Uzun zamandır Çeviri Portekizce
8,591 parallel translation
Zypher'i uzun zamandır görmedim.
Não vejo a Zypher há muito tempo.
- Yeterince uzun zamandır.
Longo o suficiente.
- Ne? Eskiden böyle şeyleri fark etmezdim ama uzun zamandır insanların içini görebilen bir adamla çalışıyorum. Ne düşündüklerini, ne hissettiklerini bilen biri.
Eu nunca teria reparado em algo deste género antes, mas já trabalho há muito tempo com alguém que é bom a ler as pessoas, o que estão a pensar, a sentir.
Bu yüzük çok uzun zamandır yanımdaydı. Ve geçmişimde çok bariz önemli bir yeri var.
Este anel está comigo há já muito tempo, e tem uma importância obvia no meu passado.
Bu yükü uzun zamandır sırtında taşıyordun.
Carregaste esse fardo sozinha durante muito tempo.
Annemi uzun zamandır tanıdığımı söyleyelim.
Digamos que a conheço há bastante tempo.
Seni uzun zamandır tanıyorum Alex.
Conheço-te há muito tempo, Alex.
Bunu unutabileceğin kadar uzun zamandır kalmıyoruz burada.
Temos estado aqui por tanto tempo que quase nos esquecemos
Ben de uzun zamandır onun sırlarını saklıyorum.
Tenho mantido os segredos dela durante muito tempo.
Bunu yapmayı uzun zamandır bekliyordum.
Esperei muito para fazer isto.
Uzun zamandır buradayım.
Estou aqui há muito tempo.
Bu anı çok uzun zamandır bekliyorum.
Esperei imenso tempo por este momento.
Uzun zamandır kimse bana o isimle hitap etmedi.
Ninguém me chama assim há muito tempo.
Uzun zamandır oturup sohbet edemedik teğmen.
Não falávamos há algum tempo, Tenente.
Eşimle birlikte uzun zamandır deniyorduk.
Eu e o meu marido estamos a tentar há muito tempo.
Senden uzun zamandır böyle laflar duymuyordum.
Por falar nisso, não tenho notícias suas há algum tempo.
Uzun zamandır kayıp olan klon çocukları bulmak zaman alır, bilirsin.
Localizar crianças clonadas há muito desaparecidas demora o seu tempo.
Uzun zamandır düşündüğüm bir şey.
É uma coisa em que tenho pensado.
Onu benim tanıdığım kadar uzun zamandır tanıyorsun.
Conheces a Capitã tanto como eu.
Bayıldığım şu anki işime on beş yıldır devam ediyorum ve sanırım Michelle ile tanışmak uzun zamandır başıma gelen en güzel şeylerden biri oldu.
Tenho o mesmo trabalho, que eu adoro, durante uns 15 anos, e acho que ter conhecido a Michelle é se calhar uma das melhores coisas que me aconteceu em muito tempo.
Eğer insan feromonlarını şişeleyebilirsek uzun zamandır aradığımız şeyi yapmış oluruz.
Se pudesse "engarrafar" o equivalente humano, eu podería ter exatamente o que sempre procurei.
Karımla uzun zamandır birbirimize isimlerimizle hitâp etmiyoruz ya da aynı yatakta yatmıyoruz.
Eu e a minha esposa, há muito que não dizemos o nome um do outro ou ocupamos a mesma cama.
Libby, biz uzun zamandır evliyiz.
Libby, nós... estamos casados há muitos anos.
Emma, o uzun zamandır yaptıklarını telafi etmeye çalışıyor.
Emma, há muito tempo que ela está a tentar remediar o que fez.
- Bak... Talia ile uzun zamandır beraberiz.
- Nós estamos juntos há muito tempo.
Aslında, uzun zamandır yaşadığım en iyi geceydi.
Para dizer a verdade, foi uma das melhores noites em muito tempo.
Uzun zamandır sizinle iş yapmak istiyordum.
Há muito tempo que quero fazer negócio com vocês.
- Onu çok uzun zamandır tanıyorum.
- Conhecemo-nos há muito tempo.
Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz, o benim halkımdan...
Conhecemo-nos há muito tempo, ela pertence ao meu povo.
Ama uzun zamandır direniyordun.
- Mas resististe tanto tempo.
Sewickley'de uzun zamandır gitmek istediğim küçük bir bistro vardı.
Há um restaurante em Sewickley que queria experimentar.
Dinle beni. Bir problemin olduğunu uzun zamandır sezinliyorum.
Não posso deixar de reparar que se passa algo consigo.
Uzun zamandır orada dikiliiyorsun.
Estás de pé aí há já muito tempo.
- Uzun zamandır ortalarda görünmüyordu.
s - Ela não vem cá há muito tempo.
Seni temin ederim ki senin haberinle ilgisi yok. Uzun zamandır aklımdaydı ve sana söylemeye karar verdim.
Garanto que é completamente sem relação com a tua novidade, mas andei pensando nisto e pensei que deveria to dizer.
Uzun zamandır pervasızca kız gibi davranmadık birbirimize karşı.
Sabes, não temos sido raparigas descaradas há muito tempo.
Bu insanlardan bazıları çok çok uzun zamandır burada bekliyorlar.
Muitas delas estão à espera há muito, muito tempo.
Uzun zamandır hissetmediğim ruhani içgüdülerimi ortaya çıkardı sanırım.
São instintos espirituais, penso eu. Coisas que já não sentia há muito tempo.
Patronum uzun zamandır beni iyi davaların hiçbirine atamıyor. Öğrendim ki bir polisle sevgiliyim diyeymiş. Ne?
O meu chefe não me tem dado casos bons e descobri que é porque namoro um polícia.
Çok uzun zamandır. Superman!
Super-Homem.
Çok uzun zamandır dünyalarımız savaş hâlinde Darkseid.
Durante muito tempo, Darkseid, os nossos mundos lutaram.
Bakın bu işi uzun zamandır yapıyorum. Sevdikleri ölenlerin nasıl tepki verdiklerini bilirim.
Faço isto há muito tempo, sei como as pessoas reagem ao saberem da morte de um ente querido.
Paige... Bunu sana uzun zamandır söylemek istiyorduk.
Paige... nós queríamos contar-te isto há muito tempo.
Çok uzun zamandır elime iskambil kâğıdı almadım.
Nem sequer pego em cartas há muito tempo.
Uzun zamandır birisini öldürme emri almamıştım.
Já lá vai um tempo desde que tive permissão para matar.
Uzun zamandır okumadım.
Há muito que não leio nenhuma.
Bunu uzun zamandır bekliyorum.
Esperei muito tempo por isso.
Uzun zamandır bir saatten fazla yataktan kalkmamıştım, direncimi gözümde fazla büyütmüşüm ve birden inanılmaz bir yorgunluk hissettim.
Não costumava estar fora da cama por mais de uma hora de cada vez e, bom, sobrestimei a minha resistência e, de súbito, senti-me incrivelmente fatigado.
Uzun zamandır bunu yapmak istiyordum.
Estava com vontade de fazer isto há muito tempo.
Uzun zamandır aşksız yaşadım.
Vivi sem amor por demasiado tempo.
Ve uzun zamandır istihbaratı hep doğru çıktı.
Até agora, as informações conferem.
uzun zamandır görüşmedik 21
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun bir zaman 22