Hemen yap Çeviri Portekizce
1,182 parallel translation
Hemen yap ben de o şey ortaya çıkmadan önce onu vuracağım.
Espeta-lhe e depois eu disparo antes que se espalhe.
Hava sahasını temizlemeleri için FAA'yi arayın. - Pekala. - Hemen yapın.
Danny, os teus homens deviam contactar a FAA para desocupar o espaço aéreo.
- Hemen yap!
- Faça-o já.
- Deneylerin hemen yapılması gerekiyor.
- Temos de fazer estas análises.
Hemen yap.
Pois faz o quanto antes.
Ama hemen yap.
Mas fá-lo em breve.
- Hemen yapıyorum. Hadi başlayalım.
Vamo-nos preparar.
Tavsiyem hemen yap.
O meu conselho é vai em frente e mata-os também.
Hemen yapıyorum.
Vou agora.
Hemen yapıyorum.
Estou nisso.
- Hemen yap.
- Põe-no agora.
- Hemen yapın!
- Fa-lo. Faça-o!
Başkan kongre'nin toplanmasını istedi. Bu her zaman bir olay olmuştur ve hemen yapılmasına karar verildi.
Uma ida do Presidente ao Congresso é sempre um acontecimento.
Yapılan tek plak kalıbı, yapıldıktan hemen sonra yok edilmişti.
A única matriz existente foi destruída logo após ter sido cortada.
Herşey yolunda memur bey. Hemen dediğimi yap!
- Está tudo numa boa, Sr. Agente.
Hemen yapılması gerekiyor.
Tem de ser já.
Hemen şimdi yapılmak zorunda mı?
Isto tem de ser agora?
Birşeyler yap.Hemen arkamızdalar!
Faz algo. Eles estão mesmo atrás!
Bu döngü erimeye neden oluyor, ama bozulmadan hemen önce kendi yapılarının bilincine varıyorlar.
O círculo leva a fusão, mas bem antes de crashar dão-se conta da sua própria estrutura.
Ve hemen şunu eklemek istiyorum... Bu komisyon teoride övgüye değer bir şey yapıyor.
Neste momento gostaria apenas de dizer que o que esta comissäo está a fazer é, em teoria, muito louvável.
Tercümesi yapıImamış bir metinle Thesulah küresi hemen hiçbir işe yaramaz.
E, sem a tradução do texto, os orbes de Thesulah não têm utilidade.
- Evet, genelleme yapıp, hemen sonuca varmayalım.
- Não vamos saltar para conclusões.
- Hemen iki ped yapıştıralım.
- Vamos dar-lhe mais.
Hemen anjiyogram yapılması gerekiyor.
Ele precisa de um angiograma.
Aslında bu bebek doğduktan hemen sonra yapılır, ama Ike'ınkini sonra yapmak zorunda kaldık çünkü o bir...
Normalmente faz-se após o nascimento do bebé. mas para o Ike tivemos que fazer mais tarde porque ele é a...
Eğer gemiyi hemen indirmezsek, yapısal bütünlüğü tehlikeye atacağız.
Se não posarmos a nave, estaremos arriscando colapso estrutural
Şimdi değiş tokuşu yap ve hemen buradan gidelim.
Faz a troca, e vamos embora.
Biriniz hemen şimdi tost yapın.
Alguém que vá fazer tostas agora!
Onlara hemen kavuşmak istiyorsan bunu kariyerimi mahvetmeden yap.
Fá-Io antes de dares cabo da minha carreira... tal como deste cabo da tua.
Onu, hemen yetimhaneye götürün, ya da yanınıza alın ya da ne istiyorsanız onu yapın.
Leve-o de volta para o orfanato, subito, ou leve-o para viver consigo ou faça o que quiser.
Biri öldükten hemen sonra yapılan değişiklik bunu sağlar.
Daí a importância de se fazer a mudança logo depois da morte de alguém.
Tommy, katibi tanıyormuş, duruşma hemen Salı günü yapılacak.
O Tommy meteu uma cunha, para apressar a audiência. É na terça-feira.
Senin için hemen bir şeyler yapılmazsa büyüdüğün zaman tehlikeli biri olursun.
Se não te segurarmos, virás a ser perigoso mais tarde. Se fosses mais velho ias para a prisão.
Seremoniden hemen önce Bedken yapılır, gelinin duvağı açılır.
Depois da cerimônia... ê o momento da noiva tirar o véu.
Ve hemen geldi. Bir sağ direk. Ama adam şöyle bir hareket yapıp hemen geri çekti.
uma direita, mas o tipo fez um movimento assim e puxou-o para trás.
Hayır komutanım, tuvaletini yapıp hemen gelir.
Não, foi apenas urinar, senhor.
Hemen bir şey yap yoksa kapıdan çıkar giderim.
Faz alguma coisa ou vou-me embora imediatamente.
Elektriği emip hemen buz yapıyor.
Consome eletricidade e congela demasiado rápido.
Yap hemen.
Faça.
Bak, bulaşıkları bırakıp hemen aptal ve duygusuz bir şeyler yapıyorsun.
Olha, pousa a loiça... e começa a fazer algo estúpido e insensato imediatamente.
Önce kalçanı, sonra elini sallayacaksın. Öne doğru hamle yapıp hemen döneceksin.
Vamos atirar as ancas antes das mãos.
Nasıl yapıldığını gördüğümüzde, hemen kaparız.
Aprenderemos a voar, vendo-o voar.
Şaban, galiba yüzüğüne küçük bir şey... yapışmış. Bak. Hemen şurada.
Tótó, parece que há uma coisinha qualquer... agarrada ao teu anel.
Matt, acil durum duyurusu yap. Tüm ekip hemen buraya gelsin.
Activa o Código Alfa e manda toda a gente para aqui.
Bezi hemen ağda sürdüğümüz yere yapıştırıyoruz.
E a seguir, aplicamos imediatamente tecido descartável sobre a zona com cera.
- Hemen dediğimi yap.
E já!
Burada yap, hemen!
Aqui, agora!
- Sadece yap. Hemen!
- Faz o que te mandei, já!
Bunun dışında diğer üç cinayetinde baş şüphelisi en az beş kişi onun saldırıdan hemen önce Rave'i terk ettiğini görmüş ve kayıp silah dışındaki her şey onu şüpheli yapıyor ve diğer duruşmalarda kesin sonuç olur?
Além do facto de que ele é o suspeito principal de três outros assassínios, e de que nem mais nem menos do que 5 pessoas o viram deixar a festa antes do ataque, e de que tudo isto, excetuando a arma que está ausente, faz disto, em qualquer outra sala de audiências, uma condenação certa?
Hemen fasyotomi yapılması lazım.
Precisa de uma fasciotomia.
Ne yapıyorsan hemen bırak, RYgel.
Pare o trabalho, Rygel.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yaparsın 77
yapacağız 90
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapmış 19
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapamıyorum 389
yapmalısın 91
yapmış 19
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51
yapmak istiyorum 29
yaptılar 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapar 46
yapmak istemiyorum 51