English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir gün

Bir gün Çeviri Portekizce

46,569 parallel translation
Hayatta olmak için müthiş bir gün, Senatör.
Um bom dia para estar vivo, senador.
Kanepenizde bulduğum paralar sağ olsun düşündüğümden bir gün fazla.
Graças às moedas que encontrei no teu sofá, um dia a mais do que esperava.
Kız bir gün bunu görmek isteyecek.
Um dia ela vai querer ver isto.
Anlıyorum ama bu onlar için özel bir gün.
Eu percebo, mas é um dia especial para eles.
Bir gün, kimse kimin iyi kimin kötü olduğunu ayırt edemeyecek.
Um dia, ninguém vai conseguir distinguir quem é bom ou malvado.
Bir gün pek çok ortak noktamız oluyor ertesi gün sıfırdan başlıyoruz.
Num dia, temos muito em comum, no dia seguinte, é como se tivéssemos que recomeçar.
Umarım beni bağışlarsın böylece bir gün buna gülebiliriz, tıpkı saçını kötü bir şekilde kestiğim günkü gibi.
Só espero que possas perdoar-me para que possamos rir disto, como fizemos com aquele corte de cabelo.
- Bir gün herkes anlayacak.
Um dia, vão entender-me.
Bir gün başımıza felaket gelecek demiştim size!
O que vos disse? Eu sabia que algo ia acontecer.
- Bir gün ne olacağımı mı?
- Aquilo que poderei ser um dia?
- Bir gün ne olacağım mı?
- Ao que me poderei tornar?
Ardından bir gün ayrıldım ve yola devam ettim.
Então um dia dei um clique e saí de casa.
Bizden bir gün öndeler.
Eles têm um dia inteiro de avanço.
Fena bir gün değil mi bugün?
Não foi um dia desgraçado?
Sen bir gün herkesin dönüşeceği şeysin.
És aquilo em que todos se tornarão, um dia.
Sonra bir gün polis geldi onlar da kaçtı.
Então, um dia, a polícia apareceu e eles fugiram.
Affedersin, ben... Kötü bir gün geçiriyorum.
Desculpe, estou a ter um dia não.
Bir gün size gelip Megan-Ann'in izdivacına talip olabilirim.
Um dia posso vir a pedir-lhe a mão da Megan-Ann em casamento.
Tuhaf şey, bir gün % 100 emin oluyorsun, ertesi gün...
É tão estranho, um dia podes estar a 100 %, no próximo...
Onunla sadece bir gün oynadı.
Bem, ele brincou com ele durante um dia!
Bir gün köpek balığı olacaksınız!
Um dia, serão tubarões!
Çok tuhaf bir gün.
- Foi um dia tão esquisito.
Eğer aynı günü tekrar tekrar yaşayacaksam o günün değerli bir gün olmasını isterim.
Já que ia reviver o mesmo dia vezes sem conta, queria que valesse a pena.
Acaba bir gün bana da öğretir misin?
Espero que um dia, talvez me possas ensinar?
Bir gün Roxy veterinere gitti. Ve bir daha geri dönmedi.
Um dia, a Roxy foi ao veterinário e nunca voltou.
Seni kendimden uzaklaştırdım ve dünyaya kızgındım. Şunu bil ki, bunu yaptığım için pişmanlık duymadığım tek bir gün yok.
Não, eu afastei-te e estava muito zangado com o mundo e só quero que saibas que não se passou um dia em que não me tivesse arrependido por isso.
Derken bir gün oluverdi.
De um dia para outro consegui.
Uzun bir gün oldu. - Daha sabah Mike.
Ainda é tão cedo, Mike.
Ama bir türlü anlamadığın, nihayetinde bir gün kafanı kesecek celladı besleyen sensin.
Mas aquilo que não compreendes é que foste tu quem criou o carrasco que virá atrás de ti.
- Onunla daha bir gün geçirdin!
- Eu tinha um dia com ele!
Boktan bir gün oldu, biliyorum.
Foi um dia tramado, eu sei.
Kötü bir gün geçiriyor.
Ele está a ter um mau dia.
Sadece bir gün seyahat etmek istediğimi söylüyorum.
Só queria dizer que adorava viajar um dia.
Eminim bir gün edeceksin.
Aposto que vai adorar.
Eskiden kötü bir gün, sadece kötü bir gündü.
Bons tempos em que um mau dia era só um mau dia.
Bir gün cevabını birlikte bulmayı umut ediyorum.
À qual espero que um dia possamos ter a resposta.
Bu bir gün oldu.
Isto foi um dia.
Yarın büyük bir gün var, ha?
Temos um grande dia amanhã, né?
14 gün sürecek bir müsabaka düzenleyen ve kendisi de gladyatör olarak görev alan Commodus
Montando 14 dias de jogos e sendo o protagonista, como gladiador,
Bunu okuduktan sonra, birkaç gün önce mecliste elektrik üretim tesisleri için özel bir yasa çıkarılması konusunda yaptığın baskı aklıma geldi.
Este relatório fez-me recordar uma das leis que aprovou há uns dias. A Lei do Desenvolvimento de Centrais Elétricas foi incentivada por si.
Risk göz önüne alındığında dört yüz bin dolar kısmen az bir para ve yakalanmadan sadece 34 gün dayandı.
Quatrocentos mil dólares são uma recompensa baixa, comparada com o risco, e esteve apenas 34 dias a monte.
Yatağa gittiğinizde normal bir model olduğunuzu hayal edin Ve bir gün, uyandığınızda siz de bir modelsiniz Ben her zaman ilk kanatlarımı hatırlayacağım
Imagina ires para a cama sendo uma modelo normal, então um dia acordas, e és uma Angel.
Ama her geçen gün beni müthiş tatmin edici olacağını bildiğim bir katarsise daha çok yaklaştırıyor.
Mas cada dia estou mais perto do que eu sei que será uma catarse muito satisfatória.
O gün Bauru'da herkese bunun bizim bir parçamız olduğunu gösterdin.
Naquele dia de volta em bauru mostraste a que eles são parte de nós.
Anılarım beni her gün yerle bir ediyor.
As minhas memórias lixam-me todos os dias.
Buranın ekibimin, hiç soru sorulmadan birkaç gün ortadan kaybolması için mükemmel bir yer olduğunu duydum.
Ouvi dizer que este era o sítio ideal para a minha equipa desaparecer por uns dias, que não faziam perguntas.
Jalapeño diye bir oda arkadaşım var. Penisinin ucuna gülen surat dövmesi yaptırmış, böylece işediğinde gün ışığı kusuyormuş gibi görünüyor.
Partilho um quarto com um homem chamado Jalapeño que tem um rosto sorridente tatuado na ponta de pénis para quando mijar parecer que está a vomitar sol a brilhar.
Sen bir cankurtaransın, Mitch. İşin tüm gün kulenin tepesinde oturmak. Çünkü orası güce sahip olduğun tek yer.
É um nadador-salvador, Mitch, que passa o dia na maldita torre dele, porque é o único sítio onde ele tem algum tipo de poder.
Çok güzel bir gün.
Está um dia lindo.
Ancak geçmiş, gün her doğduğunda ardımızda bıraktığımız bir rüya.
Mas o passado é um sonho do qual acordamos a cada nova manhã.
Bir keresinde 365 gün aynı ayakkabıları giymiştim.
Houve uma altura em que usei Crocs durante 365 dias seguidos, portanto...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]