Içki yok Çeviri Portekizce
356 parallel translation
Bir yudum içki yok mu?
Thorpe, da-me um trago de whisky.
Patron sana başka içki yok, dedi.
O Patrão diz que não bebes mais.
Bakın. Pazar günü içki yok.
Veja, não há bebidas ao domingo.
Burada adam gibi içki yok mu?
Não têm bebidas decentes, aqui?
- Kasabada askere içki yok.
- Não podemos ir à vila.
Bedava içki yok.
Não há bebidas grátis.
Şimdi, daha fazla içki yok.
Agora já não bebes mais.
- Bu gece içki yok.
Eu não vou beber esta noite.
Daha fazla içki yok. Ne oldu sana böyle?
Sem mais bebidas.
Bu gece içki miçki yok.
Não ganharão nada hoje!
Sigara içemezsin, tütün çiğneyemezsin, içki yok, misafir odasında kaşınamazsın ya da küfredemezsin.
Não pode fumar, mascar, cheirar, tomar, riscar a sala ou blasfemar.
Benden ne haber, bana içki yok mu?
E eu, não bebo nada? Não tenho uma bebida também?
Sana içki yok.
Não recebes uma bebida?
Bay Moon : içki yok, kumar yok, karını dövmek yok, sokakta sürtmek yok, geriye ne kalıyor.
Bem, Mr. Moon : Nada de beber, nem de apostar, nem de maus tratos à sua mulher, nem deitar-se com outras ou seja lá o que for.
Hayvan yok, içki yok.
Nem animais, nem álcool.
Kahve yok, içki yok, sigara yok.
Nada de café, copos ou cigarros.
Tanrım, unuttum. Evde bir damla bile içki yok.
Meu Deus, esqueci-me de que não tenho em casa nem uma gota.
Yeni bir adet falan çıkmadıysa bir içki içmek için eşlikçiye ihtiyacım yok.
A não ser que haja uma lei nova, não preciso de acompanhante para ir beber.
Söyleyin, içki içer misiniz? Yok canım.
Bebe muito álcool?
İçki yok demedim mi?
Não te proibi de beberes?
Gerçekten bir içki için vaktiniz yok mu?
Tem mesmo a certeza que não tem tempo para uma bebida na baixa?
İçki yok. - En azından işler sürerken.
- Não enquanto isto durar.
Meyhane yok, Dr. Summers'ın dediği gibi içki de yok.
No bar não, não posso beber, como disse o Dr. Summers.
İçki içmeye vaktimiz yok bir gün bize yemeğe gelirsin diye düşünüyorduk.
Bem, não temos tempo para uma bebida... mas pensámos que o teríamos ao jantar um dia destes.
Yemek az, içki yok, tabii ki iyiyim.
E estou bem.
İçki içip masraf yazdırmak yok.
Não há bebidas na conta de despesas.
Sana bir içki lazım mı diye soran yok.
A mim ninguém me dá uma bebida.
- İçki yok.
- Não copos.
- Lüzumu yok. - İçki de mi içmiyorsun?
O quê, também não bebe?
İçki, sigara ve kumar yok!
Não bebe, não fuma e não joga.
Sigara ve içki kullanmayınca serseriliğin tadı yok.
A depravaçao pode ser maçadora quando nao se fuma ou bebe.
Yok bu olmaz. Haydi gel, bir içki iç.
Conseguimos!
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
uns gins bem servidos que não vale roubar! labuto, mas gosto, a vida é um jogo de azar e nunca me canso p'ra poder dançar p'ra quem está bem sem nada é uma rica vida embora não sejam só rosas é uma rica vida se se tem a quem amar esquecem-se as ralações que o mundo nos volte as costas é uma rica vida
Sorun yok. İçki iç.
Beba qualquer coisa.
İçki yok, karı yok, hareket yok!
Não temos bebidas, não há mulheres, não se passa nada aqui!
"İçkimiz yok." İçki alacağız!
"Não temos bebidas." Bem... vamos ter de as arranjar!
Peki, buna ne dersin? Bir daha içki falan yok!
Nunca mais vou utilizar drogas.
Onu aşırı içki içmesiyle bu toplantının bir ilgisi yok, Louise.
O que ele bebe nada tem a ver com esta reunião, Louise.
- Evet, çünkü burada hiçbir imkânımız yok. Bakın, buraya otelden buz getirmek gerekiyor. - İçki için mi?
Sim, não temos instalações aqui Temos de trazer gelo do hotel.
İçki herşeyimi yok etti.
Eu o vendi para comprar bebida.
İçki lisansımız yok.
Não temos licença.
Bunu yapamazsınız, içki lisansımız yok.
O senhor não pode fazer isso. Nós não temos licença.
- İçki lisansımız yok.
Não temos licença.
! 3'ten sonra içki, 9'dan sonra yemek yok!
Não podemos beber depois das 15 : 00 e não podemos comer depois das 21 : 00.
- İçki yok.
- Nada de bebidas.
İçki yok, parti yok.
Nem álcool, nem festas.
İçki de yok.
Nem bebe.
Patrick, bir içki için zamanın yok.
Patrick, não há tempo suficiente para outra bebida.
İçki taşımada kullandıkları o kamyonları yakında yok pahasına satacaklar.
Os camiões usados para contrabando em breve vender-se-ão por tuta e meia.
Hafızam yok, pantolonuma sıçarım, yalnış dişleri takarım, sigara içmem, içki içmem...
Estou sem memória, peido-me, não fumo, não bebo e já não fodo.
Bunun içinde gerçekçilik yok. Bir tur içki daha!
Outra rodada.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yok canım 523
yok birşey 158
yoktur 42
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yok canım 523
yok birşey 158
yoktur 42
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65