Eğer varsa Çeviri Portekizce
6,191 parallel translation
Eğer varsa ikincisi ki muhtemelen vardır ve içlerinden birisi gerçekte olanları biliyordur.
Com certeza há mais, e uma quase sempre sabe o que se passa.
O berber dükkânında bir bilgisayar varsa eğer artık onları kovalamak zorunda kalmayız. S.H.I.E.L.D. Ajanları Sezon 1, Bölüm 22 ;
Se a barbearia tem um computador, não temos de segui-los mais.
Eğer sizin bir fikriniz varsa, seve seve dinleriz.
Se tiverem alguma ideia, estamos abertos.
Eğer haklı olma ihtimalim varsa...
Se houver uma hipótese, de eu ter razão...
Eğer kafanda soru işaretleri varsa kapım her zaman açık.
Se tiveres algo em mente, a minha porta está aberta.
Eğer sorularınız varsa, onun tıbbi geçmişi ve tedavisi hakkında her şeyi biliyorum.
Se tiver alguma dúvida, Conheço toda a sua história clínica e tratamentos.
Sana yalvarıyorum... Eğer içinde beni arkadaş olarak kabul eden zerre kadar bir his varsa babama başvurmanı istiyorum.
Imploro-te que fales com o meu pai, se houver uma pequena parte de ti que me veja como um amigo, também.
Eğer şüphelerin varsa- -
Se tens dúvidas sobre mim...
Eğer bir oyun planın varsa şimdi tam zamanı.
Se tens algum plano, é a altura.
Eğer Los Angeles'da başı boş dolaşan bir kimyasal silah varsa hangi kurallara uyduğumuzun hiçbir önemi yok.
Se temos uma arma química à solta em Los Angeles, não interessa que regras seguimos.
Eğer yardıma ihtiyacın varsa ya da bir işlere karıştıysan, söyle bana.
Então, se precisas de ajuda ou... Se tens algum problema, conta-me.
"Eğer yapabileceğimiz herhangi bir şey varsa..." dedi.
Quase meia-noite.
Eğer ailesi varsa dava açılabilir...
A família pode processar...
Eğer savaş alanından işe yarayacağını bildiğin bir yöntem varsa duymaktan memnun olurum.
Se sabes alguma coisa do campo de batalha para resolver isto, adorava ouvir.
Yarın onun getirdiği başka bazı resimleri gösterebilirim, eğer zamanınız varsa.
Amanhã posso mostrar-lhe mais alguns quadros que ele trouxe, se tiver tempo.
Eğer yolunu çizdiysen ve banka kasalarında bir ton paran varsa olursun.
Sim, se estiveres numa série de vitórias, com toneladas de dinheiro no cofre.
Eğer sevdiklerinizi aramak için hastanemize gelirseniz kaybettiğiniz birileri varsa lütfen acil servisin girişini kapatmamaya özen gösterin.
Se veio procurar um conhecido, se perdeu alguém... Fique longe da entrada das Urgências.
Eğer bu dünyada sana iyilik borçlu olan birisi varsa o da Daniel Frye'dır.
Se alguém te deve um favor é o Daniel Frye.
Üzgünüm. Eğer yapabileceğim bir şey varsa...
Se puder ajudar...
Eğer kalan bir şey varsa onları yok etmeme engel olan tek şey Aria'ya yardımcı olabilme olasılığı. Yardım etmeme izin verirse.
Se houvesse mais alguma coisa, a única coisa que me impediria de o queimar era a possibilidade de vir a ajudar a Aria, se ela me deixasse.
Eğer Cehennem Melekleri filminin bize öğrettiği birşey varsa, o da, insanların yaşlanıp unutulduktan sonra en iyisini yaptığı gerçeğidir.
Se os filmes Expendables nos ensinaram alguma coisa, é que as pessoas fazem o seu melhor trabalho depois de velhos e esquecidos.
Eğer evde bir adam varsa her şeyi dinlerler.
Se houver um homem na casa, elas ouvem.
Pekala, Eğer umut varsa, belki. Umut var!
- Bem, talvez haja esperança.
Eğer söyleyecek bir şeyin varsa, söyle.
Se tem algo a dizer, pois diga.
Eğer ellerinde rehine varsa bulunacakları yer burasıdır.
Se tiverem reféns, é onde devem estar.
Eğer bu ikisinin birleşmesini istemeyen birisi varsa şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar...
Se há alguém que acha que estes dois não devem ser unidos, fale agora ou cale-se para...
Ama eğer bebeği kurtarmanın bir yolu varsa...
Sim.
- Eğer üzerinde kıyafet varsa etmez.
- Sim, se não tiver roupa vestida.
- Eğer iznim varsa bir hafta kadar.
- Uma semana, se me permitirem. Ótimo.
Eğer içinizden bu durumdan hoşnut olmayan biri varsa buradaki komik arkadaşlarınıza teşekkürlerinizi sunabilirsiniz.
E se algum de vocês não gostar, podem agradecer ao vossos amigos hilariantes.
- Diz çökmen gerek, eğer aklın varsa.
De joelhos, se fores esperto.
Efendim, eğer bir kaç dakikanız varsa...
Senhor, se tiver um momento...
Eğer bir randevun varsa o zaman bilgisayar donanımını getirebilirsin.
Se tens hora marcada, tens de trazer o equipamento.
Jack, bak eğer onca şeyin burayla ilgisi olmadığın dair bir fikrin varsa..
Jack, ouve, se soubesses como muitas coisas não batem certo nesta história...
Eğer eldivenlerinin altında demir yumrukların varsa tüm rakiplerine yıldızları saydırırsın.
Todos têm queixos de vidro para quem tem punhos de aço.
Eğer hayatta kalan varsa onları da getireceğiz.
Se houve sobreviventes, também os traremos para aqui.
Eğer gerçekten problem varsa bir cevap alabiliriz.
Apenas devemos receber uma resposta da equipa dele, caso haja algum problema.
Muhtemelen edemem. Ama eğer bundan biraz da olsa şüphen varsa bana karşı daha nazik olmayı düşünebilirsin.
- Provavelmente, não, mas se estás preocupada, começa a tratar-me melhor.
Eğer bir paket yedek ampul varsa, bana yavaş yavaş söyle.
Se houver uma caixa de lâmpadas suplentes, diz-me com jeitinho.
Bana söylemek istediğin bir şey varsa eğer şimdi tam zamanı.
Então, se quiseres contar-me algo, agora é a hora.
Çünkü eğer Matty ile düzeltmen gereken şeyler varsa benim de ertelediğim ödevlerim var.
Porque se tens coisas para resolver com o Matty, eu tenho coisas da faculdade que estou a ignorar.
Eğer üzerinde cep telefonu varsa almalıyız.
Se ele tiver o telemóvel, temos que o apanhar.
- Evet. Eğer orada bıçak ya da silah varsa karşılık vereceğim.
Se houver uma arma ou faca aí, vou saltar esta banca e atacar-te.
Eğer aşkta bir şansınız varsa Bay Vermeer kullanın onu.
Se tiver a oportunidade de amar, Sr. Vermeer, aproveite-a.
Eğer reçeteniz varsa yanınızda sizi en yakın eczaneye yönlendirebilirim. Hayır.
Mas, se tiver a receita, posso mostrar-lhe onde é a farmácia.
Eğer parlak bir fikri olan varsa ya da Doktor geri gelirse, durdururuz.
Se alguém tem ideias brilhantes ou se ele voltar, aquilo interrompe.
Hayatı boyunca bütün o katlandıklarıyla, buna dayanabilecek biri varsa eğer, o da Tituba'dır.
Com tudo o que ela sofreu na vida, se há alguém que consegue aguentar é ela.
Üzgünüm ama eğer Zaofu'da bir hava bükücü varsa, sonraki durağımız orasıdır.
Desculpa, mas se há um dominador de ar em Sao Fu, é para lá que vamos.
Adam yakında kardeşlerine katılacak. ... ve eğer senin kendi yolun varsa Ahmad hepimizin var.
O homem em breve se juntará aos seus irmãos e se levares a tua avante, Ahmad, também todos nós.
Eğer Julie haklıysa ve içinde bir bomba varsa eğer- - Ne yapacağımı bilmiyorum.
Mas se a Julie tiver razão e existir uma bomba, vou ficar sem saber o que fazer.
Eğer bir köstebek varsa, onu başkası bulmadan önce kendim bulmalıyım.
Se tenho uma toupeira, preciso de encontrá-la eu mesmo antes que outro a encontre.
varsa 36
varsayalım ki 19
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
varsayalım ki 19
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer mümkünse 45
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer mümkünse 45