Absolutely translate Turkish
31,206 parallel translation
Absolutely.
Kesinlikle.
Absolutely, of course, just... maybe sometimes.
Kesinlikle, elbette, Sadece... bazen bazen.
About absolutely everything.
Kesinlikle her şey hakkında.
No, absolutely not!
Olmaz, tamam mı?
- No, absolutely not, okay? We can't risk it!
- Hayır, kesinlikle olmaz, tamam mı?
Absolutely not.
- Kesinlikle olmaz.
Go upstairs to your room, Grab only what you absolutely need, And meet me where we smoked last night, okay?
Odana çık, ihtiyacın olan önemli şeyleri topla dün gece dumanladığımız yerde buluşalım, tamam mı?
Absolutely fucking no!
Kesinlikle olmaz!
Oh, very- - Well, yes, uh, absolutely delighted.
Peki, tamam, çok memnun olurum.
The world is absolutely lousy with people, and I hate them all.
Dünya içinde insanlar olunca rezil bir yer oluyor ben de her birinden nefret ediyorum.
- Absolutely, officer.
- Kesinlikle, memur.
Absolutely not.
Kesinlikle hayır.
Absolutely brilliant.
Kesinlikle mükemmel.
This I believe will absolutely mince the other two.
Bence bu diğer ikisini de doğrayacak.
I want to make it absolutely plain,'cause I know this matters to anoraks, all three cars were running on exactly the same sort of tires.
Şunu açıklamalıyım. Çünkü biliyorum ki takıntılı tipler merak edecek. Üç araba da tamamen aynı tip lastikle yarıştı.
Let me just make it absolutely clear.
Şunu açıklayayım.
We absolutely love your shows.
Dizilerinize bayılıyoruz.
Absolutely, absolutely.
Elbette, elbette.
Absolutely. I'm happy you're here.
Elbette, gelmene sevindim.
Absolutely.
Aynen öyle.
You are absolutely right.
Hayatımın bazı bölümlerinde çok güçlü ve inançlı hissediyorum ve diğer tüm bölümlerde... Kesinlikle haklısınız.
You're absolutely right.
Kesinlikle haklısın.
He will be absolutely fine, papa.
Kesinlikle iyi olacak baba.
Guys.. I am absolutely fine.
Çocuklar, ben gerçekten iyiyim.
Absolutely fit, like before.
Eskisi gibi zinde olacağım.
Papa's absolutely fine, he's happy.
Babam gayet iyi, çok mutlu.
- Absolutely.
- Kesinlikle.
- Absolutely.
Kesinlikle haklısın.
- Absolutely.
Kesinlikle.
Absolutely not!
Kesinlikle hayır!
- Absolutely not.
- Kesinlikle olmaz.
Absolutely not.
Kesinlikle olmaz.
Should we still do that? Absolutely, Soul.
Tabii ki Soul.
It's absolutely terrible.
Kesinlikle boktan.
- Absolutely, but we still...
- Üçüzlerimizi yetiştirmek için aldığımız, yeni evimizde 3 tane beşiğimiz var. - Kesinlikle, ama hala...
You're a private chef with absolutely no stories.
Sen de kesinlikle hiç hikayesi olmayan bir özel şefsin.
Absolutely.
- Kesinlikle.
This is an absolutely terrible idea.
Bu kesinlikle berbat bir fikir.
Absolutely, my love.
Kesinlikle, aşkım.
No, absolutely not.
Hayır, imkansız.
Oh, yeah, absolutely.
Evet, kesinlikle.
- Yeah, absolutely fine.
- Evet, kesinlikle.
Absolutely no one has any idea what's going on.
Kimsenin ne olduğuyla ilgili fikri yok.
Edgar was absolutely obsessed with electricity.
Edgar elektriğe kafayı takmıştı.
We've got this absolutely under control.
Kontrolümüz altında.
No, it absolutely wasn't.
- Hayır, kesinlikle değil.
People don't listen when you talk, you're too timid, you don't motivate people, you lack confidence, you don't command respect, you're an inspiration to absolutely no one.
İnsanların dikkatini çekemiyorsun, çok çekingensin, motive edici değilsin, kendine güvenin az, saygıyı kazanamıyorsun, hiç kimse için ilham kaynağı değilsin.
- No, absolutely not, no, no, no.
- Hayır, kesinlikle hayır, hayır, hayır.
Absolutely we shall feast
Kesinlikle kutlayacağız.
I'm absolutely fine.
Ben iyiyim
Yes, absolutely.
Evet, kesinlikle.