Başka yok Çeviri Portekizce
15,794 parallel translation
- Kıçtan başka yok.
- Só encontro cu.
Başka birinin ölmesine gerek yok.
Ninguém tem de morrer.
Bir de ölüler için bir bıçağım ; başka bir şey yok.
E uma faca para os mortos, nada mais.
Onu bir hücreye tıkacağız ve Washington olsun gazeteciler olsun herkes görecek ki bu büro kadar kamu yararını savunan başka kimse yok.
Vamos colocá-lo numa cela e todos vão ver. Em Washington, na imprensa. Não há melhor defensor do público do que este gabinete.
Başka zaman yapma imkânımız yok mu?
E remarcarmos?
Tam versiyonu şu an elimizde. Başka kimsede yok.
Só nós temos a versão completa.
Başka bir şey yapmana gerek yok.
Não tens de fazer nada.
Seni rahatsız etmek istemiyorum ama soracak başka kimsem de yok.
- Não quero maçá-la, mas não tenho mais ninguém a quem pedir.
Başka kimsem yok.
Não tenho mais ninguém.
Kızımın hayatının bundan başka bir anlamı yok muydu gözünde yani?
A vida da minha filha não significava mais do que isso?
Senden başka umursayacağın kimse yok.
Basicamente não tens dono.
Elise, şu anda başka seçeneğimiz yok.
- Agora não temos alternativa.
- O zaman başka seçimimiz yok.
Então não temos alternativa.
- Ama başka şansın yok.
- Mas não tem outra escolha.
Başka yolu yok.
Sem rendição.
- Çünkü başka seçeneğimiz yok.
- Porque não há outra alternativa.
Size yardım edecek başka biri, gidecek bir yeriniz yok.
Não há mais ninguém para a ajudar. Não tem para onde fugir.
Sorucak başka bir sorum yok.
Eu não tenho mais nada para perguntar.
Başka bir şey yok.
Nada mais.
Burada senden, benden ve Tanrıdan başka kimse yok.
Não há ninguém aqui exceto você eu e Deus.
Görüyorsun işinin olması için başka çare yok...
Essa não é a maneira de fazer as coisas.
Ah Homer, bilmeni isterim ki taze çıkmış bir yumurtanın tadı başka bir şeyde yok.
Homer, de certeza que sabes que não há nada mais saboroso do que um ovo fresquinho.
- Bu konuda anlaştık. Başka yorum yok.
- E sem comunicações.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Não posso fazer mais nada. Altura :
Başka seçeneğin yok.
Não tem outra opção.
- Başka seçeneğim yok.
- Não tenho escolha.
Ten rengimi değiştiremeyeceğime göre... ilk olmaktan başka çarem yok.
E não posso mudar a cor da minha pele. Portanto, a minha única hipótese é ser a primeira.
Başka bir şey yok.
Depois, nada. Não sei.
Başka kaset yok.
Não há mais cassetes. O quê?
Beni seviyorsan kararımı desteklersin çünkü başka destekleyenim yok.
Se me adoras, vais apoiar a minha decisão de ter este bebé. Porque mais ninguém vai.
Annesi hapiste ve elimizde başka akraba bilgisi yok.
A mãe dele está presa, e não temos registo de outro familiar.
Yok, aklıma başka bir şey gelmedi.
É tudo o que me vem à cabeça.
Başka kurs yok Reese.
Não há outra aula, Reese.
Kana susamaktan başka çaremiz yok!
Temos de ser sanguinárias ou mais nada!
Cazibenden başka hiçbir şeyin yok ama.
Só charme e nada mais.
- Cazibenden başka hiçbir şeyin yok ama.
- Charme e nada mais.
Bunun için de hikâyenizde başka eksik olmadığından emin olmak zorundayım. - Yok.
Para isso, preciso de ter a certeza que não há mais pontas soltas.
Beslenmek için değil, intikam için değil. Bulduğu hayata son vermeğe meyilli olmasından başka herhangi bir mantıklı sebebi yok.
Não por sustento, não por vingança, não por nenhum impulso racional, a não ser o de acabar com a vida onde quer que a achasse.
Başka çarem yok.
Tenho que entrar.
Hastanenin morgunda yer kalmadı ve kasabada Eichen'dakinden başka uygun morg yok.
O hospital esgotou os seus gavetões frigorificos e Eichen é a única com uma morgue legal no condado.
- Başka kimse yok.
Não há mais ninguém.
- Başka? - Yok bir şey.
- O que mais?
Başka çarem yok çünkü.
Não tenho outra opção.
Başka olmak istediğim yer yok.
Não queria estar noutro lugar.
Benim olmam gereken başka bir yer yok.
Não tenho mais nada para fazer.
Beni bu dünyada daha mutlu edecek başka hiçbir şey yok.
Nada neste mundo fazia-me mais feliz que isso.
Soracak başka sorum yok Sayın Yargıç.
Sem mais perguntas, meritíssima.
Başka sorum yok Sayın Yargıç.
Sem mais perguntas, meritíssima.
Burada paparazzilerden başka psikopat yok.
Não há nenhum psicopata aqui além dos paparazzi.
Aklını puslandıran başka bir adama ihtiyacın yok.
Não precisas de outro homem a confundir-te.
- Aklını bulandıracak başka birine ihtiyacın yok senin
Não precisas de outro homem para atrapalhar a tua mente.
başka yok mu 20
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73