English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Başını kaldır

Başını kaldır Çeviri Portekizce

391 parallel translation
Gerçi bir an için, başını kaldırıp konuşacak gibi oldu. Ama o sırada horoz ötünce hemen kaçtı.
Dir-se-ia que levantou a cabeça para falar, mas então o galo cantou.
Başını kaldır. Hangi ucundan olursa olsun, güneşe gülümse.
" Levanta a cara, de qualquer lado que esteja
Başını kaldırınca..... Peder Logan'ı fark ettim.
Quando a pessoa levantou a cabeça, reconheci o Padre Logan.
Biraz başını kaldır.
Cabeça um pouco para cima.
İşten başını kaldırıp eğlenmiyorsun hiç.
Só trabalho, nada de divertimento, sabe.
Bir dakika! Başını kaldır! Şuraya bak.
Um instante, um instante apenas.
Başını kaldır Michael.
Levante a cabeça, Michael.
Başını kaldır...
Levanta a cabeça.
Başını kaldır, oğlum.
Cabeça erguida, rapaz.
Başını kaldır, Behounek.
Levanta a tua cabeça, Behounek.
Başını kaldır Marie.
Mantenha a cabeça erguida. Estou indo.
Ufuklara doğru başını kaldır.
" Você levantou sua cabeça em direcção ao horizonte.
Başını kaldır!
Levanta a cabeça!
Başını kaldır, gülümse.
Levanta a cabeça um pouco e sorri.
Başını kaldır!
Acorda!
Başını kaldır ve dik tut!
Levanta a cabeça e olha para o céu!
Başını kaldır.
Levanta a cabeca.
Ellerini başının üstüne kaldır.
Levante as mãos por cima da cabeça.
- Baba, sanırım başınıza kaldım.
Bem, Sr. Harding, acho que estamos unidos para sempre.
Başınızı kaldırın.
Mantenham a cbeça erguida.
Başınızı kaldırıp Tanrının kirlenmemiş gerçeğine bakın.
Ergam os olhos e vejam a verdade abençoada por Deus.
Çeneni kaldır. Başın dik olsun.
Fique com a cara erguida e bem direita!
Kaldır şu başını!
Levanta-te, levanta-te.
Sonunda bir kaldırım prensesi olmak istemiyorsan, Montmartre'da böyle başı boş takılmamalısın tatlım.
Se fosse a ti não ficava por Montmartre, não tarda, acabas no passeio.
- Dinle, Jimmy... Başının belâya girmesini istiyorsan kaldır telefonu, durma ara onu.
- Ouça, Jimmy... se se quiser meter em água quente... tudo o que tem a fazer é pegar o telefone e fazer-lhe uma chamada.
Şimdi ellerinizi başınızın üstüne kaldırın.
Agora, levante as mãos acima da sua cabeça.
Sadece başınızın üzerine kadar kaldırın, Bay Keller, ve serbestçe yere bırakın.
Leve-a, simplesmente, acima da sua cabeça, Sr. Keller, e, alegremente, deixá-la cair para o chão.
Kaldır başını, Vera.
Levanta a cabeça, Vera.
Marcello, başını kaldır lütfen.
- Levanta um pouco a cabeça.
- Başınızı kaldırın ve denize bakın, lütfen.
Levanta a cabeça e olha para o mar, por favor.
Bayılmadan önce başımı kaldırıp baktım, tepedeki kapağın üstündeydi.
Pouco antes de desmaiar, olhei para cima e lá estava ela no alçapão.
Kaldırın başınızı!
Levantai vossas cabeças!
Kaldır başını oğlum.
Cabeça para cima, rapaz.
Bir şey koyun, başını havaya kaldırın.
Põe algo... espere, levanta-o.
Ortalığı ayağa kaldırınca ödüllendirileceğini sanırsın. Başını okşayıp sana çok iyi bir çocuk olduğunu söylerler.
Julgas que te vão dar os parabéns por isso, e que te vão dizer que fizeste muito bem?
Müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp.
Amarre o cliente, aperte um botão, levante-o, vire-o de ponta cabeça deixe o cabelo cair e click, click.
Ne bu? Kaldır şunu. Başın daha büyük belada.
O que está a fazer?
Ön sıranın köşesinde otururdu. Böyle bir olay yaşandığında, eğer ona göz ucuyla bakar ya da bakışlarını yakalarsanız kaşlarını yukarı kaldırır ve güler gibi başını sallar. O anda gülümsememek hayli zordur.
Ele estava sentado num canto, na primeira fila, e se olhássemos para ele durante um incidente destes, ele erguia a sobrancelha e abanava a cabeça de forma bem disposta e era muito difícil não lhe sorrir também.
Lucien, başını kaldır!
Lucien levante a cabeça!
Lütfen ellerinizi başınızın üstüne kaldırın.
Levantai bem as mãos, por favor.
Başını kaldır.
Levanta a cabeça.
Orada, Tiberius'un kadın, erkek köleleriyle ve kendisiyle öyle hayvani, öyle iğrenç ahlaksız davranışlara maruz kaldım ki tek başına fahişelik, bununla kıyaslandığında, ibadet gibi kalır.
E lá fui submetida a... a actos... tão abominavelmente imundos... em obscenidades tão animalescas... com ele e com os seus escravos, de ambos os sexos, que a mera prostituição, parece uma bênção comparada com o que aconteceu.
Bundan kısa süre sonra Beyaz Saray Basın Sekreteri Ronald Ziegler Washington Post tarafından sert bir saldırıya maruz kaldı.
Pouco depois... o secretário de lmprensa da Casa Branca... atacava o Washington Post.
Başını biraz kaldır da, yüzünü yandan göreyim.
Erga um pouco a cabeça e deixe-me ver a sua cara de perfil.
Başını yukarıya kaldır.
Tenta levantar a cabeça.
Başını kaldır.
Levanta a cabeça, sacana.
Sonra başının üzerine kaldır.
Tenta. E depois balanças em cima da cabeça.
Başının üzerine kaldır.
Balança sobre a cabeça.
Lütfen pasaportlarınızı çıkarıp baş seviyesine kaldırın.
Por isso, tirem-nos e segurem-nos acima da cabeça.
Ayağını kaldır ve tekrar yere bas Şaban!
Assenta bem os pés, Pyle!
Hayır, şimdi bak... Onu gördüğünden şüphem yok, ama onu gördüğünde gerçekten ne oldu, o kadar korktun ki kıymetli 10 viteslini dur işaretine çarpıp, başınıda kaldırıma çarptın ve olasılıkla onu çok korkuttun!
Não, escute... não duvido de que o tenha visto... mas o que aconteceu de verdade quando você o viu... é que assustou-se muito e caiu da sua adorada bicicleta... contra o sinal de pare, batendo sua cabeça... e provavelmente deu um susto enorme nele!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]