English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir arkadaş

Bir arkadaş Çeviri Portekizce

27,083 parallel translation
Evet, dün gece eski bir arkadaşım uğradı. Dody.
Sim, uma velha amiga esteve aqui ontem à noite.
İyi bir arkadaş mı?
Um bom amigo?
Bugün bir arkadaşımdan kazık yedim.
Uma amiga lixou-me hoje.
Burada bir arkadaşın var.
Tendes um amigo aqui.
Benim için gerçek bir arkadaş oldun, Bash.
Foste um verdadeiro amigo para mim, Bash.
Benden, Protestan bir arkadaş olarak Mary'nin Katolik destekçilerini engellediğinde onu desteklememi istiyor.
E ele está a pedir-me, como Protestante, que o ajude a apoiá-lo quando os seguidores Católicos da Maria resistirem.
Yolculuk boyunca bir arkadaş faydalı olabilir.
Dava-me jeito um amigo na jornada que tenho pela frente.
Eski bir arkadaşımız bize geri katıldı.
Uma velha amiga voltou a juntar-se a nós.
Ortak bir arkadaş vasıtasıyla.
Através de uma amiga comum.
Bir zamanlar bir arkadaşım bana ; "ilk baş işleri batırman gerekir, ki ikinci sefer yoluna sokabilesin." demişti.
Um amigo meu disse-me uma vez que às vezes erramos na primeira vez, para acertar na segunda.
Iyi bilirsin, o muhtemelen düşündü. Eğer eski bir arkadaşı için adım hakkında iyi hissederdim söyledi.
Bem, você sabe, ela provavelmente pensou que você se sentir bem sobre a intensificação de um velho amigo.
Ama bir arkadaş, bir yoldaş olarak...
Mas, bem, como companhia, como companheiro...
Bir arkadaşımla birlikte Morrisania'da bomba gibi bir restoran açıyoruz.
Sabes, eu e um amigo vamos abrir um restaurante em Morrisania e vai ser o máximo.
Yine de, bir arkadaşının Macar silahıyla vurması, tehlikeyi haber vermesi için oldukça iyi.
Mas é bom recordar o perigo de bater nos amigos com armas húngaras.
Bir arkadaşım.
É uma amiga.
Bir arkadaşımı getirmemde sakınca yok, değil mi, Bay Grant?
Não se importa que eu tenha trazido um amigo, pois não, Sr. Grant?
Onu yatıştıracağım çünkü ben konuşacak birine ihtiyacı olunca yanında olacak değer veren, nazik bir arkadaşıyım.
Vou confortá-la, porque sou um amigo cuidadoso e decente que vai estar lá quando precisar de alguém para conversar.
T.J.'in senin gibi bir arkadaşı yok.
O TJ não tem um amigo como tu.
Kim aradı? Şarap satıcısı bir arkadaşım.
- Era um amigo representante de vinhos.
Üç gün önce Bauer Tıp Merkezi'nde çalışan bir arkadaşım telefon etti. Seattle'ın dışında askeri bir tesis.
Há três dias, recebi uma chamada de um colega na Bauer Medical, uma instalação militar nos arredores de Seattle.
İyi bir arkadaş beni dinlerdi.
Um amigo iria ouvir.
İyi bir arkadaş- -
Um amigo não iria...
İyi bir şey yaptığımı sandım. İyi bir arkadaş olmaya çalıştım. Yemin ederim kötü bir niyetim yoktu.
Achei que estava a ser uma boa amiga, e juro que estava.
Bir arkadaş olarak şunu da söylemeliyim ki bu oda birkaç tane dokunmatik ekranla daha güzel görünebilir.
Embora, como amigo, tenho de dizer, este quarto ficava melhor com alguns quadros.
- Lütfen girin. Tanımadığım bir muhbir tarafından kazıklanmayı beklerim ama arkadaşım olması gereken birinden beklemem.
- Sabes... esperava ser enganado por um informador desconhecido, mas não por alguém suposto ser minha amiga.
Seni takip etmek için arkadaşım olan Malcolm'dan bir GPS ödün aldım.
Para vigiar-te, pedi emprestado um GPS de um amigo, Malcolm.
İki insanın, iki iş arkadaşının özel müzakare yapamayacağı bir yerde mi çalışıyoruz?
trabalhamos num ambiente onde duas pessoas... Dois colegas... não possam conferenciar em privado?
Ne zama dışarı çıksam beni askı takmam için zorluyor çünkü Elks Lodge'daki arkadaşı başka bir askere muamele çektiğim için gönderildiğimi öğrenecek diye ödü kopuyor.
Até me deu uma facha para andar de braço ao peito, porque fica petrificado dos seus amigalhaços do bar descubram que eu vim para casa por ter feito um broche a um soldado.
Özellikle de bir iş arkadaşıma.
Especialmente por um colega.
O hâlde kötü arkadaş seçimim yüzünden beni dışlamak mı yoksa tüm paramı almak mı daha iyi bir fırsat?
Que melhor oportunidade de me fazer pagar pela minha má escolha de amizades do que ficar com o meu dinheiro?
- bir erkek arkadaşım var. - Tanrım. Duyması bile moral bozuyor.
Céus, parece ser atormentador.
Başlangıçta genç bir erkekken sınıf arkadaşınızla homoseksüel bir deneyim yaşadığınızı söylemişsiniz. - Bu beni nereye koyar?
Na sua entrevista, falou de ter uma experiência homossexual na sua juventude com um colega de escola.
Bak, Betty, biz eski arkadaşız, Helen da harika bir kızdı ama bu çılgınlık, bunu yapamam ben.
Ouve, Betty, somos velhos amigos, e a Helen, ela era uma boa miúda, mas isto, isto é... de loucos. Não posso fazer isso.
Arkadaş olarak kalsak bir şey olur mu?
Não seria algo se acabassemos como amigos?
O ve arkadaş olduğu başka bir kaçak olan Sam Meckler bir gece aşırı soğuk olunca Antonia'yı aramış. Evet.
Ele e outro fugitivo amigo dele, o Sam Meckler, ligaram para um número de ajuda quando a temperatura desceu.
Çalmaya ilk başladığımda bir sürü müzisyen arkadaşım vardı.
Quando comecei a tocar, eu tinha amigos músicos.
Sırada bir sürü insan var bu yüzden erkek arkadaşının uf olmuş ayağını alıp oturmaya ne dersiniz?
Bem, há montes de pessoas à frente de vocês, então por que não pegas no dodói do teu namorado e sentas-te?
Max ve arkadaşı Caroline, bir tatlı barı açmak üzereler.
A Max e a parceira dela, a Caroline, vão abrir um bar.
Hücre arkadaşından başka bir şey değildik.
Não éramos mais do que companheiros de cela.
Çok iyi bir ev arkadaşı.
Ele é um óptimo colega de casa.
Çok iyi bir ev arkadaşı olduğunu söylemiştim.
- Melhor colega de casa.
Kız arkadaşının kendi evi ver ve çok iyi bir aşık olduğu belli.
Tem uma namorada com casa própria, e, claramente, um apetite sexual intenso.
Usta Jiang dedi Benden bir kese almaya çalışan kim Tam olarak ihtiyacım olan arkadaşım.
Mestre Jiang disse que quem tentar tirar-mr a mala é exactamente a companhia de que preciso.
Sizin ve arkadaşınızın, ellerinizi bilgisayarın uzağında bir yerde masaya koymanızı istiyorum.
Quero que ponham as duas as mãos na mesa e longe do portátil.
Yani, bir sürü havalı arkadaşın var artık.
Quero dizer, agora tens amigos tão fixes.
Askeriyedeki adamı ara ve kendine bir erkek arkadaş edin.
Chame o seu homem do exército de volta e tenha o seu próprio namorado.
Gardiyana para ödeyip, kendisini benim oda arkadaşım gibi gösterdi sonra bir baktım hapishanedeki tüm mahkumlara nişanlımın fotoğraflarını vermek üzere.
Pagou a um guarda, fingiu que era meu colega de cela. Em seguida, está prestes a entregar fotografias da minha noiva a todos os prisioneiros desta prisão.
Eğer onun minik erkek arkadaşı da buralarda gözükürse ona da bir güzel sokarım.
Se o namoradinho dele aparecer por cá, certifico-me que me entendo com ele.
Aynı soyadlı başka bir oda arkadaşıymış.
É um prisioneiro diferente, com o mesmo apelido.
Orada bir sürü arkadaşım var. Bu kadar uzun sürmemeliydi.
- Não devia demorar tanto tempo.
Üstelik bunu arkadaşın olan bir doktora yaptın. Bu çatı altında. Benim hastanemde.
Fizeste isso a outra médica, debaixo deste tecto, no meu hospital.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]