Absolutely true translate Turkish
186 parallel translation
I now believe to be absolutely true.
Şimdi kesinlikle doğru olduğuna inanıyorum.
That's absolutely true and they're tasteless.
Dedikleri çok doğru ve hiç tat yok bunlarda.
Perhaps. But absolutely true.
Ama tamamiyle doğru.
That's absolutely true.
Kesinlikle doğru.
You won't believe this, but this is absolutely true.
Buna inanmayacaksın ama kesinlikle doğru.
- l assure you it's absolutely true.
- sizi temin ederim ki kesinlikle doğru.
The funny thing about what you're saying, boys, is that it's absolutely true.
Söylediklerinizin en hoş yanı çocuklar, kesinlikle doğru olması.
- Absolutely true.
Kesinlikle doğru.
Absolutely true!
Kesinlikle doğru!
Besides, he told me that, a week before her death, Marfa Petrovna left you three thousand rubles in her will. It's absolutely true.
Ayrıca, söylediğine göre, vefatından bir hafta önce Marfa Petrovna hazırladığı vasiyette sana 3 bin ruble bırakmış.
That's absolutely true.
Evet, bu doğru.
The story's absolutely true.
Bu hikaye kesinlikle gerçek.
Absolutely true.
Kesinlikle doğru.
That's absolutely true, you know?
Şey, bu kesinlikle doğru, bilirsin?
"A person who's completely himself, and absolutely true."
"Böyle bir adamın varlığı gerçekten de inanılmaz."
That is all absolutely true.
Bunlar tamamiyla gerçek.
Well, then, I shall tell you some, and all of them, I assure you, absolutely true.
Peki, size bazı şeyler anlatacağım ve doğru olduklarına sizi temin ederim.
I understand how it must sound, general but I can assure you it's absolutely true.
Çok tuhaf geldiğini biliyorum. Ama bu gerçek, size temin ederim. Bilemiyorum.
Absolutely true.
Kesinlikle.
Yes, I gathered as much from the rumours, but I wasn't sure whether it was absolutely true so it's good to have it confirmed by you.
Bunları dedikodulardan duydum. Doğru muydu emin olamadım. Senden onay bekliyordum
It is absolutely true.
Tamamiyle doğru.
Except it's absolutely true, all of it.
Hepsinin tamamen doğru olması dışında.
Anyway, in this town - this is absolutely true ; it was in all the papers, it was on'CNN'.
Bu kasaba hakkında CNN'de ve belgelerde anlatılanlar kesinlikle doğru.
Another true story, this is gonna frighten you, cause it's absolutely true.
Bu sizi korkutacak çünkü tamamen gerçek.
- It's absolutely true.
- Ama kesinlikle doğru.
Well, that's true, that's absolutely true.
Peki, bu doğru, kesinlikle doğru.
Every word of it was absolutely true.
Her kelimesi doğruymuş.
It's absolutely true.
Bu tamamen doğru.
It's the darkest, most cynical thing you can imagine, but it's absolutely true.
Bu belki düşünebilecek en karanlık, en kötümser şey... ama kesinlikle doğru.
It's perfectly monstrous how people say things behind one's back that are absolutely true.
Kesinlikle.. "Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır".. sözü doğru sanırım.
So just relax, because what you're saying is absolutely true.
Söyleyeceğin şey tamamen doğru.
Everything you said in your rant was absolutely true... without the colorful embellishments of course.
Şikayetlerinizin hepsinde söyledikleriniz doğru renkli süslemeler hariç tabii.
You know, that's true. That's- - That's absolutely true.
Doğru, kesinlikle doğru.
And in such a way that everyone fell for it as if it were absolutely true.
Ve öyle bir yaptı ki,... herkes onun oyunculuğuna kendini kaptırıp hikâyeyi gerçek sandı.
So, first off... to the rumor that I'm only here because... I lost my Baltimore house in my divorce... absolutely true.
Öncelikle söylemeliyim ki, boşanma davamda Baltimore'daki evi kaybettiğim için burada olduğum dedikoduları tamamen doğru.
It's absolutely true.
Kesinlikle doğru.
It's monstrous the way people go about saying things behind one's back that are absolutely and entirely true.
İnsanlarının birisinin arkasından tamamen doğru olan şeyleri söylemeleri gerçekten çok korkunç.
That isn't true, absolutely not true.
Bu doğru değil, kesinlikle doğru değil.
The true orbital sizes of the planets we now know have absolutely nothing to do with the five perfect solids as the later discovery of Uranus, Neptune and Pluto shows.
Sonradan keşfedilen Uranüs, Neptün ve Plüto'nun da gösterdiği gibi, biliyoruz ki gezegenlerin gerçek yörüngelerinin bu mükemmel 5 cisimle hiçbir alakası yok.
No, it's absolutely not true.
Bu doğru mu? Hayır, kesinlikle doğru değil.
That's absolutely not true.
Bu kesinlikle doğru değil.
- That is absolutely not true.
- Bu doğru değil.
let's say that RR IS the devil's music and we know it for a fact to be absolutely, unequivocally true.
Hadi rr şeytanın müziğidir diyelim ve buna kesin, su götürmez bir gerçekmiş gibi inanalım!
True, absolutely.
Doğru, kesinlikle.
That is absolutely not true.
Bu kesinlikle doğru değil.
Right, that's absolutely true.
Doğru, bu kesinlikle doğru.
- Well, if that were true, then a smart man would do absolutely everything in his power for the sake of the people who love him to unstick himself... and he'd do it fast.
- Bu doğru olsaydı, akıllı bir adam sevdiklerinin hatrına, kurtulmak için elinden geleni yapardı... Ve bunu hemen yapardı.
- That is absolutely not true.
- Bu kesinlikle doğru değil.
It's absolutely true, the talk about there was in Bagdad.
Evet, çok doğru.
Cohen's proof seemed true, but his method was so new that nobody was absolutely sure.
Cohen'in kanıtı doğru gözüküyordu, ama yöntemi o kadar yeniydi ki kimse bunun tamamen doğru olabileceğinden emin olamıyordu.
That is absolutely not true.
Bu gerçekten doğru değil.
true 2501
true love's kiss 17
true or false 68
true blood 17
true love 107
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75
true love's kiss 17
true or false 68
true blood 17
true love 107
true dat 39
true story 133
true enough 79
true or not 24
true that 75