English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / Onun babası

Onun babası Çeviri Portekizce

1,586 parallel translation
Bu işi sana onun babası kurdu.
Acontece que o pai dela te arranjou este emprego.
Ben onun babasıyım.
Sou o seu pai, certo?
Biliyorsun, ben onun babasıyım.
Tu sabes que eu sou o pai dele.
Babam bir Erasmus'tu, onun babası da.
O meu pai era um Erasmus, o pai antes dele também.
Onun babası ölmüştü.
O pai dele faleceu.
Yeni Christine'le, ben de onun babasıyla evlenirsem aile ağacımızın vaziyetini görmek için tahtayı kullanacağım. Tamam.
Vou ver como é que fica a nossa árvore genealógica se o Richard casar com a Nova Christine, e eu casar com o pai dela.
Onun babası hakkında sorular sorduğunu söyledi.
Disse que lhe fez perguntas sobre o pai.
Siz onun babasısınız ve onu korumaya çalışıyordunuz.
É o pai dele e quer protegê-lo.
Hep düşünüyorum ya benim ailem çatıda olsaydı. Onun babası da kayıkta olsaydı. Her şey farklı olurdu.
Não consigo parar de pensar se fosse a minha família no telhado e o pai dele no barco, as coisas teriam sido diferentes.
Son 14 ayda bir gün bile gözlerimi kapatıp onun babasını görmediğim olmadı.
Nestes 14 meses, não houve uma única noite que eu tenha fechado os olhos e não tenha visto o pai dele.
Kız onun babasını öldürdüğünü gördüyse onu teşhis etmesi gerekir.
Ela viu-o a matar o pai. Vai ser capaz de o identificar.
Sen onun babası mısın?
Bem, és é o pai dela?
Ben onun babası değilim.
Não sou pai dele.
Evet, Dylan beni çok sinirlendirdi ama onun babası korkunç bir adamdı.
Sim, perdi a calma com a Dylan, mas o pai dela é um homem horrível.
Siz onun babasısınız.
Você é o pai dela.
Siz onun babasısınız.
É o pai dela.
- Onun babasısınız.
- É o pai dela.
- Onun babasıymışım gibi hissetmiyorum.
- Não me sinto pai dela.
Onun babasına çok benziyorsunuz.
Parece exactamente o pai dela.
Atalarımız tarafında yapılan Cihazlara nasıl bakılacağını, Babam bana öğretti, aynı onun babasının ona öğrettiği gibi.
O meu pai ensinou-me, assim como pai dele o ensinou, a reparar equipamentos que foram contruidos pelos nossos ancestrais.
Bu adam onun babası!
Aquele é o tipo que o criou.
- Onun babası için çalışırdım.
Trabalhava para o pai dele.
Ben ile ilgili son zamanlarda şok edici bir açıklama yaptık Babası ile bu adaya cocukken gelmisti, Ki onun babası Dharma girişim için çalışan bir hizmetçi idi..
Uma revelação chocante que fizemos recentemente foi que o Ben veio para a ilha quando era criança, com o pai, que era um mero empregado da Dharma Initiative.
Sanırım, her ne kadar yoldan çıkmış şeytani biri olsa da, Zor-El hâlâ onun babası.
Não importa o quão maluco e cruel o Zor-El é, ele continua ser pai dela.
Kardeşin Brian onun babası.
O teu irmão Brian é o pai dele.
Hasta baba, kuklalar yarın kuklalarınız da alıp onun babasına götürün... adam biraz neşelensin tamam mı?
Pai doente, marionetas... Amanhã, levas as marionetas ao pai dele a faze-lo sentir melhor, OK?
Hey çöp kamyonu, ben onun babası değilim.
- Ele é meu... Oh transporte pesado...
O'nu bulmak için önce onun babasını bulmalıyız.
A maneira de encontrar este tipo, é encontrar o seu criador.
Onun babası, benim annem.
Do pai dela, com a minha mãe...
Dostum, onun babasını tutukladın.
- Amigo, você prendeu o pai dela.
Çünkü ben onun üvey babasıyım.
- Porque sou o pai adoptivo dele.
sen onun babasısın
Livre?
Annesinin tüm yaptığı, babasından yakınıp durmak, Ve onun ailesini nasıl terkettiğini söylemekti!
Tudo o que a mãe dele fazia era queixar-se do pai e como ele os havia abandonado.
18 yaşındaki oğlum, onun iki babasıyla da daha önce yatan bir kadından bir çocuk sahibi olacak.
O meu filho de 18 anos vai ter um filho de uma mulher... que, por acaso, dormiu com ambos os pais dele.
Size neyin isterseniz onun kopyalarını vermekten mutlu olurum, Dr. Troy. Ama sizin çocukla bağlantınızı gösteren kesin işaretler olsa da yaptığımız teste göre, çocuğun babası siz değilsiniz.
Dou-lhe cópias do que quiser, Dr. Troy, mas, mesmo havendo marcadores claros que indicam que é familiar... da criança, de acordo com o nosso teste, você não é o pai.
- Ama babasısın sen onun.
Tu és o pai dela.
Ben babasıyım onun.
Eu sou pai dela, está bem?
Babasından da DNA örneği istedim. Onun da Nicole'ün babası olmadığı ortaya çıktı.
Mas pedi uma amostra de ADN ao pai dela e... afinal ele também não é o pai da Nicole.
Bu ev onun güçbela hatırlayabildiği anne ve babasına olan tek bağı.
Esta casa é a única ligação que ela tem com uma mãe e um pai, de quem ela mal se lembra.
Neden babasının ameliyatını Burke yerine onun yapmasını istesin?
E por que razão preferiria que ela operasse o pai e não o Burke?
Gloria'nın doğumu ile son fondü partisi arasındaki süreyi, Ayrıca Sherman'ın benimle klasik seks yapma istediğini kaybettiği gerçeğini de dikkate alırsak, Çok teşekkür ederim. Senin baban büyük ihtimal onun da babası.
Baseado em quanto tempo passou entre a última festa de fondue e... o nascimento da Gloria, e para não mencionar o facto de que o Sherman perdeu o interesse em sexo tradicional comigo, muitíssimo obrigada, existe uma possibilidade muito real de que o seu pai seja o pai dela.
Meredith'in annesi onu hiç istemedi ve babası onun yanında olacak kadar cesur olmadı.
A mãe da Meredith nunca a quis. E o pai dela nunca foi homem o suficiente para estar com ela.
Onun babasısınız.
Você é o pai dela.
Umursuyorsun çünkü artık babasının onun için ayırdığı para devreye girdi ve o babasının kanatları altından çıkmak istiyor.
- Já pode levantar o dinheiro do fundo e está decidido a fugir da sombra do pai.
Babasını buldu onun adı Anthony Cooper.
Ele descobre que o pai dele é este homem, com o nome de Anthony Cooper.
Sen onun kuzenisin, babası değil.
És primo dela, não pai.
Babası onun vücudunu hayatta tutuyor.
A Callie está presa aqui. O pai dela está a manter o corpo dela vivo.
ve lütfen futbol sahasında çenesini kapatmayan agresif bir babası olduğunu için onun eziyet çekmesine izin vermeyin.
Não o faça sofrer porque tem um pai muito agressivo, que não sabe estar calado no campo de futebol.
Dan beni davet etti, zaten Eric onun kardeşiyle arkadaş ve babası gerçekten süper bir adam.
O Dan convidou-me. O Eric é amigo da irmã dele e o pai dele é muito fixe. Fantástico.
Yargıç çocuğa ıslahhanede üç yıl vermiş, ama... babasını düşününce, bence hapishane onun için daha iyi olurmuş.
O juiz condenou-o a três anos num reformatório, mas... Considerando o seu pai, creio que a prisão tinha sido um negócio melhor.
Onun kızının vaftiz babası olduğumu biliyor musun?
Sou o padrinho da filha dele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]