English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Gözler

Gözler Çeviri Portekizce

2,456 parallel translation
Gözler kapalı.
Vamos fechar os nossos olhos.
Yönetici, Medina'nın yanında birisi olduğundan emindi. Bu sebeple, haydutluğun bu açık örneğini gözler önüne seren görüntü kayıtlarını çıkarttırdı.
O gerente tinha a certeza de que o Medina estava acompanhado, por isso, foi ver os vídeos de vigilância, que mostraram este belo exemplo de opressão.
Tüm gözler üzerimizde, tüm kulaklar bize kesilmiş.
Todos os olhares estavam sobre nós, todos os ouvidos estavam a ouvir.
Kahverengi saçlar. Kahverengi gözler.
Cabelos... olhos castanhos.
Kendime öyle şeyler yaptım ki tatlı, tecrübesiz gözler görmemeli.
Fiz coisas a mim mesma. Coisas que os teus olhinhos não devem ver.
Kederli gözler için bir görüntüsün.
És um bálsamo para os olhos.
Gözler seni aradı bu arada.
A propósito, sentiram a tua falta.
Gözler sınırın üstünde.
A fronteira está muito patrulhada.
Bu film, insanların fiziksel hislerini aşıp, dahiyane teknolojileri kullanarak en küçük ölçeklerdeki evreni anlamak ve araştırmak için nasıl yollar bulduklarını gözler önüne seriyor.
Este episódio revela como, usando uma tecnologia engenhosa, o homem transcendeu seus sentidos físicos, e descobriu formas de compreender e perscrutar o Universo nas menores escalas.
Işığın bu resminin etere gerek duymadığı, Einstein'ın dehası tarafından gözler önüne serilene, 1905'e kadar bekleyecekti.
Mas seria preciso a genialidade de Einstein em 1905 para revelar que essa imagem da luz não precisava de um éter.
Dağdaki Gözler.
"Olhos na Montanha".
O sarhoş edici gözler.
Estes olhos inebriantes. "
Büyük kahverengi gözler, titreyen dudaklar onlara hayatımızın nasıl karardığını anlattığımda inan bana, öderler.
Enormes olhos castanhos, lábios a tremer. Assim que lhes disser que a nossa vida está a desmoronar-se, confia em mim, pagarão.
Hayal ettiğimizden daha tanıdık bir dünya gözler önüne serildi.
O mundo revelado... era mais familiar do que poderíamos imaginar.
Mağazanın içinde kalıp kapıları gözler ve arkamızı kollarsan gözüm arkada kalmaz.
Sinto-me melhor se estiver na loja, a olhar por nós.
um, gözler.
Olhos.
gözler yok.
Não tinha olhos.
Bir rüzgâr, Leydi Bird'ün poposundaki ve yumurtalıklarının üstündeki dövmesini gözler önüne serdi, Vali Richard J. Daley öyle bir cinsel galeyana kapıldı ki, kendi karısının yüzünü yumrukladı ve bir saat boyunca 3 tane ana kanalın mikrofonlarına "Seks Partisi" diye bağırdı.
E quando um vento revelou o selo de vadia da Lady Bird Johnson, uma tatuagem acima do ovário, o prefeito Richard J. Daley ficou tão cheio de fúria sexual que deu um soco na cara da própria mulher e passou a hora seguinte a gritar
Ve ah o gözler.
E aqueles olhos...
Ancak tüm gözler, tüm karşıt görüşlere rağmen beklenmedik bir şekilde toplantıya gelip Cenevre'deki günün yuvarlak masa toplantısında mavi enerji olarak adlandırdıkları hediyeyi takdim etmeyi uman Ziyaretçilerin başkomutanı Anna'nın üzerinde.
Mas todos os olhos estão postos em Anna, a alta-comandante dos "V", que apareceu inesperadamente, pese embora as vozes contra, na esperança de apresentar como oferta a avançada tecnologia "V", conhecida por "Energia Azul", na mesa-redonda de hoje em Genebra.
Oh, dostum, gözler üzerinde.
Meu, ela está na tua.
Kaçırılan gözler, cebe atılan yiyecekler ve sıcak bir günde kalın giyinen adamlar belanın yaklaştığının göstergesidir.
Olhares desviados, comida a ser guardada, e tipos de casaco num dia quente indicam confusão a caminho.
O gözler ve İngiliz aksanı... Hepsi yalanmış. İnsanın yüzüne gülen hilekarın tekiymiş.
Aqueles olhos, sotaque britânico, as mentiras.
Süper gözler.
Olhos fixes.
Kafamdan atamadığım tek şey o gözler.
A única coisa que não consigo tirar da minha cabeça são aqueles olhos.
Oh, ve o dönen gözler - benden çok daha iyi olduğunu düşünüyormuşsun gibi bunlara öylece oturup katlanmam mı gerekiyor?
E revirares os olhos, como se fosses melhor que eu. É suposto eu ficar aqui e aguentar isso? Adivinha só!
Gözler temas etti sonunda.
E contacto.
Gözler, kulaklar, çeneyle alın arasındaki oran.
Os olhos, orelhas, proporção entre a testa e o queixo.
Evet. Gözler bende...
Isso, olha para mim.
Gözler bende kalsın.
Continua a olhar para mim.
Tüm gözler de onun üstünde.
Atrai todas as atenções para si próprio.
Açılan gözler korkunun ifadesi.
Os olhos abertos, medo.
- Ama o gözler bana bakıyor. - Gus, komikleşme.
Mas eles estão olhando para mim.
Gezegenin aydınlatması iyiyse, gözler nerdeyse garantidir.
Se o planeta é bem iluminado, é quase certo que terão olhos.
Solucan deliği içinde bir zaman yolculuğunun şimdi ya da gelecekte mümkün olup olamayacağını gözler önüne serecek basit bir deney düşündüm.
Eu imaginei um experimento simples que poderia revelar se viagens no tempo são possíveis por meio de um buraco de verme, agora... ou ainda no futuro.
Ama yolculuğumuzun asıl harikası kainatın ne kadar ilginç olduğunu gözler önüne sermesidir.
Mas a verdadeira maravilha de nossa jornada... é que ela nos revela o quão excêntrico é o universo.
Gökyüzündeki bu gözler kişisel özelimize leke düşürmeyecekmi?
Será estes olhos no céu uma violação na privacidade individual de nós?
Gözler ve dil, öldükten sonra kesilip çıkarılmış.
A excisão dos olhos e língua foi feita após a morte.
Kayıp gözler ve dille bir mesaj gönderilmeye çalışılmış.
A falta dos olhos e da língua pretendem mandar uma mensagem.
Değiştirilemeyecek tek şey gözler arasındaki boşluktur.
E a única coisa que não pode mudar é o espaço entre os olhos.
Tüm bu "deli bakan gözler, dar elbise"
Essa cena do "olhar louco e vestido justo", resulta bem contigo.
Gözler ve dil burada çıkarılmış.
Os olhos e a língua foram retirados aqui.
Gözler ve dil çıkarılmış.
Os olhos e língua foram excisados.
Gözler üstünde.
Nada de espaço. Eu percebi.
Gözler senin üzerindeydi. Hadi, Andy.
Andy, a sério.
Gözler. İki gözde de morumsu binaküler hematomlar var.
Olhos hematoma violáceo bi-ocular.
Mavi ve kahverengi gözler.
Um olho azul, o outro castanho.
Şu gözler Depo'nun her yerinden çıkıyorlar.
Aqueles "olhos" estão a aparecer por todo o Armazém.
Gözler!
Os olhos.
Gözler yolda olacak, canım.
- Atenção à estrada, querida.
Yılan gözler.
Double de uns.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]