And all that jazz translate Turkish
47 parallel translation
Congratulations and all that jazz.
Tebrikler falan filan.
She talked about the academy and my great teacher and all that jazz.
Bana müzik akademisini, öğretmenimi ve bir sürü şey anlattı.
Florence Nightingale, servant of humanity, and all that jazz.
İnsanlığın hizmetindeki Florence Nightingale meselesi.
Told me I had a dual personality, split, schizo and all that jazz.
Bende çifte şahsiyet, bölünme falan filan varmış.
And he came to believe that work, show business... love, his whole life, even himself... and all that jazz was bullshit.
Ve şuna inanır oldu ki iş, şov dünyası, aşk, tüm hayatı ve hatta kendisi ve tüm bu caz, saçmalıktan ibaretti.
Hey, old fella, well-met and all that jazz.
Hey, adamım, Yine bir aradayız.
The scarification and all that jazz.
Hacamat etme ve o tür şeyler işte.
the sun and all that jazz.
Ve güneş falan gibi şeyler.
- Demons and all that jazz?
Şeytana mı?
Aren't you for gender equality and all that jazz?
Cinsiyet eşitliğine falan inanmıyor musunuz yoksa?
A place to call your own and all that jazz?
Kendine ait bir yer falan.
And love and all that jazz?
Peki ya aşk ve diğer şeyler?
Old enemies and new allies and all that jazz. But still.
Biliyorum, eski düşmanlar, yeni müttefikler, ama yine de.
I promise I'll die well and all that jazz.
Söz veriyorum, iyi öleceğim, vesaire.
And I thought, I don't want... I want to be careful. I don't want to meet any bomb-throwing freaks and all that jazz.
Bomba atan çatlaklarla tanışmak istemiyorum " diye düşünmüştüm.
She may not be true of spirit, and all that jazz, but she has done her homework.
Dürüst ruhlu olmayabilir, vesaire vesaire, ama ödevini iyi yapmış.
I'm not saying that we should have a king or a queen or beheadings and all that jazz.
Bir kralımız, bir kraliçemiz ve tüm bu caz olsun demiyorum.
And all that jazz
# Ve tabii Jazz da var.
Where there's a nightly brawl And all that jazz
#... her gece kavga çıkan bir yer ve... #... tabii... #... Jazz da var.
You should stay in school... don't do drugs, recycle, and all that jazz.
Okulu bırakmamalısın uyuşturucu kullanma, geri dönüşüm ve bunun gibi şeyler yap.
Wow. One true love and all that jazz.
Gerçek aşk ve bunun gibi saçma şeyler.
And all that jazz.
O tarz fasa fisolar.
Just got to roll with the punches and all that jazz.
Düşe kalka ilerlemek lazım.
♪ And all that jazz
* Ve vesaire, vesaire *
I'm new to all this and I'm still very traumatised and all that jazz.
Böyle şeylere alışkın değilim daha travmadan çıkamadım.
I've tried getting in touch with her since then, but it's been a little difficult, just'cause I think she's, like, busy with babysitting and field hockey and all that jazz.
O zamandan beri ona ulaşmaya çalışıyorum ama biraz zor oldu çünkü galiba bebek bakıcılığı, hokey, caz müzik falan derken zamanı kalmıyor.
And all that jazz?
Bu tarz şeyler hani?
I bid you farewell, arrivederci, sayonara and all that sort of jazz.
Hoşça kal, arrivederci, sayonara ve bütün elveda sözcükleri.
Now it's the honour of the family and all that jazz.
- Belki de haklı..
I don't need all that jazz about smugglers and pirates.
Hiç de korsan masalı dinleyecek havada değilim.
You can have a jazz musician, and a rock musician, and a classical guitarist, can all appreciate what that other guy hears, but that's not his trip.
Caz yapan bir müzisyen... Rock yapan bir müzisyen... Ve klasik gitar çalan bir müzisyen hepsi birbirinin yaptığı işe saygı duyar, ama kendi yoluna bakar.
Science teachers and the mentally ill, that's all jazz is for.
Bilim adamları ve akıl hastalarından başka kimse caz dinlemiyor. - Caz sadece bu işe yarıyor.
Greenwich Village, once the in spot for beatnik jazz and bebop, is today home to the popular folk music fad, a do-it-yourself musical expression that's attracted youngsters from all across the nation.
Bir zamanlar beatnik caz ve bebop'un gözde semti Greenwich Village bugün popüler folk müzik modasının merkezi. Her şeyi kendin yaptığın bu müzik tarzı ülkede pek çok genci cezbediyor.
Since I already know about it, right, why don't I go in there and make a big show, give her some J.D. razzle-dazzle, some jazz hands. That way she'll forget all about how no one's come to congratulate her on the arrival of little baby Jennifer Dylan. - Why that name?
Ben bildiğime göre, içeri girip, büyük bir gösteri yapıp, ona J.D. biraderin caz ellerinden versem, böylece kimsenin Jennifer Dylan'ın dünyaya gelişini kutlamaya gelmemesini unutur.
♪ And all... that... jazz... ♪
* Ve bütün * * O * * Caz... *
Look, that's really enlightened sounding and everything, but she said she hated jazz in her online profile... we went to see jazz all the time.
Bakın, bu konuşmalar gerçekten çok bilgece ama profiline cazı sevmediğini yazmış ki biz her zaman caz dinlemeye giderdik.
♪ And all... ♪ That... ♪ Jazz... ♪ Skiddoo ♪
* Ve * * Vesaire * * Vesaire *
♪ And all... ♪ That... ♪ Jazz... ♪ That jazz.
* Ve * * Vesaire * * Ve vesaire *
You were going on and on about all those jazz masters that were hypes, about how heroin helped creativity.
Sürekli caz ustalarının vurdukları her iğnenin yaratıcılıklarına yardım ettiğini söylüyordun.
and all the time 27
and all 124
and all that stuff 21
and all this time 50
and all of a sudden 204
and all that 128
and all the while 36
and all of you 28
and all because of you 16
and all of this 18
and all 124
and all that stuff 21
and all this time 50
and all of a sudden 204
and all that 128
and all the while 36
and all of you 28
and all because of you 16
and all of this 18
and all this 26
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and always will be 33
and also 645
and at the end of the day 45
and as a result 91
and another thing 192
and a half 160
and as far as i'm concerned 49
and apparently 261
and again 457
and always will be 33
and also 645
and at the end of the day 45
and as a result 91
and another thing 192