Üzün Çeviri Portekizce
27 parallel translation
Bu kadar üzün yürüdükten sonra ne kadar aç olabileceğinizi düşünemedim.
Esqueci-me que podia ter fome depois da sua longa caminhada.
Bu nedenle işlemler çok üzün sürdü.
Por isso é que demorou tanto para ser processada. O que é aquilo?
Biraz üzün sürebilir, ama başarırsın.
Levará um tempo, mas chegará lá.
Burada üzün süredir mi çalışıyorsun?
Trabalhas aqui há muito tempo?
Bu çok üzün sürüyor Jack.
Isto está a demorar muito.
'Beni bu sabah eve götürdükten sonra dedektiflerin gelmesi çok üzün sürmedi.'
Depois de me ter levado para casa, não demorou muito até chegar a polícia.
Bazı kadınlar karar veremiyor ve çok üzün süre bakımını devrediyorlar.
Há mulheres que não conseguem tomar uma decisão e deixam andar.
Adamlarımız Wraithlerin elinde çok üzün süre kaldılar. Onların tehlike içerdiklerini ve Wraithlerin Atlantis'in yok edilmediğini bildiklerini varsaymak zorundayız.
Há que presumir que foram interrogados e que os wraith sabem que Atlantis não foi destruída.
Onu konuşturmak bu kadar üzün sürerse bize söyleyecekleri eskimiş olacak.
Se demoramos demais a "quebrá-lo", a informação que ele nos dará, será desactualizada.
Ve, biliyorsun, çok eğlenceli, diğer gece, çok üzün süre seks yapmadık, üçüncü seferde, Komşudaki arabanın alarmını kapattım, ve köpekler havlamaya başladı...
Engraçado.... que outra noite, não fazíamos sexo há um tempo, na terceira vez eu estava accionando os alarme dos carros da vizinhança... e os cães a ladrar...
Ne kadar üzün süre yakalanmazsak, şansımız o kadar artar.
Quanto mais tempo evitarmos sermos capturadas, melhores nossas hipoteses.
Sana bir açıklama yapmak çok üzün sürerdi ve muhtemelen hatırlamazdın, yani bana bu olayda güvenmen gerekiyor.
Levaria muito tempo para te dar uma explicação completa. E de qualquer maneira não te lembrarias, por isso terás que confiar em mim.
Çok erken kalktım ve iş gerçekten çok üzün sürdü.
Acordei tão cedo e tive um dia mesmo comprido no trabalho.
Arkanı dönme. Yoksa üzün bir süre boyunca üstün bir acı hissedersin.
Não se volte, a menos que queira experimentar um grande sofrimento durante um período de tempo ainda maior.
Kocam onu üzün süredir tanıyor.
O meu marido conhece-o há muito tempo.
* Çok üzün sürmeyecek * * Yalnız kalacaksın *
Não há-de tardar muito Até ficares só
Çok üzün bir süredir buradayız.
Nós estamos aqui a uma eternidade.
Alt liglere yollandım ve iyileşmem çok üzün sürdü.
Mandaram-me recuperar e demorou uma eternidade.
O kadar üzün süre nefret ettim ki, Ollie.
Por tanto tempo, eu odiei, Ollie.
Beni de bu şanslı insanlar arasına seçmesi çok üzün sürmedi ve ben de buraya gelip bu insanların arasında yerimi aldım.
E pouco depois disso ele escolheu-me, para ser uma das sortudas, para vir para aqui, e fazer parte disto.
Bu konudan bahsetmeniz çok üzün sürmüştü eğer tekrar benzer olaylar oluyorsa... Olanlar kazaydı.
Demoraram muito tempo para falar e se está a acontecer outra vez...
Bana biraz daha üzün getir.
Traz-me mais uvas.
Söylediklerimden pişman oldum sadece buraya gelip çok üzün olduğumu söylemek istedim.
Eu arrependi-me do que disse, e só quis vir aqui dizer-te que eu sinto muito.
Buraya gelmem ne kadar üzün sürdü hayal bile edemezsin.
Nem fazes ideia o quanto demorei para chegar aqui.
Çok üzün sürmeyecek gibi.
Talvez não por muito tempo.
Biraz üzün sürebilir, ama başarırsın.
Levará tempo, mas chegarás lá.
Çok üzün sürmeyecek.
- Não por muito tempo.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun 291
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun hikâye 43
uzun 291
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun zaman önce 180
uzun zaman 39
uzun zamandır 69
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
üzüntü 18
uzun süre 24
uzun yıllar önce 20
uzun bir yolculuktu 18
uzun zaman önce 180
uzun zaman 39
uzun zamandır 69
uzun bir gündü 31
uzun bir süre 39
üzüntü 18
uzun süre 24
uzun yıllar önce 20
uzun bir yolculuktu 18