Anahtar Çeviri Portekizce
15,242 parallel translation
- Güzel anahtar.
- Bela chave.
Şehrin anahtarı.
A chave da cidade.
Benim anahtarım çok daha büyük.
A minha chave é maior.
- Araba anahtarı içerde kalan ceketimdeydi.
As chaves do carro tinham ficado dentro do meu blusão, que estava no interior.
Anahtarı sakladığı yeri biliyordum ve o yüzden bir gün açtım.
Eu sabia onde ele escondia a chave, então, um dia, abri-a.
Anahtarı almam lazım!
Preciso das chaves.
Anahtarını alabilirsek buradan gidebiliriz.
Se conseguirmos tirar-lhe as chaves... vamos poder sair daqui.
- O anahtarı nereden aldın?
Onde arranjaste essa chave?
Anahtar boynunuzda.
Olhe aí a chave no seu pescoço.
Bir anahtar düşün ki en derinlerde gizleneni açığa çıkarıyor.
Imagina uma chave de destrava tudo o que está mais escondido.
Herkesin ruhu için sihirli bir anahtar gibidir.
É como uma... chave mágica para alma de...
Evinin anahtarını kaybetti. Bu yüzden onu gece alıkoydum.
Ele perdeu as chaves, e eu deixei-o dormir aqui.
Anahtarı aldığınızdan emin olun.
Certifica-te de que tens as chaves.
Ve çekmecelerden birinin kilidi ve anahtarı vardı.
Uma das gavetas tem chave.
Doğru anahtarı aldığına emin misin?
- Tens mesmo as chaves certas?
- İnan bana, bu doğru anahtar.
- Confia em mim.
Dört kilit var, başka anahtarın var mı?
Há quatro fechaduras. Tens as outras chaves?
Mavi anahtarı dene.
Experimenta a chave azul.
Uygun anahtarı bulamadım.
Tenho de encontrar a chave.
Tuvaletin anahtarı nerede?
Onde está a chave da casa de banho?
Derinin bir çeşit cırt cırt gibi olduğunu düşün bir tür kilit ve anahtar.
Imagine que sua pele funciona como Velcro, sob uma espécie de chave e fechadura.
Delmek için anahtar ve kilidi zayıflatması lazım ki, şarapnelleri çıkartabilelim.
Para cortá-la, ele precisa enfraquecer isso, para podermos remover o estilhaço.
Hepsinin anahtarı sende.
O Carl está no centro disso.
Yukarı çıktığında anahtarımı getir.
Traz-me a minha chave.
İstediğin anahtar burada patron.
Cá está a chave que pediu, chefe.
Bayan Burgess ev sahibi sana anahtarı verir.
A Sra. Burgess no alojamento, pode entregar-te a chave.
Anahtarı tak ve...
Coloca a chave na ignição, e...
Bu, zincirlerinin anahtarı.
É a chave das algemas.
Bir nevi anahtar olmalı.
Deve ser uma chave.
Kanın anahtar.
O teu sangue é a chave.
Dünyayı Şeytanlardan korumanın anahtarı orada, Sığınak'ta yatıyor.
Aparentemente, a chave para salvar o mundo dos demónios está lá, no Sepulcro.
Bedenin araç kanın anahtar.
O teu corpo é o recetáculo. O teu sangue é a chave.
Anahtarımı unutmayayım diye masanın üstünde bırakmıştım.
Deixei a minha chave na mesa para não me esquecer dela.
Birkaç anahtar bölgeler var, sizinde gördüğünüz üzere. Bu gerçekten bir genişlik katıyor.
Podem ver o ordenamento do espaço, que compreende vários pontos-chave e que cria uma extensão coesa.
Anahtarı alayım.
Vou buscar a chave.
Anahtar bu!
É essencial.
Annem anahtarını evde bıraktı. Harika.
A minha mãe deixou as chaves dela quando saiu.
Motosikletini almamı istemiyorsan anahtarı üzerinde bırakmasın.
Se não queres emprestar-me a tua moto não deveria deixar as chaves nela.
Anneme anahtarı getirmesi için bağırdım.
Gritei para a minha mãe trazer a chave.
Anahtarı da sende mi?
E alguém tem a chave?
Pekâlâ, anahtar olmasın, levye de iş görür.
Muito bem. Chave ou pé-de-cabra.
4 anahtarı bulup kıyameti önlemek için ve odadan kurtulmak için 3 saatiniz var.
Vocês têm 3 horas para encontrar as 4 chaves que vão prevenir o apocalipse e libertar-vos desta sala.
Eğer haklıysam, bunun içinde, birinci anahtar vardır.
Se eu estiver correto, aqui deve estar a chave número um!
4 anahtar bulmamız gerekiyor.
Precisamos de encontrar 4 chaves.
Hayır, diğer anahtarı buldum, ahmak.
Não, encontrei outra chave, seu burro.
Sadece 2 anahtarımız kaldı.
Só precisamos de mais duas chaves.
Pekâlâ, 3. anahtarı Scully sayesinde bulduk.
Encontrámos a terceira chave, graças ao Scully.
Anahtarını kullan.
A tua chave.
Bedenin araç kanın anahtar.
O teu corpo é o recetáculo.
Kanımın anahtar olduğunu söylüyordu.
Diz que o meu sangue é a chave.
Kanım anahtar.
O meu sangue é a chave.