English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bakmak yok

Bakmak yok Çeviri Portekizce

231 parallel translation
Bakmak yok.
Ei nada de bisbilhotar.
Bakmak yok.
Não vale espreitar.
Bakmak yok Smitty.
Não vale espreitar, Smitty.
Bakmak yok, tamam mı?
Sem levantares os olhos, está bem?
Şey, ben yokken bir paket gelirse, bakmak yok.
Se chegar um embrulho enquanto estiver fora, não espreites.
Şöyle çabucak. Öyle ezberleyecek kadar bakmak yok.
E depressa, não é para decorar.
Yukarıya bakmak yok, tamam mı?
Não olhe lá para cima, olhe para aqui!
Dokunmak yok, tadına bakmak yok, bahsetmek yok.
Não tocar, não provar, não falar.
Gizlice bakmak yok, efendim.
Não espreite, Alteza!
Oyunbozanlık yapmak ve bakmak yok.
Sem batota e sem olhar!
Bakmak yok, dostum.
Fecha os olhos.
Gözlerinizi yerde tutun. İleri veya yana bakmak yok!
Olhem para o chão, e não em frente ou para os lados.
Ve kar tanelerini düşün ve ay ışığını ve yavru kedilerin bıyıklarını... Bakmak yok!
E pensa em flocos de neve e raios de lua e bigodes de gatinhos...
Artık tehlikeli bir şekilde pencereden sarkıp saate bakmak yok.
Agora já não tem de voltar a inclinar-se perigosamente para ver as horas.
Gizlice bakmak yok.
Nada de espreitar.
Sen ve adamların bilin ki burası 4 Papaz değil artık. Çelik bir kapı ardına saklanıp kapı deliğinden bakmak yok.
Burt Lancaster, acabado de sair da prisão, descobre um mundo novo.
Onun gibi aptallara bakmak yok
Nem ter de olhar para falhados como ele
Göğüs dekoltesine bakmak yok.
Nada de olhar para o decote dela.
Bakmak yok.
Ninguém olha.
Bakmak yok.
Vá lá, nada de espreitar.
Ve ben burada yokken, tadına bakmak yok çocuklar.
Não aproveitem para provar.
Bakmak yok.
Não espreites.
Gozlerini kapa. Bakmak yok.
Fecha os olhos e nada de espreitar.
- Bakmak yok.
- Não espreites.
- Bakmak yok.
- Nada de espreitar.
Bu noktadan sonra, konuşma yok, notlara bakmak yok... istisna yok.
A partir de agora, não há conversa, auxiliares de estudo, ou excepções.
- Bakmak yok!
- Não vale espreitar.
- Tamam, topa bakmak yok.
- Ok, não olho para a bola.
Sana bakmak için kulübe gidiyordum. Bagaj sorunum yok.
Na verdade estava a caminho do club à tua procura.
- Gözlerini bağlayalım. - Biz demeden bakmak yok!
- Vamos vendar-te.
Okuldan sonra hiç vaktim yok. Çocuklara bakmak zorundayım.
Não há tempo depois da escola e eu tenho de tomar conta de miúdos.
Önüne koydukları yemek dolu tabağın altına bakmak istiyorsun ama... buna gerek yok.
Você quer olhar a bandeija, quando se coloca a comida na mesa. Você quer encontrar uma explicação quando ela não existe.
Bugün postaneye gideyim dedim, öylesine, ne var ne yok bakmak için.
Passei no correio hoje para dizer olá. Ver tudo.
Yok, Sadece yakıt tüketimine bakmak istedik.
Não, só queremos seguir o consumo de combustível.
Bakmak serbest, ama dokunmak yok.
Olhem, mas não se atrevam a tocar.
Yine de, kimseye karşı tepeden bakmak burun kıvırmak veyahut kaş çatmak yok.
Mas, não quero ver ares de superioridade ou desprezo!
Bakmak var, dokunmak yok.
Ver não é tocar.
Bakmak yok.
Nada de espreitar!
Bakmak var, dokunmak yok.
Falo em olhar, não em tocar.
- Bakmak ve dokunmak yok. Biz hırsız değiliz.
- Sim, não se pode nem olhar nem tocar.
Bakmak yok!
Não espreites!
Seni öldürdükten sonra, diğer gördüğüm beyinler ile arasında fark var mı yok mu diye beynine bakmak zorunda kalacağım.
Depois de te matar terei que ver o teu cérebro para ver se ele é diferente de outros cérebros que já tenha visto.
Ama bu sistemin içinde bir çok hayat yok edildi. Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım.
Mas muitas vidas foram destruídas por este sistema e acredito que, nos anos vindouros, o meu testemunho será considerado pelo que significa e que não terei de recordar este dia com remorso.
Ve bu, yüzünü gözünü oynatmak dil çıkarmak, şaşı bakmak tavşan kulağı çıkarmak yok demek.
E eu quero dizer sem careta nenhuma lingua, nenhum olho cruzado Sem chifre.
- Sadece şu olmadan nasıl göründüğüne bir bakmak istiyorum. - Hiçbir şey yok.
Nadinha.
Bu listede "Pago Pago" ve "provolon" yok, eğer bakmak isterseniz buyurun.
" "Pago Pago" "e" "Provolone" " não está nesta lista, se verificarem.
Bakmak yok.
Sem espiar.
Bakmak isterseniz diye belgelerin kopyalarını almıştım. - Oh, gerek yok!
- Eu tenho cópias dos documentos, se os quiser rever.
Ve çıplak bebeklik fotoğraflarıma bakmak da yok.
E nada de olhar para as minhas fotografias de quando era bebé.
Kendilerine bakmak için hiç zamanları yok.
Não têm tempo nem para olhar por eles.
Üzgünüm ama, kurtulup kurtulamadıklarına bakmak için zamanımız yok.
Lamento... Não podemos ir ver se eles estão entre os sobreviventes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]