Tabi ki Çeviri Portekizce
7,773 parallel translation
Tabi ki size bunu söyleyecek.
Claro que vai dizer isso.
Hayır, tabi ki tutmuyorum.
- Não, claro que não.
Tabi ki, ama yardımı dokunmaz.
- Claro, mas não vai ajudar.
Tabi ki tehlikeli!
- Claro que é!
Bu tabi ki Tanrı vergisi fakat sosyal ve duygusal olarak hayatı boyunca Nathan'la birlikte yaşayacak olan bazı sorunları da yanında getirecektir.
Isto podem ser dons, claro, mas também representam grandes desafios, social e emocionalmente, que farão parte de Nathan ao longo da sua vida.
- Tabi ki para için değil.
- Obviamente sem pagamento.
Ve senden de tabi ki.
E para ti, claro.
- Tabi ki seviyorum.
Claro que gosto dela.
Tabi, tabi ki ileteceğiz.
Claro que sim.
- Tabi ki emin.
- Claro que tem.
Bu grevin sizin bir önemi var ama değil mi? Tabi ki var.
A greve não é importante para vocês?
Hayır, hayır, hayır, tabi ki Sting ya da The Police'in diğer üyelerine gey demiyorum
Não, não sugiro de todo que o Sting ou outros membros dos The Police sejam depravados.
Tabi ki söylerim.
- É claro que digo.
Tabi ki istiyorsun.
Claro que queres.
İlk iki sırada ben varım. Tabi ki.
- Sou os primeiros dois.
- Dediğim gibi, bugün büyük bir gün. - Tabi ki.
Como disse, é um grande dia.
- Tabi ki kestim senin paranı.
Claro que tenho a tua parte.
Eğer-- - tabi ki bana uygun.
Bem, querido, se... se é isto que sentes que deves fazer, então... claro que compreendo.
Tabi ki var.
- Claro que tenho.
Tabi ki garip hissedeceksin.
Claro, é estranho.
Hayır canım tabi ki kazanamadım.
Eu... Não, claro que não.
- Tabi ki.
- Claro.
Yo, yo, yo hayır. Yani insan illa ki evlenecekse tabi ki de planlayabilir.
Não, se vai casar, é lógico que faça planos.
Ama tabi ki bu, bambaşka bir duygu, bambaşka bir heyecan.
Mas isto é diferente, é uma nova sensação.
Tabi ki ürpertici gezginler cesetlerini ürpertici mağaralarda saklıyorlar.
É óbvio que os assustadores Viajantes escondem corpos em cavernas assustadoras.
Tabi ki daha öyledir.
E eu percebo, é claro que confias mais nela.
Tabi ki!
Sim.
- Tabi ki Julian.
Claro, Julian.
Tabi ki.
Claro.
Tabi ki görmedin.
Claro que não.
Tabi ki kargoyu almaya.
Ao encontro do avião, é claro.
Tabi ki.
Já sabia.
- Tabi ki.
Certamente.
- Tabi ki yalnızım.
Claro que estou.
İşe gitmem lazım. Tabi ki.
Tenho de trabalhar.
Tabi ki.
Com certeza.
Benim değil tabi ki... doğru olan benim seçilmem olacaktır.
Se não puder ser eu, e devia ser eu, é claro...
Vermont'u hatırlıyor musun? Tabi ki.
- Lembras-te de Vermont?
Vermont'u tabi ki hatırlıyorum.
Lembro-me de Vermont.
Tabi ki hayır.
- Claro que não. - Bom.
- Tabi ki istiyor.
É claro que quer.
Tabi ki yapmayacaksın. Silahını kapıp yarışa katılmak ve kahraman olmak istiyorsun. sonra da Olivia Pope'a geri dönüp "anneni yakaladım" demek istiyorsun.
Queres entrar, apontar a arma, ser a heroína, voltar para a Olivia Pope e dizer que apanhaste a sua mãe.
Tabi ki bunu itiraf edecek halin yok.
Mas não vais admitir.
Tabi ki kaçınabilirim.
Claro que sim.
Biraz baskı yapmama yardım eder misiniz? Tabi ki.
- Pode aplicar pressão?
Tabi ki hayır.
Claro que não.
Tabi ki çabalayacağız.
E claro que sim
- Tabi ki.
- É claro.
Tabi ki.
Claro!
- Tabi ki, Dr. Cotton.
Naturalmente, Dr. Cotton.
Tabi ki, patron.
Claro, chefe.
tabi ki yok 20
tabi ki öyle 33
tabi ki değil 21
tabi ki hayır 106
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87
kimi 527
tabi ki öyle 33
tabi ki değil 21
tabi ki hayır 106
kirk 419
kırk 72
kira 164
king 176
kısa 87
kimi 527