English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çok sık

Çok sık Çeviri Portekizce

15,043 parallel translation
Ve şimdi çok sıkıldım.
E agora estou totalmente aborrecido.
Çok sık seks yaptığın için birbirleriyle mi karıştırıyorsun yoksa?
É por fazer sexo tantas vezes que acaba por confundir tudo?
Bir kız kardeşim var fakat çok sık görüştüğümüz söylenemez.
Tenho uma irmã, mas não mantemos contacto.
Çok sıkıyor.
É sufocante.
Bazen bir şeyi çok sık yaptığında etkisi azalır.
Olha, às vezes quando fazes algo demasiadas vezes, vai perdendo o efeito.
" Hank, şey yapınca, anlarsın ya enerji sarf edilir. Hem orgazm olurken hem de günlük sperm üretimi sırasında. Yani çok sık yaparsan, ömrünü kısaltmış olursun ve bu yüzden de normal bir erkeğin ömrü kısadır çünkü onlar...
" Hank, uh, quando tu... tu sabes, uh, desgastas energia, ambos no... no orgasmo e na reprodução diária de esperma, por isso... se o fizeres muitas vezes, vai somando e reduzes o tempo de vida
Şimdi, sizi uyarmak zorundayım, çok sıkı çalışırım.
Devo avisar que me esforço muito.
Çok sıkı pazarlık ediyorsunuz.
Estão a propor um negócio muito difícil.
Bu halinden çok sıkıldım dostum.
Estou tão farto de ti, amigo.
Çok sıkıcı.
Aquilo é muito triste.
Galiba sarhoş olmak da çok sıkıcıdır, değil mi?
Bem, eu acho que ser alcoólico é triste, certo?
- George, kocam çok sıkıcı.
O George, ele é um chato.
Çok sıkı bir operasyon.
- Têm aqui uma bela operação.
Çok sıkı, sığmayacak.
Estão demasiado apertadas, não servem.
Çok sık "seni seviyorum" diyorsun.
Dizes "amo-te" muitas vezes.
Fakat morfin son derece bağımlılık yapıcıdır. O da sonraki aşamaya kokaine geçti ama çok sık kullanmıyor.
A morfina é muito viciante e ele passou da morfina à cocaína, é só isto.
Çok sık seyahat ediyorum.
Viajo muito.
Çok sık arayıp yazamazsam endişelenme.
E não te preocupes se eu não ligar ou escrever muito.
Cachet, yılın başındaki korkunç çıkıştan sonra sürekli yükselerek keskin düşüş sırasında dayanan yatırımcılarını çok zengin etti.
A Cachet, cujas ações têm vindo a subir a passo firme após aquela terrível estreia no início do ano, neste momento já enriqueceu muito os investidores que foram capazes de aguentar durante aquela descida a pique.
Şapkasını çok şık bir şekilde bir gözünün üzerine indirirdi ve çok nazik görünürdü.
Usava o chapéu de lado, muito elegante e... Parecia muito bondoso.
Etrafta kırılmış pek çok şey vardı ve sanıyorum babanın öfkesine hakim olamayıp her şeyi kırık döktüğünü söyledi.
Havia imensas coisas partidas no chão e acho que ela disse que o seu pai perdera a cabeça e que partira tudo.
Sıkılmış değildim ve Jamie ile yaşadıklarımız düzüşmekten çok daha fazlasıydı.
Eu não estava aborrecida e o que eu e o Jamie tivemos foi muito mais do que fazer sexo.
Geçen kış çok fazla bağırdığım için 9 buçuk dakika boyunca baygın kaldım.
No inverno passado, gritei com tanta força que parei de respirar durante nove minutos e meio.
Beyin, içerdiği kısımlarından çok daha fazlasını ihtiva ediyor. Ve hepimiz, beynimiz ne kadar zarar görmüş olursa olsun hâlâ iletişim kurabiliriz.
Eu acredito que o cérebro seja mais do que a soma da suas partes e que todos nós, por mais avariados, podemos fazer conexões.
Paris'teki büyük bir evi çekip çevirmenin hayal edebileceğimden bile çok daha karmaşık olduğu ispatlanmış oldu.
Gerir uma grande casa em Paris revelara-se mais complicado do que eu imaginara.
Yarın bir su tesisatçısı getiriririm. Ama yine fayansları kırıp suyu temizlememiz gerekiyor. Çok fazla su birikmiş orada.
Mando cá um canalizador, amanhã, mas acho que vamos ter de partir a parede para isolar a fuga, porque há ali muita água.
Çok mu sıkıldın?
Foi muito desagradável?
Pentagon'dan Sikes'ın resim ve dosyasını istedim bile en azından gizli olmayan kısımları yine de çok yardımı dokunacağını sanmam.
Já pedi ao Pentágono para envirem uma foto dele e o seu ficheiro, pelo menos o que não está classificado, não que vá ajudar.
Çok bir şey yok, büyük kısmı gizlilik dereceli ya da çıkartılmış.
Não muito, a maior parte está classificado ou apagado.
Son anketlere göre Arınma karşıtı kişilerin artışının yaklaşan başkanlık seçimlerinde çok büyük bir etkisi olabilir.
Pesquisas recentes indicam que o aumento dos anti-Expurgo pode ter um efeito decisivo na próxima eleição presidencial.
Çok karışmış ortalık.
Está uma confusão.
Bana çok karışık geliyor açıkçası.
Acho tudo bastante complicado.
Kurban üst sınıftan beyaz bir kız, zanlı ise Amerika'nın en çok aşağılanan ırkına mensup orta sınıf bir birey.
A vítima é branca, classe alta, o acusado faz parte de uma das etnias mais odiadas na América.
Devrimi bu insanlar için yaptık burada daha çok silahlı insan olması yanlış anlaşılma ihtimalini arttırıyor.
Nós ganhámos a revolução para estas pessoas. Quantas mais armas hajam por aqui, maior é a probabilidade de haver um mal entendido.
Ortalık bu kadar karışıkken bunlar çok normal.
Não te podes culpar no meio desta maluqueira.
Sokaklar bu aralar çok karışık.
As ruas estão loucas, sabem?
Sıcaklık çok düştü.
A temperatura baixou.
Burası çok sıcak. Ayrıca bulanık.
E está turva.
Önce koca karıyı öldürmen çok yazık, ikimizi de sıradan geçirebilirdi.
Foi uma pena teres matado a velha antes que um de nós pudesse dar uma voltinha com ela.
Aslında, öyle düşününce bu da çok can sıkıcı.
Bem, se pensarmos bem no assunto, é preocupante.
Ve sonra birdenbire, hiçbirşey yokken, beyaz bir araba acı fren sesleriyle gidiyordu, ve bu çok çılgıncaydı. Tam kırmızı ışık yanarken geçti.
Passou o sinal vermelho.
Yargıcın karısını ilgilendiren kısım çok ama çok az.
A parte que se refere à mulher do juiz é muito, muito pequena.
Çok güzelsin ama tam bir hayal kırıklığısın.
Tão linda, e tão decepcionante.
Şu zihin okuma olayın... Hala çok can sıkıyor.
A leitura da mente continua a ser irritante.
Bu sefer çok daha az sıkıcıydı.
Foi muito menos enfadonho, desta vez.
Ve çok can sıkıcı şeyler duyuyoruz.
E temos ouvido algumas coisas muito perturbadoras.
Bakalım kim sıkılmadan daha çok okuyacak.
Vamos ver quem lê mais páginas sem se distrair.
Sivrisinekler çok can sıkıcı.
Mosquitos. Que irritantes.
Kafam çok karışık.
Estou tão confusa.
"Torunum, kurabiyen çok leziz gibi. Bir ısırık alsam?" diyor.
"Neto, essa bolacha parece deliciosa, dás-me uma trinca?"
Ama şimdi çok fazla kısıtlamalar var.
Mas hoje isso acabou. Há muitos controlos!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]