ser o único a jogar.
Dışarıya benim özgüvenim yokmuş gibi gösteriyor ama asıl onun yok.
Ela faz parecer com que eu seja a única insegura. Mas, na verdade é ela.
Ama biz bunu onun için yapmıyoruz.
Não é para isso que estamos a fazer.
Babamı o kadar çok özlüyorum ki bazı geceler uyuyamıyorum bile, ama kendime onun beni kolladığını söylüyorum.
Tenho muitas saudades do meu pai, que há noites que não consigo dormir, mas digo a mim mesma que ele está a olhar por mim.
Ama burada seni koruyabilirim onun istemediği ise bu.
Mas eu não estaria lá para te proteger e é isso que ele quer.
Onun tarafını tuttuğumu sanma ama kızmaya hakkı yok mu sence?
Nem acredito que a vou defender mas ela tem razão em estar furiosa.
Yani onunla ilgili şeyleri takip ediyorsun ama ayrıca onun konuştuğu tüm insanları da takip ediyorsun.
Então, vigiamos as coisas dele, mas também de toda a gente com quem ele fala.
Evet, Gabby'ye biraz baş başa zaman geçireceğimize söz verdim ama son randevumuzda onu beklettim, bu da onun telafisi işte.
Prometi à Gabby uns momentos a sós e deixei-a plantada no último encontro. Agora, tenho de a compensar.
Seni bilmem ama ne zaman gözlerimi kapatsam onun yanışını görüp bağırışlarını ve derisinin çatırdağını duyup yanan saçlarının kokusu alıyorum.
Eu não sei, mas toda a vez que eu fecho os olhos Vejo-o a queimar-se, Eu posso vê-lo a gritar e a sua pele daquele jeito o cheiro de seu cabelo em chamas
Onun giydirmesine izin verirdim ama tüm öğleden sonra burada esir olurduk.
Eu deixava-a fazer, mas ficávamos aqui o dia todo.
Biraz lekelenmiş okunmuyor ama sanırım onun da soyadı Fraser.
Está um pouco manchado, mas acho que o último nome também era Fraser.
- Rasputin de bizimle pikniğe gelmişti ama annem onun kafesinde kalması gerektiğini söyledi.
Rasputin foi a um piquenique connosco. A mãe disse que ele tinha que ficar na gaiola.
Solo gitarı biraz zayıf kalmış ama iyiler onun dışında.
A guitarra principal é fraca, mas de resto são bons.
- Yapmasana şunu be. - Onun için her zaman yerimiz var ama.
Santo Deus, queres parar?
Evet, ayağın değil ama. Onun şifası bende.
Os pés é que não, tenho um remédio.
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun mu 44
onun yüzünden 27
onunla git 84
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun mu 44
onun yüzünden 27
onunla git 84
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun adı neydi 18