English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Anladın mı

Anladın mı Çeviri Portekizce

22,844 parallel translation
Anladın mı? Hiçbir şeysin.
- Cala a boca!
Anladın mı?
Ouviste?
- Anladın mı?
Percebeste?
Saltanatından kalıntılar buluyorsak doğru yeri kazmıyoruz demektir, anladın mı?
Se estamos a encontrar relíquias do seu reinado, então não estamos no lugar certo, entende?
Hayley ve Burdick'in disko topunu neden hademenin odasına koyduklarını anladın mı?
Já chegaste à parte onde a Hayley e o Burdick organizam um baile nos arrumos do contínuo?
Demek istediğimi anladın mı? Evet aslında ben Brightborn'u oldukça ürkütücü buluyorum.
Acho esta coisa da Brightborn um pouco sinistra.
Anladın mı? Kafanı sallama.
Não, não acenes.
Eğer 20 dakika içinde dışarı çıkamazsam asıl kaynağınız asit banyosu yapacak. - Anladın mı beni?
Se não sair daqui a 20 minutos, a Original toma um banho de ácido, entendido?
Anladın mı?
Sabias?
Anladın mı?
Entendeste?
Benim bildiğim kadarıyla, belki de gerçek aşktır, anladın mı?
Não sei, pode ser amor verdadeiro, certo?
Anladın mı?
Percebeste?
Anladın mı?
Entendido?
Anladın mı Ofelia?
Estás a entender, Ofelia?
Hepsi bilgisayar destekli, anladın mı?
É tudo computadorizado, certo?
Olan buydu, anladın mı?
Foi isso que aconteceu, certo?
Anladın mı şimdi?
Percebes isso?
Ne anlama geldiğini anladın mı?
Percebes o significado?
Anladın mı?
Entendeste? ! - Não!
- Anladın mı? - Evet.
Sim.
- Anladın mı?
Ouviste-me?
Bayan Paulsen anladığım kadarıyla şuan Mike Ross tarafından doldurulmuş pozisyonun iş görüşmelerini siz ayarladınız.
Menina Paulsen, tanto quanto sei, tratou das entrevistas do Sr. Specter para o lugar ocupado pelo Michael Ross.
Anladın mı?
Entendes?
Anladınız mı?
Entendem isso?
İşte o anda o küçük, güzel kızın hayatında yerim olamayacağını anladım.
Soube, naquele momento, que jamais faria parte da vida daquela linda menina.
Onların ne yaptığını anladığımızı fark ettiklerinde enerjiyi kesip bütün iletişimi sonlandırdılar.
Quando perceberam que descobrimos isso, cortaram a ligação e as comunicações.
Anladığım kadarıyla, Taylor uyuşturucuyu nereden aldığını hala söylemedi.
Pelo que entendi, o Taylor ainda não disse onde é que conseguiu as drogas.
Hasarları azaltmak ve daha geniş topluluğu göstermek için yanlış adımlarımızın genişlik ve derinliğini anladığımıza bağlı olarak yönetmeliğin 4B bölümü, 7.maddesine göre bu kurula kendisini dağıtmasını öneriyorum.
Para mitigar os danos e mostrar à comunidade em geral, que entendemos a amplitude e a profundidade dos nossos erros, sugiro que este Conselho vote para se auto-dissolver, de acordo com a Secção 4B, Parágrafo 7 do Regulamento.
Size okuduğum bu hakları anladınız mı?
Entendeu os seus direitos?
Bu bakımdan, artık mevzuyu anladığımıza göre dünyanın ne kadar üzücü olduğunu fark ettiğimize göre başlayabiliriz.
Portanto, agora que já estamos contextualizados e que já percebemos o quanto o mundo não tem graça vamos a isto.
Anladınız mı?
Ouviram?
Yani neden onu size verme konusunda isteksiz olduğumuzu anladınız sanırım.
Pode entender porque estamos relutantes em devolvê-lo.
Takımın güç santralinde olduğunu nereden anladın?
Como é que seguiste a equipa até à central elétrica?
Ne olacağını anladığımızda iş işten geçmişti.
Quando demos por isso, era tarde demais.
- Bunlar gönderilecek, anladınız mı?
- Estas são para enviar, entendeu?
Tertemiz yapın, anladınız mı?
Limpem tudo, percebeste?
Anladığım kadarıyla Bay Lacau biz konuşurken tabut havaya maruz kalıyor ve içindekiler kaçınılmaz olarak bozuluyor.
Pelo que sei, Sr. Lacau, enquanto estamos a falar, o caixão permanece aberto ao ar. O seu conteúdo está inevitavelmente a deteriorar-se.
Seni bulduklarını anladım.
Sabia que te encontrariam.
Önemli olan Evie Cho'nun bize nasıl ulaşmaya çalıştığını anladım.
O que interessa é que acho que sei como é que a Evie Cho vai tentar apanhar-nos.
Evie de kesin olarak emekli edildi, anladığım kadarıyla. Yarın gideceğim.
- A administração reuniu e a Evie foi firmemente afastada, pelo que sei.
Sen hayatım bunu anladığın için buradasın.
Tu, minha querida, estás aqui porque percebes isso.
Nasıl olacağını anladığım zaman.
Assim que descobrir como.
Krater kısmını iyi anladım.
A cratera já percebo.
Aşağıda bir adamımız var, anladınız mı?
Temos um homem lá em baixo, percebem?
Nereye varmaya çalıştığını anladım galiba.
- Acho que estou a captar.
Zoom'u, Dünya 2'ye gönderme planı yaptınız, biliyorum ama bunu ben ve Wally olmadan yaptınız. Anladınız mı?
Sei que fizeram um pacto de manter o Zoom na Terra 2, mas fizeram isso sem mim e o Wally.
- Demek amacımızı anladın.
- Então... descobriste-nos.
Sonunda Çırak'ın ne demek istediğini anladım.
Compreendi finalmente o que quis dizer o Aprendiz.
- Anladın mı?
- Entendeste?
Anladın mı?
Sabes?
- Anladınız mı?
Perceberam?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]