English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sonradan

Sonradan Çeviri Portekizce

2,600 parallel translation
Her neyse, başta anlamadım, sonradan fark ettim ki tüm yüzüm ketçap- -
E só depois percebi que era ketchup...
Sonradan bana gelen sendin.
Tu é que foste atrás de mim.
Kaybettiği yavrusunu sonradan bulan bir anne duygularla şaşkına dönmüş bir vaziyette olmalı.
Uma mãe que perdeu e depois encontrou a sua prole deve estar esmagada com emoções.
Eğer insanları bu mülâhazaya inanmaya ikna edersek sonradan bunu hakikate dönüştürebiliriz.
Convencemos o povo a crer em ti. E podemos tornar isso, realidade.
Topluluğumuzu kurtarmak adına bir karar verildi. Daha sonradan anlaşıldı ki bu olay tarihimizde karanlık anlardan biri olarak yerini almış.
Foi tomada uma decisão para salvar o povo, que, resumindo, só pode ser visto como um momento negro na história.
Geçen yıl bu zamanlarda senatonun çoğunluk lideriydi. Bu şehirdeki en güçlü adamlardan biri, sonradan düşünülenlerin en iyisi şu anda.
No ano passado, ele foi o líder da maioria no Senado, um dos homens mais poderosos da cidade e hoje está a ser reconsiderado.
Daha sonradan öğrendik ki, bu cemaat bizden topladığı paralarla içlerinde, Londra'daki eylemler de dahil olmak üzere birçok terör eylemine finansman sağlamış.
Descobri mais tarde, que a caridade era uma fachada, utilizada para financiar actividades terroristas, incluindo os atentados em Londres.
Karen'le birer hamburger yeriz sonradan.
A Karen e eu vamos comer hambúrgueres, depois.
Kocan da sonradan Max ile tanışabilir.
- Para que o seu marido conheça o Max.
Sonradan Oslo'nun ne kadar küçük olduğunu fark ettim.
Depois percebi como Oslo era pequena.
Pekala, birkaç işçi kiralamıştık ben de onlara güvenmiyordum ve sonradan da peluş ayıya aşık oldum o yüzden burada tuttum.
Tínhamos aqui trabalhadores em quem não confiava e... como quase me apaixonei pelo urso, deixei-o ficar ali.
Sonradan blöf çıktı.
ele nem sequer tinha o rapaz.
Hem bu olanlara sen ön ayak oldun, hem de sonradan gelmiş masum birini suçluyorsun?
Ajudaste a causar isto e agora gritas por inocência?
İlk başlarda, gergindim, sonradan anladım, bana daha ne yapabilirlerki?
Primeiro estava nervoso, então pensei : o que me podem fazer?
Yoksa sonradan UZM, DR olacak kitap kurtları bana çok fazla tepeden baktıklarından burunlarındaki sümüğü güneş sandığım için midir diyorsun?
Ou talvez por sua causa das traças, que cresceram tarde para serem PHMD, a olhar para mim tão admirados que eu pensei que o sol era uma bola grande e velha.
Sonradan yıkmak için bir şeyler inşa etmeyi öğreniyor. - Mühendislik.
Engenharia.
Sonradan bana babam hala hayatta olsaydı onun söyleyeceği tarzda şeyler söylemeye başladı ve ondan hoşlandığımı anladım.
Mas depois ele começou a dizer-me coisas sobre que o meu pai diria se ele ainda estive-se vivo, e aí soube que gostava dele.
Başlarda utangaçtı ama sonradan kendini buldu işleri her geçen gün öğrenmeye başladı bilirsin süreçleri iyice öğrenmişti.
Tímida no início, mas depois mergulhou de cabeça, a perguntar como se fazia, e a aprender o processo.
Önceleri öyleydi ama sonradan bu olaya harika bir çözüm bulduk.
No início, sim, mas encontrámos uma maneira de lidar com isto :
Ama sonradan bunların hiçbirini görmek zorunda olmadığını fark ettim.
Mas depois percebi que ela não teve de ver nada disto.
Bir araba çalıp, sonradan bırakacak olsam VIN numarasını silmekle uğraşmazdım değil mi?
- Se eu roubar um carro e abandonar, eu não teria tempo de tirar o número do registro.
Ama sonradan Woodsie'deki bir kilisede torununun vaftiz törenine gideceğini haber aldık.
Então sumiu do mapa. Depois recebemos uma pista que ele iria no batismo do neto em uma igreja em Woodside, onde sua filha morava.
Kimi öldüreceğine sonradan karar vermiş.
Tipo, um pensamento tardio.
Sonradan pişman olacağıma...
É melhor prevenir do que remediar.
Sonradan anlamıştım. Seni küçük alçak.
e foi quando me apercebi, seu malandro.
Sonradan fark ettim ki, sürücüsü şu avukattı.
Depois vi que o motorista era aquele advogado.
Tecavüz vakaları tüm ülkede kadınlar arasında yapıIan bir araştırmaya göre polise sonradan bildirilen vakaların başında geliyor.
Violação é o crime violento menos relatado na América. Numa pesquisa com americanas, descobriu-se que apenas 1 em 6 casos de violação, foi denunciado à polícia.
Sonradan öğrendik ki, seksi hemşireyle öpüşmek için başından beri numara yapıyormuş.
Descobri depois que ele fingiu tudo para poder beijar a enfermeira.
Evet ama sonradan dışarı çıktığımızda kullanırız diye.
Sim, trouxe-as para o caso de termos hipótese de sair mais logo. Tira isso. Vais rasgá-las.
Ya kaza esnasında ya da sonradan boğularak ölmüştür.
Ou morreu no embate ou afogou-se.
- Çocukları sonradan getirmiş olabilir.
- Pode tê-los movido.
Önemini sonradan anladım.
Com o passar do tempo.
Tamam Bn Amin, size 3 kelime söyleyeceğim ve sonradan bunları bana söylemenizi isteyeceğim.
Sra. Amin, vou dizer-lhe três palavras e pedir que mas repita mais tarde.
Della Rovere'nin birlikte cirit attığı sonradan görme düklerle önemsiz bir anlaşma.
- que o Della Rovere consiga formar. - Talvez.
Ama sonradan geliştirdiği bir bilgisayar oyunu çıktı.
Mas depois vim a saber que eram truques sobre um jogo qualquer que ele andava a desenvolver.
En azından, sonradan öyle söylediler.
Pelo menos, foi o que disseram depois.
Belki sonradan her şeyi onlara yazmalısın.
Talvez devesses escrever-lhes.
Sonradan çıkanlar film şeritler kullanmaya başladı.
As mais novas usavam fita de carbono.
Onun sonradan dediği şeyi tam olarak hatırlayamadım.
Mas não lembro-me muito bem o que ela respondeu.
Uzun bir listeye dahil olduğumu ben de sonradan öğrendim.
Descobri ter sido uma de uma longa lista de mulheres,
Sonradan aklına gelen bir şeye benzemiyor bu.
Isso é mais do que uma reflexão tardia.
Sonradan seri katil olduğunu öğrendiğim mükemmel nişanlımdan sonra güvende hissedebileceğim birini arıyordum sanırım.
Se calhar andava à procura de alguém mais seguro, depois de ter estado noiva de um tipo espetacular, que também se revelou ser um assassino em série.
Sonradan George hatasını fark etti ve, beni Willow filmine tavsiye etti.
O George percebeu que cometeu um erro, pois, a seguir, incluiu-me no Willow.
Sen sonradan sevilebilen birisin.
Tu és uma espécie de gosto adquirido.
Biraz kötü başladık ama sonradan iyi ve komik bir insan olduğunu anladım.
Começou de forma estranha, mas o final da noite foi fantástico. E ele é engraçado.
Sonradan kurulan Boston Pilgrims takımı artık Red Sox'ın gölgesinde yaşamayacak.
A equipa em ascensão Boston Pilgrims não viverá mais na sombra dos Red Sox.
Berkeley'li sonradan görmelerin kıçlarına tekmeyi basıp bu şehrin senin benim gibi adamlarca nasıI çekip çevrildiğini gösterelim.
Foda-se um formado-em-Berkeley que-acabou-de-chegar. Que acha que pode vir e mandar em gajos como nós.
Berkeley'li sonradan görmelerin kıçlarını tekmeleyip bu şehrin senin benim gibi adamlarca nasıI çekip çevrildiğini gösterelim.
Esses malditos novatos que vem de Berkeley. Que acham que podem vir e mandar em gajos como nós.
Son olarak üçüncüsü de, sonradan kirli bir polise dönüşmüş olan kendini işine adamış bir polis dedektifi.
A terceira era uma detetive policial dedicada que se deixou corromper.
Ama sonradan pırlantadan haberi oldu.
Mas ele ouviu sobre os diamantes, e ele foi...
Acısı sonradan çıkıyor.
O Bryan acertou em cheio com a previsão.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]