English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Müzik yok

Müzik yok Çeviri Portekizce

244 parallel translation
Müzik yok.
Não há música.
Hayır, hayır. Müzik yok.
Nada de música.
Lütfen. Şarkı söylemek yok, müzik yok.
Por favor, nada de cânticos, nada de música.
Müzik yok.
Acabou a música.
Sevgilim müzik yok muydu o zaman?
Amor... Não havia também música?
Artık müzik yok, gülmek yok.
Já não há música, já não se ri.
Kapattım. Müzik yok mu?
- Agora apago-o, eh?
Ama, Londra'dan düğme ve müzik yok. - Neden?
No entanto, não há vestidos e não há música de Londres.
Harold, başka müzik yok mu?
Não tens outra música?
Müzik yok.
Nada de música.
Müzik yok.
Sem cortejo fúnebre.
Müzik yok.
Näo há música.
- Bu gece müzik yok mu?
- Estás a gozar. Já não pões música?
Müzik yoksa, Doors da yok.
Sem música não há Doors.
Müzik yok. Bizi sevebilenler, sevsin.
Que quem nos quer, nos queira.
Neden bugün burada müzik yok? Lütfen. Simone, çok önemliymiş.
Simone, é importante.
Spor yok, müzik yok Bilgi yok...
Nem desporto, nem rock Nem informação
Ve bu kez... müzik yok.
E, desta vez... sem ler.
- Burada müzik yok.
- Não há música.
- Müzik yok.
- Não há música.
Bu gece canlı müzik yok sanıyordum.
Pensava que não havia banda esta noite.
Ama bence bizim geleneksel müziğimiz kadar güzel bir müzik yok.
Mas, na minha opinião... nada é mais lindo do que nossa música tradicional.
Müzik yok.
Acabou-se a música.
Müzik yok mu?
Não há música?
Odana çıkacaksın. Müzik yok. TV yok.
Vais para o teu quarto, sem musica, TV, sem "Beethoven", sem parque!
Frostbite Şelaleleri'nde böyle müzik yok.
Não há música desta em Frostbite Falls.
- Müzik yok ki.
- Não há nenhuma música.
- Yerli yok. Bu müzik.
- Não são nativos.
Müzik işinde iyi para yok mu, yoksa?
Acho que não pagam tão bem na música.
Fazla bir şey yok, şu eski pantalon, gömlek ve bir de müzik kutusu.
Só tem esses velhos cobertores, uma jaqueta de couro e a sua sanfona.
Müzik bile bunu yok edemiyor.
Nem a música consegue eliminá-lo.
- Efendim? - Müzik konusunda yardıma ihtiyaçları yok.
Não precisam de ajuda para a tocarem.
Bir şeyim yok, bu müzik nedir?
- Que música é esta?
- Bende müzik kulağı yok.
- Não tenho ouvido para música.
- Müzik kulağı yok onda.
O Griff não tem ouvido para a música.
- Başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. - Yetenek, müzik dehası...
- Precisam de ter muito dinheiro.
Müzik eğitimine de gerek yok.
- Nem talento nem habilidade musical.
Steve bilir rock'n'roll'u, cihazlar hakkında bir fikri yok ama, teknik işlerden çok anlamaz, bu müzik ne hakkında, bilmez.
O Steve sabe o que é o rock and roll, mas não conhece o equipamento, tem pouco conhecimento, em termos técnicos, do que é a música.
Pekâlâ. Yüksek sesle müzik dinlemek yok.
Ok, agora, sem música alta.
Müzik seti ya da televizyonu yok.
Não tem aparelhagem nem televisão.
Ama müzik yok.
Não há música.
- Kızlar yok ahbap, sadece müzik.
Nenhuma menina, só música.
"En güzel müziğin üzgün müzik olduğuna dair hiçbir şüphem yok." demişti. Bütün bakış açılarını biliyordum...
Na escuridão, aparece ao detetive Mike Hammer, uma mulher apavorada.
Şimdi müzik falan yok.
Agora nem música temos.
ve bunun anlamı müzik kutuları yok. - kafayı çekmek yok.
O que significa nada de brincadeiras na cama... nada de bebidas... nada de drogas, nada de enganos.
Ama müzik dinlemek istiyorsanız... bunda bir şey yok.
Gosta de ouvir música. Tudo bem.
Sanırım benim müzik kulağım yok.
Acho que não sei diferenciar as notas musicais.
Müzik kulağın yok, Lester. Seni bu yüzden davulcu yaptık.
Tu não sabes diferenciar as notas Lester, é por isso que estava a pensar na bateria para ti.
Büyük, salak ve müzik kulağı yok
Grande, estúpido e sem ouvido para a música.
Evet ama müzik yeteneğim yok.
- Mas não tinha talento musical.
Belki de müzik yapımcılığına başlamalısın. Belki başlarım ama bende müzik kulağı yok.
Talvez, um dia, falta-me ouvido para a música.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]