Uzun zaman Çeviri Portekizce
11,473 parallel translation
Esrar içilen ortama girmeyeli uzun zaman oldu ama...
Há anos que não vou a um antro de ópio, mas...
Seattle'da uzun zaman önce tanıdığım birinden gelmiş.
- Não sei. É de alguém que conheci há algum tempo em Seattle.
İki tarafın da uzun zaman önce vahşet yaşattığına dair küçümsemeye yeterli sebebi var.
Cada lado tem várias razões para detestar o outro pelas atrocidades cometidas há muito tempo e longe daqui.
Bir eş olarak haklarımı uzun zaman önce kaybettiğimi biliyorum.
Sei que perdi os meus direitos como marido há muito tempo.
Uzun zaman önce umursamayı kesmem gerekti.
Tive que deixar de me preocupar há muito tempo.
Onu kaybedeli çok uzun zaman oldu.
Levou-nos muito tempo para superar a sua perda.
Eğer sen olmasaydın uzun zaman önce ölmüş olacaktım.
Se não fosse por ti, estava morta há muito tempo.
Uyanmanın ve uzun zaman önce bize vadedilmiş dünyayı ele geçirmenin zamanı geldi.
Chegou a altura de acordar e de agarrar o mundo que há muito nos foi prometido.
O kadar uzun zaman oldu ki.
Já passou tanto tempo.
Bana sorarsanız, bunu çok uzun zaman önce tahmin etmiştim.
Quanto a mim, já tinha previsto isto há muito tempo.
Uzun zaman oldu.
Há quanto tempo.
Leslie Livewire dönüşmeye çok uzun zaman önce başladı.
A transformação da Leslie na "Livewire", isso começou há muito tempo.
Uzun zaman önce bizi aramayı bıraktı sandım.
Pensei que tinha parado de nos procurar.
Uzun zaman oldu. Muhabbete vakit yok.
Não há tempo para conversa.
Uzun zaman oldu.
Já lá vai muito tempo.
Bunun uzun zaman almasını istemiyorsam onlara kardeşimle ilgili her şeyi anlatmak zorunda olduğumu söylediler.
Dizem que para reduzir a pena, tenho de contar-lhes do meu irmão.
- Uzun zaman önce yapmalıydım bunu.
- Concordo. É algo que eu devia ter feito há muito tempo.
Sepang 2010'dan beri çok uzun zaman geçmişti.
Passou muito tempo desde Sepang, em 2010.
Uzun zaman, çok uzun zaman çanlar çaldı, çaldı, çaldı.
Durante muito, muito tempo, ele deixou-os a tocar e a tocar.
Arthur, çok uzun zaman oldu.
Há quanto tempo, Arthur.
Üzgünüm ama çok uzun zaman oldu.
Desculpa, mas passou demasiado tempo.
Bradford, uzun zaman önce seni annen geri alamayacağı bir şey yaptı.
Bradford, há muito tempo, a tua mãe fez algo que não consegue emendar.
Ayrıca bilgin olsun Alicia'ya ve oğluna verdiğim sözler olmasa seni uzun zaman önce kesip atardım.
E só para que conste... Se não fosse pelas promessas que fiz à Alicia e ao teu filho, teria desistido de ti há muito tempo.
Bilmiyorum ama çiftleri uzun zaman birbirlerinden ayrı tutuyorlar.
Não sei, mas mantinham os casais separados por longos períodos.
- Uzun zaman önce bir iş ortağım vardı. Paul Wilkerman.
Há muito tempo, tive um sócio, Paul Wilkerman.
Sizi gördüğüme sevindim. Uzun zaman olmuştu.
Adoro vê-los, já faz um tempo...
Uzun zaman olduğunu biliyorum.
Sei que já passou bastante tempo.
Bunun için uzun zaman bekledim kardeşim.
Tenho esperado muito tempo por isto... Irmão.
Uzun zaman önce iyi arkadaştık.
Há muito tempo atrás, costumávamos ser amigas.
Kendime gelmek uzun zamanımı aldı.
Bem, levei algum tempo a habituar-me à ideia.
- Uzun zaman önce.
Há muito tempo.
Uzun zaman önce.
Muito tempo.
Uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi.
O que devia ter feito há muito tempo.
Özgür olduğumda ilk gördüğüm şey sendin. Çok uzun zaman geçmişti.
Foste a primeira coisa que eu vi quando fui libertada, e tinha passado tanto tempo.
Ondan haberim var ama bu çok uzun zaman önceydi.
nbsp Estou ciente do que ela era, mas isso foi á eras atrás.
Hepimiz Rowan'ın seninle uğraşmayı uzun zaman önce bıraktığını duyduk. Ama başaramadı. ... bu yüzden bizi oğulları olarak yetiştirmeye başladı.
Todos ouvimos dizer que o Rowan tentou trabalhar contigo há muito tempo, mas ele falhou, e foi por isso que ele começou a treinar-nos como esses filhos.
Uzun zaman önce onu terk etmeliydim biliyorum.
Eu devia tê-lo deixado há muito tempo, eu sei.
Çok uzun zaman önceydi.
Já se passou muito tempo.
Grey'e uzun zaman danışmanlık yaptım.
Mas fui mentora da Grey.
Annesi hapishanede. Babası öleli uzun zaman olmuş.
A mãe está presa, o pai foi-se embora há anos.
Uzun zaman oldu.
Faz algum tempo.
O uzun zaman önceydi.
Isso foi há muito tempo.
Uzun zaman önce seni sevmeyi seçti.
Há muito tempo, escolheu amar-vos.
Uzun zaman oldu.
Já passou muito tempo.
Çok uzun zaman önce yapmam gereken bir şeyi yaptım diye cezalandırılmayı kabul etmiyorum.
Não devo ser punido por uma coisa que já devia ter feito há muito tempo.
- Uzun zaman oldu.
- Já passou algum tempo. - É verdade.
O zaman Laura ölür sen de uzun bir hapsi boylarsın.
Então a Laura morre e tu vais para a cadeia por um longo periodo.
Unutmak çok uzun bir zaman için çok zordu.
Foi demasiado durante demasiado tempo para poder esquecer.
- Uzun zaman oldu.
Já foi há muito tempo.
Her zaman bir ebeveynin görevinin çocukların olabildiğince uzun çocukluklarını yaşamalarını... -... sağlamak olduğunu düşünmüşümdür. - Bu çok kötü.
Eu sempre tive a impressão que era um dever de pai deixar uma criança ser criança o máximo tempo possivel.
Uzun bir zaman bekledik.
Já esperámos tanto tempo.
uzun zaman oldu 409
uzun zaman önce 180
uzun zamandır 69
uzun zamandır görüşmedik 21
uzun zaman önceydi 90
uzun zaman olmuştu 17
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
uzun zaman önce 180
uzun zamandır 69
uzun zamandır görüşmedik 21
uzun zaman önceydi 90
uzun zaman olmuştu 17
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanımız azalıyor 34