About an hour translate Turkish
3,344 parallel translation
They dropped the charges against you about an hour ago.
Bir saat önce sana yöneltilen suçlamaları düşürdüler.
All right, we've been here about an hour.
Bir saattir buradayız.
I'll be about an hour.
Bir saat içinde dönerim.
Ah, fuck! I told my boss I'd meet him for a run in about an hour.
Bir saat sonra patronumla koşuya çıkacağız.
It took Sage about an hour before she got sick.
Sage'in hastalanması bir saatini aldı.
That was about an hour ago.
Bu yaklaşık 1 saat önceydi.
About an hour ago, she turned her son in to the U.S. attorney for rape.
Yaklaşık bir saat önce, oğlunu tecavüz suçundan oğlunu savcılığa teslim etti.
Getting underway in just about an hour, the playoff debut of the Ontario Diamonds.
Ontario Diamonds, sezonun ilk playoffuna bir saat içinde çıkmak üzere.
He goes to some girls apartment, comes out about an hour later.
Kızın birinin evine gidiyor, bir saat sonra da çıkıyor.
In about an hour.
- Bir saat oldu.
Man walking his dog spotted him about an hour ago.
Köğeğini gezdiren bir adam bir saat önce onu görmüş.
My son's soccer game starts in about an hour.
Bir saat kadar sonra oğlumun futbol maçı başlayacak.
About an hour before she died he was in a drunken stupor four miles away near his mother's house.
Kız ölmeden bir saat kadar önce içki sersemi halde, annesinin evinden 6 km uzakta.
About an hour after the shooting.
- Olaydan bir saat sonra.
I resigned just about an hour ago.
Yaklaşık bir saat önce istifa ettim.
Stick one on your arm and it will suppress your human DNA for about an hour.
Birini koluna yapıştır, Bu bir saat kadar insan dnasını bastırıp,
I just left her there about an hour ago.
Onu bir saat kadar önce orada bıraktım.
We've got about an hour before this game gets started to get the vote in.
Maç başlayana kadar oylama için 1 saatimiz var.
We're about an hour away ;
yaklaşık bir saat uzaklıktayız ;
A ranger was attacked in building 64 about an hour ago.
Bir saat önce 64. binada bir bekçi saldırıya uğramış.
Probably in about an hour.
Muhtemelen bir saat içinde, evet.
Train lands at Yamashiro in about an hour and a half. Until then, we're stuck.
Yamashiro'ya 1.5 saat var, o zamana kadar burada sıkıştık.
Once at the window, then about an hour later, I was checking a lady's bags.
Bir kere camda, bir saat kadar sonra bir bayanın çantasını kontrol ediyordum.
If you wanna wait here, it'll only take about an hour.
Eğer burada beklemek isterseniz test sadece bir saat sürecek.
I mean, we get on the plane, and we wait for about an hour.
Uçağa bindik ama kalkması için yaklaşık bir saat bekledik.
Yeah look, I'll be back in about an hour.
Bir saate kadar dönerim.
That puts discovery at about an hour after sunrise.
Ceset güneş doğduktan bir saat sonra bulunmuş demektir.
Now if we're done here, I got this fine little piece of ass coming over in about an hour.
Şimdi, işimiz bittiyse güzel kalçalı hatunum bir saate gelmek üzere.
Wild guess... up until about an hour ago, you ran things here... drugs, guns, girls.
Peki bu adam ne zaman gitmeyi planlıyor? Kaba bir tahminle, bir saat öncesine kadar buradaki her şeyi siz yönetiyordunuz ; Uyuşturucular, silahlar, kızlar.
We got the call about an hour ago.
Bir saat önce arandık.
You were expecting a call from GLAC about an hour ago. You didn't get it.
Bir saat evvel GLAC'dan telefon bekliyordun.
- Oh, about three quarters of an hour.
- Oh, bir saat kırk beş dakika kadar.
Well, your girlfriend Serena's article about you two went up less than an hour ago, and there are already over a thousand comments.
Mesela, kız arkadaşın Serena'nın ikiniz hakkındaki makalesi bir saatten fazla olmadı yayımlanalı ve şimdiden binden fazla yorum var.
Uh, about an hour ago.
Bir saattir.
About half an hour.
Yaklaşık yarım saattir.
If you care about your friend, go figure out how Alaric came into the icu on his deathbed and walked out an hour later without a scratch.
Eğer arkadaşına gerçekten değer veriyorsan gidip Alaric'in nasıl acile ölüm döşeğinde gelip bir saat sonra sıyrık olmadan kalktığını öğren.
I found something in Arab language about half an hour ago, but... nothing in English.
Yaklaşık yarım saat önce Arapça bir şeyler buldum. Ama İngilizce bir şey yok.
You're about... An hour out.
Yaklaşık bir saatlik uzaklıktasın.
I'm not about to let some $ 10-an-hour rent-a-cop check out my testicular region.
Saati 10 dolara çalışan kiralık bir polisin gelip de uçkurumu kontrol etmesine izin vermeyeceğim. Peki.
She's on the move, at about 800 miles an hour.
Hareket ediyor, yaklaşık saatte 800 mil hızla.
Welcome back to the 21st century. Our Social Media Unit picked it up about an hour ago.
Sosyal medya birimi bunu bir saat önce fark etmiş.
Yes, sir, I can make a press announcement in about half an hour.
Evet, efendim. Yarım saat içinde bir basın duyurusu yapabilirim.
He left men's Central about an hour ago.
Hapishaneden yaklaşık bir saat önce çıktı.
He wants to pick you guys up at the same location in about half an hour.
Elemanlarını alıp yarım saat içinde aynı yere gelmeni istiyor.
Even the small talk's $ 750 an hour, how about we stick to your divorce?
Görüşmemizin saati 750 dolar. Sohbetten ziyade boşanmadan bahsetsek.
"which was going about 100 miles an hour " with the top down to Las Vegas. "
Tam da saatte 160 kilometre hızla Las Vegas'a doğru yokuş aşağı giderken.
What are you suggesting? Just that he was killed about a half an hour after he gave out Best In Show.
- Şovda birinciyi açıkladıktan yarım saat sonra öldürüldü.
You know, it's been almost an hour since I heard about what a war hero you were.
Senin nasıl bir savaş kahramanı olduğunu duyduğumun üzerinden neredeyse bir saat geçti.
Yes, I would estimate about at least an hour afterwards.
Tahminimce en azından bir saat sonra.
Kenney killed him about half an hour ago
Yarım saat önce Kenney öldürdü onu.
I have an exam in an hour, and right now, she knows more about immigration law than I do.
Bir saat sonra sınavım var ve şu anda kızın, göç kanunu konusunu benden iyi biliyor.
about an hour ago 126
about anything 85
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22
hours 6338
hour 409
hours ago 400
about anything 85
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22
hours 6338
hour 409
hours ago 400
hours left 40
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hour ago 73
hours away 26
hours now 24
hours later 138
hours earlier 17
hours from now 39
hours to go 16
hours straight 73
hours a week 59
hour ago 73
hours away 26
hours now 24
hours of community service 33
hours a day 443
hours and 143
hour and 17
hour shift 40
hours or so 21
hour drive 72
hour flight 49
hour surveillance 22
hour hold 19
hours a day 443
hours and 143
hour and 17
hour shift 40
hours or so 21
hour drive 72
hour flight 49
hour surveillance 22
hour hold 19