Eş Çeviri Portekizce
203,850 parallel translation
Siz Lucifer'in kız kardeşi misiniz?
Deus, és a irmã do Lucifer?
Bailey, gerçekten saçmalıyorsun.
Bailey, és... patética.
Çünkü korkunç biri olmadığını biliyorum.
- Porque sei que não és assim.
- Çünkü sen hoş zeki, komik ve insanlara değer veren birisin.
Porque és simpática, divertida, inteligente e importas-te.
Üstelik zekice bir şekilde kendi zaferlerini onların zaferi gibi gösteriyorsun.
Tens uma forma brilhante de tornar as tuas vitórias as deles. E és boa para o hospital.
Buraya çok iyi geliyorsun. Onlara da çok iyi geliyorsun ve bunu herkesin bilmesi gerek.
És boa para eles, e deviam saber disso.
Sen en iyisisin.
És a melhor.
Sen iyi bir arkadaşsın.
És uma boa amiga.
Ne olduğun için?
És o quê?
Olmaya çalıştığın şekilde bir Avery değilsin.
mas não és, não como estás a tentar ser.
Sen mükemmel bir cerrahsın.
Tu és um cirurgião fantástico.
Kesinlikle inanılmaz birisin.
És inacreditável. Sabias disso?
Böyle biri olduğun için mutluyum.
Sou feliz com o que és.
Peki. Affedersin, sen kimsin?
E tu és...?
Sen benim destekçimsin, dürüst olmak istedim.
És meu padrinho e quis ser honesto.
Sen de tıpkı onun gibisin.
Tu és tal e qual ela.
Sen o arkadaşsın.
És o tal amigo.
Ayrıca ayık olmak istemesinin sebebinin sen olduğunu ve kaybettiği güveni yeniden tesis etmeyi umduğunu söyledi.
Também disse que és a razão pela qual ele quer ficar sóbrio. Para recuperar a tua confiança.
Sen hâlâ benim destekçimsin.
Ainda és o meu padrinho.
- Karel sen misin?
- És tu o Karel?
Tamamen anladım. - Evet... - Hadi ama.
És escanção, afinal de contas.
Kızlarla aran rezil.
És péssimo com miúdas.
Arkadaşlarının ölümüyle aran nasıl peki?
E como é que és com amigos a morrer?
Sen bir çıngıraklı yılansın.
És uma cascavel.
Tam bir androidsin diye düşünmeye başlamışken, olmuyorsun.
Justo quando acho que és um robot, não és.
Dürüstlük Cennetin Kapılarında sana puan kazandırır ama siyasette, tarumar olursun.
A honestidade dá-te pontos para o Céu. Na política, és massacrado.
Önce seni öldüreceğim.
Tu? És a primeira que eu vou matar.
- Deniz Piyade miydin?
- És um veterano?
Paige, sana ihtiyaç var.
Paige, és solicitada.
Deli doktoru olan sensin.
És o psicólogo.
Unutma, Walter bir daha Şef'le dalaşırsa, sen Paige'sin.
Se eles se estranharem de novo, tu és a Paige. Tens de resolver.
Pek de babam sayılmazdın.
Para mim não és o meu pai.
Ben altı yaşındayken ölen bir ayyaştın!
És um bêbado que morreu quando eu tinha seis anos.
Sen bir korsansın ve benim korsana ihtiyacım var.
És um pirata, e é de um pirata que eu preciso.
Bu sen değilsin.
Tu não és assim.
Kendi kanından canından olanı satan sefil, zavallı adam sensin.
És o miserável pobre coitado que vendeu o sangue do seu sangue.
Seni alçak herif.
És um miserável.
Sen kızım değilsin.
Tu não és a minha filha!
- Nerelisin sen?
- De onde és tu?
Yani artık idare sende değil, Duke'ta olacak, öyle mi?
Então, não és tu que vais mandar? É o Duke?
Sen çok fena bir eldivensin.
Tu és uma luva... má.
Senin ne olduğunu biliyoruz bence.
Bem, acho que sabemos o que és.
Güzel filan olduğunun farkındasın, değil mi?
Tu sabes que és bonita e tal, certo?
Çünkü sen bir savaşçısın.
Porque és uma sobrevivente.
Neden bu kadar güçlüsün?
Porque és tão forte?
Rica ederim rahibe.
És bem-vinda, irmã.
Sende en az onun kadar kötüsün.
Tu és tão má como Ele.
Evet öylesin.
Sim, pois és.
Berbat öpüşüyorsun.
És uma pessima beijadora.
Davada olmayan birisi varsa o da sensin Lucifer.
Não és tu que estás neste caso, Lucifer.
- Lucifer'in annesi misiniz?
Tu és a mãe do Lucifer?