Genç bir kız Çeviri Portekizce
1,548 parallel translation
Evvel zaman içinde, Eily Bergin adında genç bir kız varmış. Tam da ünlü film yıldızı Mitzi Gaynor'a benziyormuş. "O adamı bir kalemde sileceğim" i söyleyen kadına.
Sabe, era uma vez... uma menina chamada Eily Bergin... que não era muito diferente da estrela de cinema Mitzi Gaynor... que cantou "I'm Gonna Wash That Man Right Outta My Hair".
Bunlar genç bir kızın işi değil.
Uma adolescente não faz estas coisas.
Benim genç bir kız arkadaşım var.
Eu tenho uma jovem namorada.
Omar, adamlarından birinin, seni deponun dışında başka birisi ile görmüş olduğunu söyledi genç bir kız ile.
O Omar disse que um dos homens dele te viu com alguém fora do terreno. - Uma rapariga jovem.
Ay ruhuna dönüşen güzel ve cesaretli genç bir kız gördüm.
Vi uma mulher jovem, corajosa e linda tornar-se o Espírito da Lua.
Resmen genç bir kızın yüzüne bir otopsi fotoğrafını çarpmış.
Ela mostrou uma foto de autópsia a uma jovem adolescente.
Genç bir kızın yüksek sosyeteye tanıtılmasıdır.
A apresentação das jovens à alta sociedade.
Evde genç bir kızım var
Tenho uma filha adolescente em casa.
Bugün, bir kız vardı. Genç bir kız.
Hoje conheci uma rapariga... muito jovem.
O genç bir kız, seni dinleyebilir.
É adolescente, até te pode dar ouvidos.
Genç bir kız var.
É uma rapariga nova.
Aynı şeyi tüm Las Vegas Üniversitesi Futbol takımıyla yapan genç bir kız hatırlıyorum.
Lembro-me de uma certa rapariga fazer exactamente o mesmo... com a equipa inteira de futebol da UNLV.
Genç bir kız. Egoları tatmin için Tıp dergisinde çıksın diye yapılmış başarısız bir deneyimden daha fazlasını hakediyor.
Ela merece ser mais do que uma experiência falhada e egoísta... inscrita nas revistas de medicina.
Kendi dergim beni kapaktan aldı ve evde, er geç annesinin bir pornocu olduğunu, öğrenecek olan genç bir kızım var.
A minha própria revista tirou-me de cena, e em casa Tenho uma filha adolescente, que mais cedo ou mais tarde, vai descobrir que a própria mãe era uma actriz pornográfica.
Genç bir kız.
Ela é uma adolescente.
Genç bir kız olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum.
Eu sei tudo sobre o que é ser uma adolescente.
Genç bir kızı öldürdüğünü itiraf etti.
Ele confessou ter matado uma adolescente.
Güzel genç bir kız, üniversiteye gitmiyor ve bilinen bir işi yok... hem de şehrin o kısmında.Orada ne olduğu bir sır değil.
Uma jovem bonita e que não está na Universidade e sem um emprego que possa ser encontrado... E naquela parte da cidade. Não é mistério o que aconteceu lá.
Lex, Yarışın genç bir kızın ölümüne bağlandı, hem de adaylığını açıklamadan hemen önce.
Lex, a tua "competição" foi ligada ao assassinato de uma jovem, logo antes de anunciares a tua candidatura.
Önce, abes papağanlar ve keçiler ve okulun haysiteyiyle ilgili mecazlar ve birkaç saat sonra genç bir kızın katili gibi dehşet verici bir şeyin izini sürüyorum.
Num momento a investigar o absurdo, papagaios e bodes, metáforas de um orgulho na escola que eu não tenho, e uma hora ou duas depois, a investigar o terrível assassínio de uma adolescente.
Sigara içmek için dışarıya çıkıyordum ve genç bir kız gördüm.
Eu vinha fumar um cigarro, quando vi a rapariga.
Sayın yargıç, gerçekten de Tanrı'nın bir genç kızın ölümüne neden izin verdiğiyle ilgili bir ifadeye izin verecek misiniz?
- Meritíssima, não vai realmente deixar alguém afirmar num tribunal a razão que levaria Deus a permitir a morte de uma rapariguinha.
Narin bir genç kız.
Uma svelte gamine.
Birbirini seven genç bir çifti ayırdığınızı, arkadaşınızın kınanmasına sebep olup ve ablamı kırılan umutlarla bırakıp, ikisini de mahvettiğinizi reddediyor musunuz?
Nega ter separado um jovem casal que se amava, expondo o seu amigo à censura por capricho e a minha irmã à irrisão por esperanças perdidas, envolvendo ambos numa miséria aguda?
Bir genç kız kadar güçlü olmadığını düşünüyormuş... ve tekrar yapacakmış...
Acha que é muito esperto. Sente-se poderoso ao controlar uma adolescente. Voltará a atacar.
Benimki değil, sizin isimleriniz, Washington muhabiri kılığındaki genç, esmer, ayartıcı bir kadınla olan anlamsız bir ilişki yüzünden, acı çekti. Adını söylemeyeceğim, çünkü benim haysiyetim var.
Foram os vossos nomes, não o meu, que sofreram por um caso insignificante com uma sedutora na pessoa de uma jovem morena, jornalista de Washington cujo nome não revelo porque prezo a minha dignidade.
Tanrım, normal bir genç kız olmak nasıl bir şeydi unuttum artık!
Meu Deus, já me esqueci como é ser uma adolescente normal, sabes?
Yaşlı bayan kim onu bilmiyorum. Adı, Bayan Lorrimer. Ama o ve genç kız, çok tuhaf bir şekilde bakışıyorlar.
Não sei quem seja a senhora, a Sra. Lorrimer, mas ela e a jovem têm trocado olhares muito comprometidos.
Belki de genç adam öldü, ve kayıp kız, aç ve kayıp bir şekilde, adama denk geldi, yiyeceğe ihtiyacı vardı, ve...
Talvez o jovem tenha morrido e a rapariga o tenha encontrado, esfomeada e perdida. - Precisava de comer...
Dikkali Lionel genç siyah bir kızı hamile bırakır. Paris'e gidip birlikte yaşayabilmeleri için bozuk para koleksiyonunu satar.
O Lionel Cauteloso engravida uma rapariga negra, vende a colecção de moedas para irem para Paris e viverem juntos.
Beyler, bir genç kız ölüm kalım mücadelesi veriyor olabilir.
Meus senhores, esta rapariga pode estar a lutar pela vida.
Elinizdeki tek şey aşırı alkollü bir genç kız.
Por amor de Deus... Só tem uma rapariga que bebeu demais.
Miami Üniversitesinden bir genç kızı getirmenizi istiyorum.
Homicídios, é a Duquesne. Preciso que me vão buscar uma jovem rapariga - Universidade de Miami.
Peki ya bir sonraki genç kızı gaddarca öldürürken?
E da próxima que ele assassinar brutalmente uma adolescente?
Genç kızken, bir Hollywood yıldız avcısı tarafından keşfedilmeyi umardı.
Quando adolescente, sonhava ser descoberta por um caça-talentos de Hollywood.
Buraya genç bir kız geldi mi?
Por um acaso uma miúda entrou aqui?
Evet biilirsin, Yüzmekten korkan insanların okyanusa atılması gibi, ya da genc bir kızın yatagına yılan konulması.
É como atirar alguém ao oceano que tem medo de nadar. Ou pôr uma cobra na cama de uma rapariga.
Hayır, hayır, görüntüden bayağı hoşlandım genç Charles Eppes bir kız yüzünden şiddete başvuruyor.
Não, não, agrada-me a visão de um jovem Charles Epps levado à violência por uma rapariga.
Onun kanı kaynayan bir genç, senin de rock bar işleten, dövmeli güzel bir kız olduğunu düşünürsek, bir mucize beklemiyorum.
Sendo o adolescente que é... e você com tatuagens a dirigir um bar de rock, não estou a espera de milagres.
Ama içeri girmem izin verdiği o kısacık anlarda dahi olsa, onu o boyun eğmeyen cesareti ve yüreğinde herkesin kızım demekten gurur duyacağı genç bir kadın gördüm.
"mas naqueles momentos passageiros em que me deixou aproximar, " vi nela uma coragem e um coração tão indomáveis, "uma jovem que qualquer pessoa teria orgulho em chamá-la filha."
Bir genç kızın ümitsizce sevdiği kızından ayrılmak uğruna aldığı, karmaşık kararın yürek burkan ama ilham alınacak öyküsünü.
A fábula de partir o coração, inspiradora, da difícil decisão da rapariguinha... de se separar da filha que ela ama profundamente.
Bence, bir genç herşeyi yerine uydurmak ister ; iyi bir kız bulmak, belki de, günün birinde, harika işler yapmak.
Acho que um gajo só quer integrar-se, arranjar uma miúda, talvez, um dia, fazer grandes coisas.
Erkekler şunu nasıl anlamazlar, her kadın, yedisinde de yetmişinde de, içinde, garip, özgüvensiz, kendini tanıyan bir genç kız barındırır.
Por que é que os homens não percebem que qualquer mulher, tenha ela 16 ou 60 anos, continua a ter aquela miúda adolescente, esquisita, insegura, envergonhada, dentro de si?
Bart, okulun ön ayak olduğu bir ortaçağ festivalinde rol almak her genç kızın rüyasıdır ve sen bunu mahvettin.
Bart, um festival escolar medieval patrocinado é suposto... ser o melhor dia na vida de uma menina, e tu arruinaste isso.
Ben normal bir okul gezisine giden normal bir genç kızım.
Sou uma adolescente normal que vai numa viagem de estudo normal.
İki işim var ve bir genç kızım var.
Tenho dois empregos e uma adolescente.
O bir genç kız. Bu mümkün.
Ela é uma adolescente.
Ve o bir genç kız.
E é adolescente.
Yaklaşık yirmi yıl önce genç fakir bir adam... zengin bir adamın kızına aşık oldu.
Há uns vinte anos um pobre administrador... se apaixonou pela filha de um homem rico.
Başka bir sebepte... Bay Briggs adlı bir avukat genç kızı aramış fakat kız ortadan kaybolmuş ve bir daha görülmemiş.
Por outra razão muito diferente... um tal Sr. Briggs, advogado, procurava esta jovem mas ela desapareceu, ninguém a viu novamente.
Çık ilginç genç bir kadınsınız!
És uma jovem muito estranha!
genç bir adam 28
genç bir kadın 21
genç biri 17
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kız mı 24
bir kız var 17
bir kız vardı 25
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
genç bir kadın 21
genç biri 17
bir kız 192
bir kızım var 22
bir kız mı 24
bir kız var 17
bir kız vardı 25
bir kızla tanıştım 24
bir kızımız 16
bir kızılderili 16
kıza 18
kızım 866
kizzy 59
kızlar 1180
kız kardeş 33
kızı 63
kızgın 55
kızıl 90
kız mı erkek mi 23
kıza 18
kızım 866
kizzy 59
kızlar 1180
kız kardeş 33
kızı 63
kızgın 55
kızıl 90
kız mı erkek mi 23
kızarmış 18
kız kardeşim 118
kızın 46
kızkardeşim 29
kızınız 24
kızma 130
kızılderili 47
kızgınsın 35
kız arkadaşın var mı 49
kızgınım 46
kız kardeşim 118
kızın 46
kızkardeşim 29
kızınız 24
kızma 130
kızılderili 47
kızgınsın 35
kız arkadaşın var mı 49
kızgınım 46
kız kardeşi 30
kızım nerede 44
kızıl saçlı 27
kızgın değilim 76
kızdın mı 66
kız kardeşin 28
kız kim 43
kızdım 17
kızgın mısın 51
kızarmış tavuk 16
kızım nerede 44
kızıl saçlı 27
kızgın değilim 76
kızdın mı 66
kız kardeşin 28
kız kim 43
kızdım 17
kızgın mısın 51
kızarmış tavuk 16