English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir şey

Bir şey Çeviri Portekizce

387,304 parallel translation
Garip gelecek ama bir şey istemediler.
Por estranho que pareça, não queriam nada.
Benimle, arkadaşlarımla ya da ailemle ilgili bir şey bilmiyorsunuz.
Não sabe nada sobre mim, os meus amigos ou a minha família.
Siz lağım faresinden başka bir şey değildiniz!
Não eram nada além de ratos a viver num esgoto!
Elimde sana ait bir şey var.
Tenho algo que lhe pertence.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Não fizeste nada de mal.
Bunların dışında bir şey yok.
Além disso, nada.
Marta, hatırlamana yardımcı olmak için bilişsel görüşme adında bir şey denemek istiyorum.
Marta, quero tentar ajuda-la a lembrar fazendo algo chamado "Entrevista Cognitiva".
- Evet. Eve gitmeye başladığında sıradışı bir şey fark ettin mi?
Reparou em algo estranho quando começou a conduzir?
Eve varmak üzeresin ve sonra bir şey oluyor.
Estava quase a chega a casa e... Aconteceu alguma coisa.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Não fez nada de errado.
Bir şey tetikler diye yaraya da bastırıyorum ama olmuyor, yemin ederim doğruyu söylüyorum.
Continuo a pressionar o corte para ver se surge alguma coisa, mas não me lembro de nada. Eu juro, estou a dizer verdade.
Eğer bir şey hatırlarsan önemsiz de olsa beni ara.
Se lembrar de alguma coisa... Mesmo que pareça pouco importante, ligue-me.
Kesik hakkında başka bir şey hatırlıyor musun?
Lembra-se de mais alguma coisa sobre como fez esse corte?
Neela, saldırgan hakkında bir şey hatırlıyor musun?
Neela, consegue descrever alguma coisa sobre o seu agressor?
Colton Davis ismi senin için bir şey ifade ediyor mu?
O nome Colton Davis significa algo para si?
Saldırgan sana bir şey söyledi mi?
O seu agressor disse-lhe alguma coisa?
İkisi de bir şey dediğini duymuş, - muhtemelen farklı bir dilde.
E ambos ouviram-no a gritar algo, talvez num idioma diferente.
Bir şey yapmayacak mısın?
Não vai fazer nada?
Isla Vista, California'daki katliamcı Elliot Rodger da manifestosunda benzer bir şey demişti.
Elliot Rodger, o atirador em massa em Isla Vista, Califórnia, escreveu algo semelhante no seu manifesto.
Milos'tan bir şey çalmadım.
Eu não roubei o Milos.
Öyle bir şey olmayacak.
- Isto não funciona assim.
Bir şey demedim.
- Eu não disse...
Buradayken kütüphaneye erişemezsin, o yüzden istediğin bir şey olursa söyle, ben veririm.
Não tens acesso a biblioteca enquanto estiveres aqui, então se quiseres algo, avisa-me. Eu arranjo.
- Eğer yardım için yapabileceğim bir şey varsa...
Se puder fazer alguma coisa para ajudar...
Bir şey bulmuş olabilirim.
Talvez eu tenha qualquer coisa.
Lisa, evdekilere bir şey diyor musun?
Lisa, tens algo a dizer para o pessoal lá em casa?
Jüriyle yargılanma diye bir şey yok.
Não existe julgamento por um júri.
Jane'in kıskanmasına sebep olacak bir şey var mıydı?
Houve alguma razão para a Jane ficar com ciúmes?
Jane ve Kathy'e zorla bir şey yaptırılıyorsa...
Se a Jane e a Kathy estavam a ser coagidas,
Gretchen, pişman olacağın bir şey yapma.
Gretchen, não faças nada de que te possas arrepender!
Artık fotoğraf diye bir şey var.
Já existe fotografia.
Russ'tan laf açılmışken, burada bir şey bıraktı mı?
Por falar no Russ, ele deixou cá alguma coisa?
Tamam ama saçma bir şey deneme sakın!
OK, mas não tentes nenhuma gracinha!
İzlemek istediğiniz eğitici bir şey var mı?
Não há nada educativo que queiram ver?
Bir şey yapınca ağlamaya başlarlar.
Faz-se algo e começam a chorar.
Bu nasıl bir şey, bilmiyorum bile.
Nem sei o que isso é.
Keri'nin toksin testinde garip bir şey buldum.
Tenho algo estranho no exame toxicológico da Keri.
Ölüm sebebi kafasına aldığı darbe, bu da balkondan düşmesiyle uyumlu, ama ölüm sonrası yaraları yüzünden şüpheliyle ne kadar boğuştuğuna dair bir şey diyemiyorum.
A causa da morte é trauma contundente, consistente com ser atirado de uma varanda, mas infelizmente, os ferimentos post-mortem estão a dificultar-me a confirmação da extensão da luta com o suspeito.
Jack, burada yakın ilişkide olduklarını gösteren bir şey yok.
Jack, não há nada aqui que confirme ou negue uma relação íntima entre os dois.
Ayrıca ilişkilerinin trajik değişimine dair bir şey de yok.
E não há nada que diga porque qualquer relação que tivessem acabou de maneira tão trágica.
- Bir şey isteyen var mı?
Alguém quer alguma coisa?
Bence bir süre bir şey paylaşmasak iyi olacak.
Acho que é melhor evitar conversamos por enquanto.
Bir şey bulmuş olabilirim.
Acho que encontrei uma coisa.
Ama şöyle bir şey var, eğer beni bırakmasaydın eve dönemezdim.
Mas o que é maluco, é que se não me deixasses, eu não teria ido para casa.
Delgado'nun işi KUP'nin siber güvenliğini geliştirmekti, ya görmemesi gereken bir şey gördüyse?
A função do Delgado era principalmente melhorar a segurança de rede na KNP. Talvez. E se ele se deparou com algo que não devia?
Ve tabii ki üzüntünü belli etmeyebilirsin, ama duygularını açıp kapamanın öğrenilebilecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
E, claro, podemos por uma cara seria, mas acho que nunca aprendemos a ligar e desligar as nossas emoções.
Seger ve Simmons'ın birlikte bir şey yapamayacağını biliyorsun.
A Seger e o Simmons não podem trabalhar em nada. Sabes disso.
Şüpheliyle ilgili her şey yıkımdan bir adım uzakta.
Tudo neste suspeito está a um pequeno passo da destruição.
- Bir şey çıkmadı.
Tenho nicles em relação a isso.
- Yani bu iyi bir şey.
- Então é bom.
- Her şey sürecin bir parçası.
- Faz parte do processo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]